İnşaat maliyetlerinde rekor artış
İnşaat maliyet endeksi, 2021’in Kasım ayında bir önceki yıla göre yüzde 48,87 artışla rekor kırdı. Uzmanlar, düşük gelirliler için konut almanın bu ortamda hayal olduğuna dikkat çekerek, orta gelirlilerin konut alımını durdurması halinde inşaat sektöründe kriz yaşanabileceği uyarısında bulundu.
Türkiye İstatistik Kurumu, Kasım 2021 dönemine ilişkin inşaat maliyet endeksi verilerini açıkladı. Buna göre, endeks geçen yılın kasım ayında aylık yüzde 7,94, yıllık yüzde 48,87 yükseldi. Aylık bazda malzeme endeksi yüzde 10,71, işçilik endeksi yüzde 0,25 arttı. Yıllık bazda malzeme endeksi yüzde 60,13, işçilik endeksi yüzde 22,5 artış gösterdi.
Bina inşaatı maliyet endeksi, geçen yıl kasımda bir önceki aya göre yüzde 7,77, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 48,79 arttı. Bir önceki aya göre malzeme endeksi yüzde 10,54, işçilik endeksi yüzde 0,26 artış kaydetti. Ayrıca bir önceki yılın aynı ayına göre malzeme endeksi yüzde 60,29, işçilik endeksi yüzde 22,55 yükseldi. Bina dışı yapılar için inşaat maliyet endeksi, geçen yıl kasımda aylık bazda yüzde 8,51, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 49,15 arttı. Ekim 2021’e kıyasla geçen yıl kasımda malzeme endeksi yüzde 11,28, işçilik endeksi yüzde 0,18 artış gösterdi. Ayrıca bir önceki yılın aynı ayına göre malzeme endeksi yüzde 59,62, işçilik endeksi yüzde 22,29 yükseldi.
KONUT ÜRETİCİLERİ İKİLEMDE
Mars Investment İcra Kurulu Başkanı Hakan Bucak, endeksin bina, malzeme ve işçilik gibi alt kırılımlarında da maliyet artışı yaşandığını ifade etti ve 2022 yılında da bu durumun kısmen sürebileceğinin altını çizdi. Maliyetlerdeki artışın yeni konut üretimini olumsuz etkilediğini, arz-talep dengesizliğine neden olduğunu da sözlerine ekleyen Hakan Bucak, “Maliyetlerdeki artış nedeniyle gayrimenkul şirketleri yatırım ikileminde kalıyor. Arsa bedellerinde çok daha rasyonel bir durum oluşması halinde sektör diğer maliyetleri daha rahat yönetebilir bir duruma gelebilir. İnşaat üreticileri, ‘Konut üretsem mi, üretmesem mi?’ ikilemi yaşıyor” dedi.
Hakan Bucak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Genel olarak pandeminin başladığı tarihten bu yana bir arz sıkıntısı söz konusu. Tedarik, üretim ve stok sorunu hammadde tarafında maliyet artışına neden olurken, deniz ulaşımında yaşanan navlun problemi ile işletme giderleri katlandı. Yine enerji tarafında yaşanan fiyat artışları ve buna eşlik eden kur şokları bilançoları yönetilebilir olmaktan çıkarmaya başladı. Gayrimenkul sektör temsilcileri bu noktada gelecek projeksiyonu oluşturmakta ciddi manada zorlandı; ama buna rağmen yine de oluşan talebe cevap vermeye çalıştılar. Şu anda sektör altı ay öncesine göre daha hareketli. Ancak şunu da unutmamak gerekir ki; sektör henüz tam manasıyla dengeye oturmuş değil.”
ARZ ÜRETİMİ İLE DENGE SAĞLANMALI
Sektörün tekrar hareketlenebilmesi için ilk etapta yapılması gerekenleri de sıralayan Hakan Bucak, “Kur korumalı TL vadeli mevduat uygulaması ile belli bir banda çekilen kurda istikrarı devamlı kılacak yeni düzenlemelerin hızla hayata geçirilmesi gerekiyor. Bu büyük oranda dövize endeksi olan sektörde özellikle fiyatlarda yönetilebilir rakamların ortaya çıkmasına neden olacaktır. Ve fakat bu tek başına yeterli olmayacaktır, çünkü en büyük maliyet artışına neden olan arsa bedelleri rasyonel olmaktan çıktı. Oradaki suiistimalleri ortadan kaldıracak düzenlemelere gayrimenkul geliştiricilerin ciddi ihtiyacı bulunuyor. Arz ve talep dengesizliğinden oluşan yüksek fiyatlar bir balon oluşturabilir. Sektörün yakın gelecekte, ‘fiyatlama krizi’ yaşamaması için arz üretimi ile denge sağlanmalı. Burada kamu kurumlarına büyük iş düşüyor. Şu anda böyle de bir durum söz konusu. Dolayısıyla orada da daha rasyonel fiyatların tekrar konuşuluyor olması gerekiyor” diye konuştu.
ORTA GELİRLİ KONUT ALAMIYOR
Bucak, şu anda konutların ağırlıkla yüksek gelir grubuna satıldığını hatırlatarak, “Orta gelirli yüksek fiyatlardan ötürü konut alamıyor. Düşük gelir grubunda bulunanlar için ise konut almak artık hayal oldu. Yüzde 24’e yükselen konut kredilerinden dolayı yakın gelecekte yeni fiyatlamaların oluşmasını görebiliriz. Şu anda ağırlıkla alıcı durumda bulunan grubun almayı bırakması halinde çok daha büyük sıkıntı ortaya çıkacak. Bunu bilerek sektörün bütün paydaşlarının ortak karar ile hareket etmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.