Boş alanlara konut değil, sera kuralım
Ülkemizin yaşadığı deprem felaketi sonrası birçok büyükşehir için alarm verildi. Kentsel dönüşüm için destekler açıklandı. Riskli alanlarda dönüşüm yapılırken yeni kent alanlarının kurulması gündeme geldi. Özellikle İstanbul ve İzmir gibi illerin sınırları içerisindeki atıl alanlara ilave konutlar yaparak kent nüfusunu artırmanın sakıncalı. Bu alanlara Hollanda’daki gibi devasa cam seralar kurabiliriz. Böylece kent tarımı için metropollerin taze gıda ihtiyacını karşılarken, olası bir afette de toplanma alanları olarak kullanabiliriz. Yine bir felaket anında temiz ve taze gıdaya doğrudan ulaşım ilk elden sağlanmış olur.
Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı’nın (SSB) kahramanmaraş ve Hatay Depremleri Raporu”nda yer alan kısa, orta ve uzun vadeli politika önerilerinin bölgenin kalkınması açısından önem arz etmekte. Kentlerin yeniden inşa sürecinde kullanılacak demir-çelik, çimento, tuğla, kiremit, seramik, mermer, agrega, cam vb. inşaat malzemelerine baktığımızda bunların tamamı madencilik faaliyetleri sonucu elde edilen hammaddelerin nihai ürünleri. Afet zamanı arama kurtarma için çalışan madenciler, bu kez imar için ellerini taşın altına koyacak. Madencilik sektörünün, afet döneminde kurtarma faaliyetlerinde gösterdiği üstün gayretlerden hareketle, SBB Deprem Sonrası Değerlendirme Raporu’nda yer alan politika önerilerine ek olarak yapılması gerekenler var. Yeraltı madencilik faaliyeti yapan firmaların belli bir oranda tahlisiye yani can kurtarma elemanı bulundurması şartıyla, bu elemanların özel vergi ve sigorta primi desteğinden faydalanması sağlanabilir. Böylece kamu ilk anda nerede ne kadar iyi eğitimli ve donanımlı kurtarma ekibi olduğunu bilir ve bölgelere yönlendirebilir. Bununla birlikte hatırlanacağı üzere depremin ilk günlerinde madencilik sektörü elindeki makinelerini bölgeye göndererek enkaz kaldırma çalışmalarına destek oldu. Kamu bu noktada da bir envanter çıkararak hangi bölgede, kimin elinde ne kadar iş makinesi, tahlisiye ve ilk yardım elemanı var bilirse daha hızlı bir organizasyon sağlanabilir.
Jeotermali kullanalım
Türkiye’nin fay hatları üzerinde bulunması sebebiyle birçok bölgenin jeotermal kaynaklar bakımından zengin. Türkiye’de 4-5 kilometre derinlikte sondaj yapabilen makineler daha yeni yeni çalışmaya başladı. Ülkemiz jeotermalle ısıtılan seralar yaparak, deprem zamanında bunları hızlıca geçici yaşam alanlarına çevirebilir. Seralar İzmir – Manisa tarafında doğrudan jeotermalle ısıtılabilir. Bugün deprem bölgesine odaklandık ama ülkemizin birçok büyükşehiri fay hatlarına yakın veya fay hatları üzerinde bulunuyor. İstanbul ve İzmir gibi iller başta olmak üzere buralardaki uygun boş araziler için yeni konut proje alanları yaratılıyor. Şehirleri daha da kalabalık hale getirmeyi yaşanılabilir kentler açısından sakıncalı buluyorum. Bunun yerine uygun alanlara konut yerine seralar kurabiliriz. Hollanda’daki örnekler gibi dikey tarımın da yapılabildiği devasa cam seralar kurulabilir. Böylece normal zamanlarda kentlerin taze gıda ihtiyacını yakından tedarikle karşılarken olası bir afet durumunda ise hem toplanma ve barınma alanları hem de temiz ve taze gıdaya yerinden ulaşım sağlamış oluruz.
Afet bölgeleri özelinde ise halihazırda Hatay’da örtü altı üretim, Adıyaman ve Kahramanmaraş özelinde, TOKİ bir yandan konut yaparken bir yandan da bu seralar hızlı bir biçimde hayata geçirilebilir. İnsanlarımızın memleketlerine geri dönmeleri için bedava tohum ve fide teşvikleri devreye alınabilir. İmar tamamlanıp insanlar şehirlerine döndüğünde geçimlerini sürdürebilecekleri şekilde bu seralarda çalışabilmeleri sağlamalı.