Ekonomide ve muhasebede değişim
Klasik iktisat anlayışının bir sonucu olarak ortaya çıkan tüketim ekonomisi günümüz ekonomik ve sosyal gelişmeleri karşısında ömrünü tamamlıyor. Küresel düzeyde yaşanan gelişmeler, tüketim ekonomisine dayalı ekonominin getirmiş olduğu, tedarik üretim ve yönetim biçimini zorunlu bir değişime tabi tutuyor. İklim değişimi ile kıt kaynakların daha da azalması, üretim ve tüketim alışkanlıkları üzerinde yeni bir planlama ve zorunlu değişimi beraberinde getirdi. Ayrıca pandemi süreciyle üretim ve tedarik zincirleri yeniden şekillenmek zorunda kaldı.
İklim değişiminin etkisiyle ortaya çıkan kuraklık, sel felaketleri öncelikle temiz su olmak üzere doğal kaynakların hızla tükenmesi, tarım başta olmak üzere üretimde yeni yöntem ve planlama zorunluluğunu ortaya çıkardı. Çevreye saygılı sürdürülebilir üretim anlayışı küresel düzeyde kabul görmek zorunda kaldı.
Pandemi süreci ve alınan tedbirlerin bir sonucu olarak üretim ve tedarik zincirlerinde yaşanan bozulma, yeni arayışları beraberinde getirdi. Tam zamanında üretim anlayışı, yaşadığımız pandemi tecrübesi ve deneyimi ile uygulanabilirliğini yitirdi. İhtiyatlılık anlayışı üretim ve stok süreçlerinde yeni dönemin belirleyicisi oldu. Üreticilerin önceliği, tedarik sürecini garantiye almak ve ihtiyatlı bir şekilde süreci yönetmek yönünde şekillendi.
Yaşanan gelişmelerin bir sonucu olarak klasik iktisat anlayışının getirmiş olduğu tüketim ekonomisi yeni dönemde yerini döngüsel ekonomi modeline bırakacak. Döngüsel ekonomi anlayışı doğal olarak, üretim, tedarik ve raporlama anlayışını da bu yeni ekonomi modeline göre şekillendirecek.
Dünya kendini bu yeni sürece hazırlarken, dünya ile entegre olan ve bunu geliştirmek zorunda bulunan ülkemizin bu sürece uygun adımları atması gerekiyor. Ticaretimizden en büyük payı alan Avrupa’daki şirketler ile aynı üretim ve raporlama dilini kullanmamız bir zorunluluk olarak karşımıza çıkıyor.
Bu gelişmeler doğal olarak muhasebeden beklenti ve taleplerin de değişmesini beraberinde getiriyor. Klasik finansal raporlama anlayışı yerini yeni dönemde döngüsel ekonominin ihtiyaç duyduğu bilgilerin üretilmesi ve sunulmasına bırakacak. Yeni dönemin raporlama anlayışının başında entegre raporlama geliyor. Entegre raporlama, bir kuruluşun içinde yer aldığı dış çevre bağlamında stratejisi, yönetimi, performansı ve gelecekten beklentilerinin kısa, orta ve uzun vadede nasıl değer yarattığının, kısa ve öz bir yönetişimi olarak tanımlanıyor. Uluslararası Entegre Raporlama Konseyi kendini bu değişime öncülük eden bir adım ile Sürdürülebilirlik Muhasebe Standartları Kurulu ile birleşerek, Değer Raporlaması Vakfı çatısı altında faaliyetlerini sürdürme kararı aldı.
Uluslararası düzeyde gerçekleştirilen müzakereler ve elde edilen deneyimler, kurumsal değer yaratma, sürdürülebilir kalkınma ve toplumun değişen beklentilerini karşılamak için yalnızca finansal değil, finansal olmayan verileri de içeren karşılaştırılabilir, güvenilir bilgiler sunan yeni bir raporlama sistemine ihtiyaç olduğunu ortaya çıkarmıştı.
Bu nedenle Uluslararası Muhasebeciler Federasyonu, IFRS Vakfı bünyesinde Uluslararası Sürdürülebilirlik Standartları Kurulu’nun (ISSB) kurulmasına öncülük etti. ISSB’nin kurulacağı Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansında (COP 26) ilan edildi.
Uluslararası Sürdürülebilirlik Standartları Kurulu, sürdürülebilirlik raporlamasını finansal raporlama ile aynı temele oturtmayı ve bu doğrultuda sürdürülebilirlik ile ilgili açıklama standartlarını geliştirmeyi amaçlıyor. Sürdürebilirlik, diğer bir deyişle devamlılık konusunda muhasebe mesleği yönetimsel, çevresel ve sosyal açıdan bilgilerin raporlanmasında işletmeler ve yatırımcılar için kilit rol oynayacak.
Uluslararası Sürdürülebilirlik Standartları Kurulu, finansal raporlama standartlarıyla uyumlu, yaptırımı olan ortak bir raporlama dilini hayata geçirecek. Değişen ekonomi ve üretim anlayışı muhasebe mesleğinde raporlama anlayışını değiştirerek, muhasebe mesleğini sürecin yol göstericisi haline getirecek.