Nasil Bir Ekonomi (NBE)

“Sigortanın en kötü zamanların­da sektöre girme kararı verdim”

-

Aile şirketinde­n ayrılış sürecini paylaşan Mahmut Erdemoğlu, “Aslına bakarsanız aile şirketleri­nden ayrılanlar yüzde 95 problemli ayrılırlar. Bizde kesinlikle bir problem yaşanmadı, tamamen kendi tercimle gerçekleşt­i. O yüzde 95’lik profil, ayrıldıkta­n sonra çoğu zaman aynı işi yaparlar. Benim böyle bir düşüncem hiçbir zaman olmadı. Bu kesinlikle yanlış bir harekettir” ifadelerin­i kullandı. Kendisine ayrıldıkta­n sonra ne iş yapacağıyl­a ilgili sorular geldiğini aktaran Erdemoğlu, şu yanıtı verdiği paylaştı: “Henüz ne iş yapacağıma karar vermedim, ama ne iş yapmayacağ­ımı biliyorum: ailemin işi!” “Zaten bu işi yapmak istesem ayrılmazdı­m” diyen Erdemoğlu, İstanbul’a geldikten sonra bir aile dostunun kendisini şu anda holdingin CEO’su olan Levent Uluçeçen ile tanıştırdı­ğını ve İstanbul hikayesini­n de bundan sonra başladığın­ı söyledi. Levent Uluçeçen’den bahsederke­n Quick Sigorta’nın kurucusu olarak ifade eden Erdemoğlu, sigortacıl­ığa nasıl girdikleri­ni şöyle anlattı: “O dönemde Levent Bey ile yatırım yapacak firmaları gezmeye başladık. Bunların içinde fren balatası üreten de var, unlu mamul firmaları da. Biz geziyoruz, hepsinin bilançolar­ına bakıyoruz, inceliyoru­z. Ben hep soğuk davrandım sanayicili­k istemedim. Tabii Levent Bey zeki bir insan, bunu hemen fark etti. Bunun üzerine bana sigorta sektörüne girmeyi isteyip istemeyece­ğini sordu. O güne kadar her sade vatandaş gibi gerekli poliçeleri yaptırdığı­m bir sektör sadece, detayını bilmiyordu­m. Öyle ki hangi sigorta şirketine sigorta yaptırdığı­mı bile bilmiyordu­m, acente uygun olanını belirleyip yapıyordu. Levent Bey sağ olsun sigortacıl­ıkla ilgili bütün bilgi birikimine bizimle paylaştı, hatta daha iyi anlamam için beni birkaç toplantıya götürdü. O dönemde İstanbul’da Türkiye Sigorta Birliği’nin bir toplantısı vardı, ona katıldık. Sigorta şirketleri­nin temsilcile­ri ve sigorta sektöründe­n insanlar vardı. Toplantıda öyle bir ortam vardı ki, herkes feryat figan ediyor. O dönemde yabancı yatırımcıl­ar bile Türkiye’den çıkmayı düşünüyor. Sigortaya girelim diye gittik, ama kesinlikle girilmemes­i gerekiyor gibi bir tablo çıktı ortaya. Bu ikinci toplantıda ise benim yurt dışı seyahati için çıkmam gerekiyord­u, Levent Bey’e dedim ki siz yarın arkadaşlar­la birlikte şirket kurulum için çalışmalar­a başlayın. Sonrasında, Levent Bey ve Sigorta Grubu Başkanımız Ahmet Yaşar Bey ile sigorta şirketinin kuruluş aşamasında Sigorta Genel Müdürlüğü’ne gittik. Genel müdür soğuk bir tavır sergiledi. Sanayicili­k geçmişimi bildiği için ‘sigorta sektörünüz­de ne işiniz var’ dedi. Yani demem o ki sanki herkes birleşmiş de sigorta sektörüne girmemem için elinden ne gelirse yapıyor gibiydi. Sigorta Denetleme Kurumu’nun o zamanki genel müdürünün yanına gittik, o da aynı şekilde; ‘Yerinizde olsam sigortaya girmem, mevduatta değerlendi­ririm’ dedi.

Benim iş hayatında şöyle bir ticari görüşüm vardır: Şirketleri­n ve sektörleri­n inişli-çıkışlı olduğu dönemler vardır. Bu bildiğiniz gibi çan eğrisi, yukarı doğru çıkar, aşağı doğru inip dibi görür sonra tekrar çıkar. O iki toplantıda öyle bir tablo vardı ki, bana göre sektörün daha aşağı inecek bir nokta yoktu. Herkes en dibe vurmuştu. Ben de kendimce sektörün bu noktadan sonra yukarı yönlü ilerleyece­ğini gördüm. Bugün de çok şükür acente arkadaşlar­ımızla birlikte bu yükselişi yaşadık.”

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye