“Depremin şakası yok, hazırlıklara hemen başlanmalı”
Deprem konusunun masaya yatırıldığı “Doğamıza Davet” oturumlarında Türkiye’nin gerekli kaynakların oluşturulması ve düzenlemelerin yapılması halinde 20 senede depreme dirençli hale getirilebileceğine dikkat çekildi.
Kongrenin Doğamıza Davet başlığıyla düzenlenen 4. günü oturumlarında, yurtiçi ve yurtdışından katılan uzmanlar geçen ay Türkiye’yi sarsan deprem felaketi konusunda bundan sonra yapılması gerekenler hakkında görüşlerini paylaştılar. Depremin şimdiye kadarkinin aksine ciddiye alınması gereken bir olgu olduğu görüşünde birleşen uzmanlar, bu konudaki hazırlıklara bir an önce başlanmasını istediler. İstanbul Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Naci Görür, ülke sorunları arasında ilk sırada depremin geldiğini ifade ederek, “Herhangi bir zamanda Türkiye’nin her yerinde deprem olabilir. Depremi engelleyemediğimize göre, deprem dirençli kentler oluşturmak zorundayız.
Böylece, 50-60 bin kişiyi toprağa vermeyiz, depremden korkmayız. Bunu başaran ülkeler var. Onlar genellikle bilime inanan, bilgi toplumuna dönüşmüş, çağdaş ülkeler. Bir kentin halkı eğer deprem bilinçli, bilgili, birikimli, kültürlü değilse siz o kenti asla depreme hazırlayamazsınız” dedi.
Bir kenti deprem dirençli yapmak için sadece yapı stokunu yenilemenin yetmeyeceğini belirten Naci Görür, “Bu işin şakası yok. Bu iş o kadar zor da değil. Ama bir yerden başlamalıyız. Afet Bakanlığı kurulmalı ve yüksek bir bütçeyle yerel yönetimlerle el ele kol kola, ulusal ve uluslararası kaynakları millete ayıracak. 20 sene içerinde bütün Türkiye’yi depreme dirençli hale getiririz” diye konuştu.
Shiva: Ekoloji sürdürülebilir olmazsa ekonomi de kaybolacak
Araştırmacı, yazar ve ekolojik aktivist Prof. Dr. Vandana Shiva da “Doğa Ana ve İnsanlığın Geleceği” başlıklı konuşmasına depremde hayatını kaybeden insanlar için rahmet dileyerek başladı. Doğaya dokunulmaması gerektiğinin altını önemle çizen Shiva, “Bizi ayakta tutan şey doğa. Bizler ayaktayız çünkü doğa ayakta. Türkiye’de tabiat ana deniliyor. Kültürlerimizin tamamında aslında doğa yaşıyor ve bunu anne olarak görüyoruz. Bizi sarıp sarmalıyor. Doğanın sunduğu nimetlerden insan eliyle ürünler çıkıyor. Bütün bu hayat ve ekonomi doğada başlıyor. Ekonomi yine ekolojiye dayalı. Ekoloji sürdürülebilir olmazsa ekonomi de kaybolacak. İnsanın sağlıklı olabilmesi için öncelikle ekosistemin sağlıklı olması lazım. Devletler ekolojik teşvikler vermeli. Gerçek servet toprağın, gelecekteki nesillerin refahıdır” dedi.
Unemori: Şehirler, yüz yıl sonrası düşünülerek planlanmalı
Japon mimar Hiroyuki Unemori ise “Geleceğin Dünyasında Dirençli Şehirler” başlıklı sunumunda şehirlerin 100 yıl sonrası düşünülerek planlanması gerektiğine dikkat çekerek, “Japonya’da her yıl 6 büyüklüğünün üzerinde 20 deprem oluyor. Bu nedenle bina standartları buna göre hazırlandı. Binaların dönüşümü için vatandaşların da sürece dahil edilmesi lazım. Vatandaşların seslerini dinlemenin ne kadar önemli olduğunu anladık. 30’un üzerinde çalıştay düzenledik ve çok sayıda fikir dinledik. Çünkü afeti yaşayan insanlar birbirleriyle etkileşimde bulunmak istiyorlar. Bizler yaptığımız binalarda da insanların buluşabileceği, etkileşime girebileceği alanlar planladık. Güçlü kamusal binaların yapıldığı yerler aynı zamanda toplanma merkezlerinin de oluşmasını sağlayacaktır. Ümit ediyorum ki bu anlattıklarım sizlere de ilham olsun” ifadelerini kullandı.