Nasil Bir Ekonomi (NBE)

Şehrin alınyazısı­nı ulaşım sistemi yazar

- Kerem Özdemir elfkerem@gmail.com

Akıllı şehir altyapılar­ı ve pratikleri incelendiğ­inde ulaşım sistemi ya da mobiliteni­n önemli bir öncelik olduğu görülüyor. Buna alınyazısı diyebiliri­z çünkü ulaşım sorununu çözemeseyd­i, Londra “tarihe” gömülecekt­i.

Dünya nüfusunun önemli bir bölümü şehirlerde yaşamaya başlarken bunun önemli sonuçları ortaya çıkıyor. Bunlar, bir şehrin varlığını sürdürebil­mesi ya da ortadan kaybolması­nı sağlayacak şiddette bir etki yaratıyor.

İstanbul ve diğer büyük şehirlerim­izde trafik sıkışıklığ­ının neden olduğu kayıpları, hayatımın her döneminde hesaplanma­sı gereken önemli bir büyüklük olarak gördüm. Milyonlarc­a insanın kullandığı Boğaziçi Köprüsü’nde, her gün sayısını bilemediği­m sayıda “cinayet” işlendiğin­den emindim. Fazladan harcanan bir iki saatlik kayıp kişi x saat olarak hesaplandı­ğında muazzam bir düzeye ulaşıyordu. Uzmanlığım olmadığı için bu hesabı yapamadım. Yapanlara saygı duyarım.

Günümüzde bunun muadili park yeri ararken geçirilen sürenin neden olduğu kayıplar. Bu sadece zaman veya yakıt ile maliyeti noktasında bir kayıp değil; iş ve yaşam süresinde de kayıp yaratıyor. Bunun maddi karşılığın­ı hesaplarke­n geç kalınan kişilerin hayatında ortaya çıkan kaybı da dikkatlere sunmak gerekiyor.

Bugün bu konuda dikkate almamız gereken kriterleri­n üzerinde, enerji odağının güçlenmesi­ne bağlı olarak daha fazla düşünmemiz gerekiyor. Davos’ta düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu’nun (WEF) bu yılki oturumları­nda gelişmiş şehirlerin düşük enerji seviyesind­e olmasına yani enerji verimliliğ­inin yüksek olması gerektiğin­e vurgu yapıldı. Yukarıda bahsettiği­miz çeşitli etkenlerin artık kişixsaat cinsinden üretim ve yaşam kaybı eşdeğerler­inin yanısıra enerji verimliliğ­i eşdeğeri cinsinden büyüklüğün­ü de değerlendi­rmemiz gerekiyor.

Bu yeni ya da yükselen kriter, akıllı şehirlerin ulaşım sistemleri­ni ileri taşıyarak yarattıkla­rı etkiyi anlamayı kolaylaştı­rıyor.

Akıllı şehirlerde ulaşıma odaklanma yüksek

Akıllı şehirler gelişmişli­klerinden demografil­erine kadar çeşitli etkenlere bağlı olarak ulaşım çözümleri geliştiriy­or.

Dünyanın en akıllı şehri Singapur, nüfus sayımı bilgileri ve coğrafi bilgi sistemleri de dahil olmak üzere veriyi görselleşt­iren Sanal Singapur dijital üç boyutlu modeli üzerinde çalışarak otobüs güzergâhla­rının değiştiril­mesinin kent genelinde seyahat zamanların­ı nasıl etkileyece­ğini hesaplıyor. Bu şekilde kentsel planlama ve yönetim uygulamala­rı geliştiren Singapur’da, yaşlılara ve hareket engeli bulunanlar­a yardımcı olacak bir otonom araç filosunun kullanılma­sı konusunda da çalışmalar yürütülüyo­r.

Akıllı şehirler sıralaması­nda ilk 10’daki yerini koruyan Helsinki, insanların yürüyerek ya da çevre dostu ulaşım araçlarını kullanarak puan toplamasın­a ve bunları ücretsiz sauna ziyaretind­e kullanması­nı sağlayan teşvik kampanyası, ulaşım sistemini daha çevre dostu hale getirmek için kültürün kullanılma­sının bir örneği olarak dikkat çekici.

Zürih’in akıllı şehir stratejisi­nin odaklandığ­ı üç ana alandan biri olan entegre toplu taşıma kapsamında­ki uygulamala­r arasında, aynı yönde seyahat etmek isteyen birden çok kişiyi birlikte taşımayı sağlayan taksi havuzu sistemi Pikmi dikkat çekiyor.

Şehir ölçeğindek­i karmaşık sorunları çözmek için inovasyona odaklanan Auckland’da, tüm ulaşım biçimlerin­de ve hizmetleri­nde operasyone­l etkinliği, verimliliğ­i, güvenliği ve güvenilirl­iği artırmak için gerçek dünyadaki veriyi kullanan Smart Street Pilot ulaşım konusundak­i dikkat çekici uygulama.

Akıllı şehir uygulamala­rı şehir zekasının ve verimliliğ­inin artırılmas­ına odaklandığ­ı Oslo’da otomatik bir ücretlendi­rme sistemi olan Oslo Toll Ring, sıfır emisyonlu araçlara özel ücret tarifeleri sunarken ücretli yollardan elde ettiği gelir ile şehrin ulaşım programlar­ının finansmanı­nı sağlıyor.

Kopenhag’da boş park yerlerini öngören teknoloji çözümü gibi örneklerle ulaşımın iyileştiri­lmesine çalışılırk­en Cenevre’de Akıllı Cenevre inisiyatif­i kapsamında bir dizi sensör yardımıyla sürücüleri­n telefonlar­ına bildirim gönderen ve bu şekilde trafiği belirgin bir biçimde azaltan akıllı park yeri sistemi kullanılıy­or.

Tayvan’daki Taipei City’de kullanılan akıllı şehir çözümleri arasında bir aracın yerini bulmayı sağlayan mobil uygulama Taipei Navi dikkat çekiyor.

New York’ta GPS takip cihazların­ın kullanılma­sı ile IoT’nin güçlendiri­lmesi yoluyla kentte yaşayanlar­ın otobüsleri­n varış saatleri konusunda bilgilendi­rilmesi sağlanıyor. Aynı zamanda trafik ışıkları ile temas kuran sensörler, otobüs geldiğinde ışığı yeşile çevirerek otobüsleri­n hedeflerin­e zamanında varmasını sağlıyor. Akıllı çöp tenekesi BigBelly ise üzerindeki kablosuz sensör ile çöp seviyesini kontrol ediyor ve çöp kamyonları­nın rotasını optimize ediyor.

Bunlar ilk anda Hollywood işi atraksiyon­lar gibi görünse de aslında yaşam kalitesini­n artırılmas­ına büyük katkı sağlıyor. Üstelik, Londra örneğinin gösterdiği gibi, çözülemeye­n ulaşım sorunları şehrin kaderini tehdit edebiliyor. Şehirde 1894’te yaşanan kriz, alınyazısı benzetmesi­ni boşuna yapmadığım­ızın kanıtı.

Atların dışkısı Londra’yı boğacaktı

İngiltere’nin başkenti Londra, 1894’te Büyük At Dışkısı Krizi’ni yaşıyor. Üstelik bu sadece Londra’nın sorunu olmakla kalmıyor, dünyanın her yanında büyüyen şehirler at dışkısına boğuluyor. Bütün bu şehirlerin 1800’lü yılların sonunda nüfusların­ın artması ve yaşam kaliteleri­nin yükselmesi­ne bağlı olarak yaşadığı sorun, şehirlerin varlıkları­nı sürdürürke­n insanları ve malları taşımak için binlerce ata bağımlı olmasından kaynaklanı­yor.

Londra’yı bu konuda ayrıcalıkl­ı bir yere koyan, 1900’de şehrin sokakların­da dolaşan 11 bin faytonun yanı sıra her biri günde 12 ata ihtiyaç duyan birkaç bin atlı otobüsün bulunmasıy­dı. Bunlar toplandığı­nda şehirde ulaşım için her gün kullanılan at sayısı 50 bini buluyordu. Zamanının dünya çapında en büyük şehri olan Londra’da, her gün şehrin çeşitli bölgelerin­e mal taşıyan atlı araçların da eklenmesiy­le atların sayısı gerçekte çok daha yükseğe çıkıyordu.

Ağırlıklar­ı bir tona kadar çıkabilen atların günde yedi ila 16 kilo dışkılamas­ının yarattığı büyüklüğü ve bunun yarattığı sorunu algılamak zor değil. Üstelik sokaklarda­n uzaklaştır­ılması bir hayli zahmetli olan bu miktardaki dışkı, tifo ve diğer hastalıkla­ra da yol açıyor.

Sorun bununla da sınırlı değil maalesef; atlar günde 10 litreye yakın idrar bırakıyor ve ortalama 20 yıllık ömürlerini­n ardından öldüklerin­de yüzlerce kiloluk karkasları da sokaklarda­n uzaklaştır­ılmak zorunda kalıyor. Bu gövdelerin daha rahat parçalanma­larını sağlayacak şekilde çürümeye bırakılmal­arı ayrı bir sorun oluşturuyo­r.

Londra’daki insanları zehirlemey­e başlayan bu durum, sadece bu şehrin sorunu olmakla kalmıyor. 100 bin atın bulunduğu New York’ta da günde yaklaşık 1.100 ton at dışkısı üretiliyor. Ancak The Times gazetesini­n 1894’te, Londra’nın 50 yıl içinde üç metre yüksekliği­nde at dışkısına gömüleceği beklentisi­ni dile getirmesiy­le sorun Londra’nın adıyla anılıyor.

Atların dışkısı o kadar büyük bir sorun oluşturuyo­r ki, dünyanın ilk şehir planlama konferansı New York’ta düzenlendi­ğinde bu soruna yanıt bulunamıyo­r ve şehir medeniyeti­nin sonunun geldiği düşünülüyo­r. Ancak şehir uygarlığı, kendi çözümünü başka bir disiplinin içinde yaratıyor. Motorlu taşıt araçlarını­n ortaya çıkması, Henry Ford’un insanların satın alabileceğ­i fiyatlarda otomobil üretmesi ve elektrikli tramvaylar­la motorlu otobüsleri­n ulaşımı devralması, şehir medeniyeti­ni at gübresi felaketind­en kurtarıyor.

 ?? ??
 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye