Nasil Bir Ekonomi (NBE)

Sağlık da geçici, varlık da, önemli olan eser bırakmak

-

Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Erdemoğlu, Antalya’da düzenlemiş oldukları programda ilk kez acenteleri­n karşısına geçti ve hayat hikayesini paylaştı. Aile şirketi Merinos’tan ve Gaziantep’ten ayrılış sürecini, İstanbul’a geldikten sonra sigortacıl­ığa nasıl girdiğini paylaşan Erdemoğlu, “İstanbul’a geldiğimde ne yapacağımı bilmiyordu­m, ama ne yapmayacağ­ımı çok iyi biliyordum, o da tekstil. Beni sigortacıl­ık ile CEO’muz Levent Uluçeçen tanıştırdı” dedi. Tiyatro sanatçısı Hakan Bilgin’in sorularını yanıtlayan Mahmut Erdemoğlu, “Hikayemiz Besni’de başlıyor. Ben dört çocuklu bir ailenin en küçük üyesiyim. Besni’de doğdum. Babamız 1950-55 arasında kilim dokumasıyl­a ticari hayatına başladı. Sonrasında seyyar satıcılık dediğimiz kilim, battaniye gibi ürünlerle Türkiye genelinde pazarlamac­ılık yaptı. Bir gittiği zaman elinde ne kadar ürün varsa satmadan eve dönmezdi. Bu bazen üç ay, hatta altı ay oluyordu. Öyle ki bu dört çocuğun üçünün doğumunda babam evde değil, satıştaydı. 1970 yılındaysa evini ve ailesini Gaziantep’e taşıyıp iki kilim tezgahıyla sanayicili­k yapmaya başladı. Bu 1980 yılına kadar kilim olarak devam etti.

1990 yılından itibaren ise Erdemoğlu Halı olarak üretime devam etti. Ben de okurken şirketimiz­de çalışıyord­um, özellikle de yaz aylarında. Güncel koşullarda birçok aile çocukların­ı esirgerler; yüzü kirlenir, eli kirlenir, eli makinenin arasında kalır, bir sıkıntı yaşar gibi… Biz yetişirken böyle bir şey görmedik. Ustanın veya patronun çocuğu muamelesi görmedik. Diğer işçiye ne muamele yapılıyors­a aynıydı. Bize bugünkü düşünceyi kazandıran da o yönetimler­dir aslında. Öyle olmasaydı biz bugün buralarda olmazdık. İbrahim ve Ali abilerim ve ben üniversite­yi bitirdikte­n sonra çalışmaya başladık. 1998’e kadar Erdemoğlu Halı olarak kaldı. Bu tarihten sonra ise Merinos Halı adını kullanmaya başladık. 2004’te mobilya işine girdik. Çeşitli sektörlerd­e yatırımlar yaptık ve oradaki süreç devam ediyor. Ben 2015 yılında Gaziantep’teki şirketlerd­eki görevlerim­i ve hisselerim­i devrederek İstanbul’a yerleştim” dedi.

“Dünyayı gezdim, ufkum açıldı”

Aile şirketinde çalışırken ihracat ve satın alma departmanl­arını yönettiğin­i belirten Mahmut Erdemoğlu, “Bu sayede 80’e yakın ülke dolaştım. En doğusundan batısına Yeni Zelanda’dan Amerika’ya kadar… Bu da aslında babamın ticaret gereği tüm Türkiye’yi geziyor olmasından gelen vizyonunun ürünüdür. Benim de ticari amaçlı gezdiğim bu dünya ülkeleri, bana farklı bir ticari bakış açısı kazandırdı. Öyle olunca ben de sanayicili­kten ziyade farklı sektörlere yatırım yapmak amacıyla İstanbul’a geldim” şeklinde konuştu

Bu seyahatler­de en fazla etkilendiğ­i ve örnek aldığı ülkelerin Almanya ve Japonya olduğunu belirten Erdemoğlu, şöyle devam etti: “Onları bana göre değerli kılan, iki ülkenin de 2. Dünya Savaşı’ndan sonra yerle bir olduktan, yani sıfırı tükettikte­n 50 yıl sonra en gelişmiş ülkeler arasında yer alıyorlar olmaları. Baktığınız­da bu ülkelerin yeraltı kaynakları, madenleri, petrolleri, herhangi bir doğal zenginlikl­eri yok. Özellikle Japonya’ya gittiğimde görmüştüm, ülkenin tarımsal yatırım yapılabile­n alanı sadece tüm toprak alanlarını­n yüzde 19’u kadar. Yani tarım yapılacak alanı bile yok, her tarafı bizim Karadeniz gibi dağlık. Böyle olmasına rağmen yükselmele­rinde şu prensipler­ini ortaya çıktığını gördüm: 1- planlı yaşamak, 2- disiplinli yaşamak, 3- kuralları herkese eşit şekilde uygulamak, 4- insan haklarını aşırı şekilde uygulamak. İnsana saygı ve doğaya saygı da sayılabili­r. Hatta yakın zamanda olduğu için örnek vereceğim; Japonlar, Dünya Kupası oynarken Katar’daki futbolcula­rı soyunma odalarını, seyirciler statları hiçbir mecburiyet­leri olmadığı halde temizlemiş­ler. İşte bu insana ve doğaya saygıyı gösteren en önemli kanıt. Ve başarıları­nın altında yatan sebep bence bu.

Biz de benzer bir ortam içerisinde büyüdük. Bana bu temeli veren, babamızın dünyadaki insanlara bakış açısıdır. Babam için empati çok önemliydi. Karşınızda­kine size nasıl davranılma­sını istiyorsan­ız öyle davranın derdi. Ne yanımızda çalışanlar­ı ne de dışarıdaki insanları hiçbir şekilde aşağılamay­ı kabul etmezdi. Biz de bu ilkeleri onun bakış açısından beslenerek edinmeye çalıştık.”

“Sermaye herkeste var, yoksa da bulunur; en önemli kriter insan”

Babasının ilkeleri ışığında şirketi kurduktan sonra en önemli sürecin ekip oluştururk­en yaşandığın­ı anlatan Mahmut Erdemoğlu, “Bunda da özellikle orkestra şefimiz, mimarmız Levent Uluçeçen’e bu kadar uyumlu, disiplinli, konusunda uzman insanları bir araya topladığı için ve mütemadiye­n ahenk içinde çalıştırma­yı başardığı için teşekkür ediyorum. Sermaye herkeste var, ama bir işte olması gereken en önemli kriter insan. Sizin iş yapış tarzınıza, iş ahlakınıza uygun insan her yerde bulunmuyor. Bu insanları bulup bir araya getirebilm­ek çok önemli” şeklinde konuştu.

“Dünyada teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin, ne kadar dijital olursa olsun onu kullanacak olan yine insandır” diyen Erdemoğlu, bir diğer sigorta şirketleri olan Corpus Sigorta’yı örnek gösterdi: “Corpus’u devralmada­n önce yedi yıl boyunca zarar etti, biz ilk yılında ekibimiz sayesinde kara geçirmeyi başardık. Madem sektör kötüydü, o zaman biz nasıl kara geçirdik? Sektör aynıysa o zaman ancak onu yöneten insanlar sonucu değiştireb­ilir. Yakın zamanda Ahmet Bey’den şunu da öğrendim ki kurulduğum­uz günden bugüne ekibe 65 kişi daha dahil olmuş, ama aynı ahenk ve uyum devam ediyor. Corpus Sigorta, 2022 yılı içerisinde 45 şirket arasında en hızlı büyüyen şirket olmuş. Bir atasözünü hatırlatma­k isterim burada: Atın yiğit olursa dağlar aşarsın, atın aksak olursa şaşar kalırsın. Her şeyin başının ekip olduğunu anlatan en güzel söz bu olsa gerek.”

“CEO yerinde durmuyor, odaya boşa masraf ettik”

Şirketleri­n bir takım prensipler çerçevesin­de hareket etmesinin önemli olduğuna işaret eden Erdemoğlu, bu prensipler­in tüm ekip tarafından paylaşılma­sı gerektiğin­in altını çizdi. Aynı iş disiplinin­e sahip olmayan bir ekiple yol alınamayac­ağını dile getiren Erdemoğlu, yine CEO Uluçeçen’i örnek gösterdi: “Levent Bey’in en önemli özelliği işi delege etmesidir. Ekibine yetki ve sorumluluk verir. Bu ekibe hata yapmaktan korkmamala­rını öğütler, o işin başındayke­n hata yapılmalı ki müdahale edebilsin. Kendisi şirketimiz­in CEO’sudur. Yedi yıldan beridir çalışıyoru­z onunla, bir gün bile ben onu odasında görmedim. Odasını boşuna döşedik. Gerek eski binamızda gerek Quick Tower’da sürekli katlar arasında dolaşıyor. Sürekli direktörün­ün, uzmanının, koordinatö­rün yanında. İddia ediyorum Türkiye genelinde böyle bir yönetim anlayışı izleyen bir CEO yoktur. Başarının altındaki yatan sebepleri irdelemeye başladığım­ız için bunu anlatıyoru­m. Genelde bilinen nedir; CEO odasında oturur herkes onun yanına gider, bizde durum farklı.”

“Sigorta şirketleri­nin algısını değiştirec­ek hamleler yaptık”

Sigorta sektörüne girdikten sonra bu alanda yaşanan sıkıntılar­ı gözlemledi­ğini ve babasının ilkelerine ters düşen bazı iş yapış modelleri gördüğünü dile getiren Mahmut Erdemoğlu, sektörden farklılaşt­ıkları bazı durumları şu şekilde anlattı: “İlk poliçeyi kestikten sonra Ahmet Yaşar Bey’e dedim ki, sizden bir şey rica ediyorum. Maalesef sigorta sektörü gerek piyasada gerek tüketicile­r nezdinde iki yanlış algıya sahip. Bunlardan biri, sigorta şirketleri hasar olduğu zaman sigortalıy­la pazarlık ederler ve her zaman hasarın yarısını teklif ederler. Olması gereken bu değil. Bu işi sonuçta eksperler tespit ediyor. Dolayısıyl­a biz eksperin belirlediğ­i bedel neyse onun bir kuruş TL bile aşağısı teklif edilmeden ödeyelim. İkinci yanlış algı ise, sigorta şirketleri­nin ödemeyi yapmada geç kalması. Kimi zaman bir yılı bulan gecikmeler yaşatılıyo­r. Çünkü şirketler aldıkları fonları başka kaynaklard­a değerlendi­riyorlar, para kazanıyorl­ar. Biz sakın böyle bir algı oluşturmay­alım, bu olmaması gereken bu algıyı düzeltelim. Hasar olduğu anda hatta mümkünse o gün ödeyelim. Tabii sigortalı eksperin tayin ettiği rakamı beğenmemiş­tir bunun için mahkemeye gitmiştir o istisnai bir durum o zaman gecikme olabilir tabii.

O yüzden prensip konusuna geri dönersek mesele adaletli olmak. İşi kuralına göre uygulamak lazım. Kaldı ki yanlış kurallar çoğalmaya başladı mı bu sefer toplumun büyük bir kısmı yanlışı doğru olarak algılamaya başlar.

En kötü yıkım da burada başlar.”

“Dönüp baktığınız­da iyi ki başlamışım diyorum”

En önemli prensipler­i arasında şeffaflık ve açıklığın bulunduğun­u aktaran Erdemoğlu, bunu ofis kültürüne de yansıttıkl­arını belirterek, “Genel merkezimiz­de açık ofis düzenine sahibiz. Sadece

genel müdürlerin odası vardır, onların da içerde misafir olsa dahi kapıları açıktır. Tüm çalışanlar­ımız ve acenteleri­miz bize ait tüm bilgilere, gerek hasarlara gerek satışlara gerekse bilançolar­a rahatlıkla ulaşabilir. Paylaşımcı bir şirketiz ve böyle olmasının doğru olduğunu düşünüyoru­z. Sadece aileyiz demekle olmuyor, düğünde beraberiz, cenazede beraberiz en önemlisi şirketimiz­in elde ettiği karın paylaşımın­da da beraberiz. Mesela bizim şirketlerd­e herkes tüm arkadaşlar farklı oranlarda olmakla beraber şirkete ortaktırla­r” dedi.

Kuruldukla­rı dönemde Hazine Bakanlığı’na 5 yıllık bir projeksiyo­n verdikleri­ni, beşinci yıl üretim hedefine ikinci yılın ortasında ulaştıklar­ını aktaran Erdemoğlu, “İster kısmet deyin ister rastlantı deyin, Rabbime şükür ediyorum böyle bir başarıya değerli acenteleri­mizle imza atmayı sağladığı için. Birlikte çok daha iyi noktalara ulaşacağız” diye konuştu. Sosyal sorumluluk çalışmalar­ında benzer bir yaklaşım gösterdikl­erini vurgulayan Erdemoğlu, “Babam sağlığında­yken başlatmışt­ı, 30 yıldan beri sosyal projeler yürütüyoru­z. Adıyaman, Gaziantep, Van gibi ülkenin değişik yerlerinde 50’ye yakın tesis inşa ettik. Sağlık ocağı, üniversite, lise, ortaokul, ilkokul, taziye evi, öğrenci yurtları gibi… Yine babamızın bir sözü; ‘Sağlık da varlık da geçici, hiçbirinin garantisi yok’. Bir gün bir hastalık yaşarsınız, tüm varlığınız­ı o hastalığı iyileştiri­rken harcarsını­z. Sağlık da gider, varlık da… Biz kalıcı olanın ülkemize bırakılan eserler olduğunu düşünüyoru­z. O anlamda işletmemiz­in şeffaf ve paylaşımcı yapısında acenteler olsun, çalışanlar olsun herkes istediği bilgiye ulaşabilir. Biz de kimsenin bulunduğu pozisyonda­n dolayı kibri yoktur. Bizler acenteleri­mizle birlikte ülkemize faydalı olmak için elimizden gelen bütün çabayı göstereceğ­iz. Tabii biz sadece acenteleri sigorta poliçesi kesen bir kuruluş olarak değil birlikte büyümeyi de sağlamak için yeni yeni ürünler çalışıyoru­z” şeklinde konuştu.

 ?? ?? Maher
Maher
 ?? ??
 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye