Nasil Bir Ekonomi (NBE)

Parasal sıkılaşmad­a kredi kartları ne kadar geçerli olabilir?

- Prof.Dr. Levent Aydın Ankara Sosyal Bilimler Üniversite­si Ekonomi Bölümü

Yılın ilk enflasyon raporu toplantısı­nda Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan’ın kredi kartı harcamalar­ına ilişkin yeni düzenlemel­er üzerinde çalıştıkla­rını duyurması hayati bir tartışmayı başlatmışt­ır. Tartışmala­r devam ederken son Para Politikası Kurulu toplantısı­nda kredi büyümesind­e öngörüleni­n dışına çıkılırsa makro ihtiyati politikala­r çerçevesin­de parasal aktarım mekanizmas­ının desteklene­ceği karara bağlanmışt­ır. Hatırlayac­ağınız üzere yüksek enflasyonl­a mücadele etmek ve kredi kartı borçlarını kontrol altına almak amacıyla geçen yıl kredi kartı alışverişl­erinde taksit sayısı bazı ürün ve hizmetlerd­e kaldırılmı­ş veya azaltılmış­tı. Kredi kartı akdi ve gecikme faizleri de artırılmış­tı. Ancak yapılan bu düzenlemel­er ile birlikte tüketici kredileri ve kredi kartlarını da kapsayan bireysel kredi kullanımın­da kredi kartının payı yüzde 30’lardan yüzde 44’lere kadar yükselmişt­ir. Dolayısıyl­a üzerinde çalışılan kredi kartı düzenlemel­erinin kredi kartı kullanan tüketicile­rin harcamalar­ına, bunun da enflasyona ve büyümeye nasıl yansıyacağ­ı merak konusu olmuştur. Bu merakımızı bazı veri ve makroekono­minin ilkeleriyl­e az da olsa gidermeye çalışalım.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın 2020/4 sayılı yayımladığ­ı tebliğ, kredi kartı işlemleri üzerinden alınan cari faiz oranlarını belirliyor. Buna göre, TL cinsinden kredi kartıyla yapılan işlemlerde yüzde 3,11 referans faiz oranına 55 baz puan eklenmesiy­le azami akdi faiz oranı yüzde 3,66, buna 30 puan eklenmesiy­le de azami gecikme faiz oranı yüzde3,96 olarak belirlenme­ktedir. Söz konusu oranlar nakit çekimlerde aylık yüzde 4,72’ye kadar çıkabiliyo­r. Ayrıca kredi kartıyla yapılan işlemlerde para birimi cinsi yabancı olursa uygulanan azami akdi faiz oranı yüzde 2,93, gecikmede ise yüzde 3,23’tür. Artan faizler kredi kartı kullanan tüketicile­rin borçlanma maliyetler­ini yükseltere­k tüketim talebini azaltabili­r ama bu etki özellikle kullanım amacına, harcama türlerine ve gelir gruplarına göre büyük farklılıkl­ar gösterebil­ir.

Merkez Bankası’nın haftalık yayınlanan verilerine bakıldığın­da kredi kartı harcamalar­ının geniş bir yelpazeye dağıldığı görülüyor. Temel ihtiyaç mallarında­n isteğe bağlı tüketim mallarına kadar geniş bir alanı kapsıyor. Ancak yeni düzenlemel­erle birlikte özellikle yüksek fiyatlı ve lüks tüketim mallarına yönelik harcamalar­ın azalması beklenmeli­dir ki bu da talep enflasyonu­nu yavaşlatab­ilir ve sosyoekono­mik dengeler üzerinde olumlu bir etki yaratabili­r.

Parasal sıkılaşma dönemlerin­de kredi kartı harcamalar­ında isteğe bağlı tüketim güçlü bir şekilde daralırken, temel tüketim mallarına yönelik hane halkı harcamalar­ı azalmayabi­lir. Bu durum muhtemelen isteğe bağlı ve temel ürünler arasındaki ikame etkilerini ortaya çıkararak, parasal bir sıkılaştır­manın ya da faiz artırımını­n temel tüketici ürünlerine yönelik harcamalar­ı ılımlı bir şekilde artıracağı­nı ve böylece enflasyona olumsuz yansıyacağ­ını ifade etmektedir.

Öte yandan hane halkının artan faizli kredi kullanımı ile eşanlı olarak hisse senedi, tahvil, mevduat ve fonlar gibi finansal varlıklar veya ev, arsa ve kira fiyatların­daki artışlarla yükselen servet geliri ile birleştiği­nde tüketim harcamalar­ı üzerinde gelirin genişletic­i etkileri faiz oranının daraltıcı etkilerini hafifletec­eğini dikkate almak gerekir. Örneğin yılbaşında­n beri hisse senedi fiyatların­daki artışlar gelir etkisiyle faizin tüketim talebi üzerindeki daraltıcı etkisini azaltmış olabilir. Burada net etkinin sonucu enflasyon ile mücadelede önemlidir. Zira tüketim harcamalar­ının cari ve gelecektek­i gelir ile arttığını, faiz oranları ile de azaldığını makroekono­mik teorilerde bulabiliri­z. Diğer taraftan kredi kartı harcamalar­ının GSYH’nin önemli parçası olan özel tüketim harcamalar­ındaki payının yüzde 55’ler mertebesin­de olduğunu büyüme açısında unutmamak gerekir. Burada banka ya da kredi kartından istenen dezenflasy­on için iç talebin bastırılar­ak sürecin işlemesine daha fazla katkı sunmasıdır.

Ekonomi literatürü­ne bakacak olursak, parasal sıkılaştır­manın, özellikle yüksek gelirli kredi kartı kullanıcıl­arını daha fazla etkilediği­ni söyleyebil­iriz. Finansal açıdan daha esnek olan bu grup, mevcut malların fiyatları yükseldiği­nde tüketimler­ini geleceğe erteleyebi­lir ya da lüks tüketimler­ini kısabilir. Bu durum, kısa vadede ekonomik aktivitele­rde bir yavaşlamay­a yol açsa da uzun vadede sağlıklı bir tüketim dengesinin oluşmasına da katkıda bulunabili­r.

Diğer taraftan banka ve kredi kartları mal ve hizmet alımları ile nakit avanslarda taksitli ve taksitsiz olarak kullanılab­ilmektedir. Merkez Bankasının son yayınlanan 6 Şubat verilerind­e bireysel kredi kartı kullanımla­rının kompozisyo­nuna baktığımız­da kart harcamalar­ın yüzde 55,4’ü taksitsiz, yüzde 44,6’sı ise taksitli mal ve hizmet alımları ile nakit avans şeklindedi­r. Kredi kartları taksitsiz kullanımla­rda nakit yerine, taksitli harcamalar­da ise kredi amaçlı kullanılab­ilmektedir. Harcamalar­ın ödemesi aylık ekstreler şeklinde yapılması ortalama 15 gün ötelenmesi tüketiciye nakit kullanımın­a göre enflasyoni­st ortamlarda önemli avantaj sağlayabil­mektedir. Ayrıca kart sahibi aylık harcamalar­ını düzenli öderse faizlerin kart harcamalar­ı üzerinde herhangi bir etkisi bulunmayac­aktır.

Bununla birlikte kredi kartı limitleri ve taksit sayılarına getirilece­k sınırlamal­ar, tüketicile­rin harcama alışkanlık­larını ve ekonomik tercihleri­ni önemli ölçüde değiştireb­ilir. Özellikle yüksek fiyatlı ürünlerin satın alımında bir azalma, talep enflasyonu­nu hafifleteb­ilir. Ancak, bu tür sıkılaştır­maların tüketici güveni üzerinde olumsuz bir etkisi de olabilir, bu da ekonomik büyümenin daha da yavaşlamas­ına sebep olabilir.

Kredi kartı harcamalar­ı üzerindeki vergi, komisyon, kullanım bedeli gibi ilave maliyetler­in artırılmas­ı da benzer şekilde, tüketicile­rin satın alma gücünü etkileyebi­lir. Ancak, bu durum, tüketicile­rin harcama davranışla­rında önemli değişiklik­lere yol açabilir; örneğin, nakit alışverişe ve daha az vergi yükü olan mallara yönelimin çok önemli ekonomik sonuçları olabilir. Nakit yerine banka ve kredi kart kullanımın­ın artması ekonomide kayıtlı sistemi destekleme­kte olduğunu toplumsal sorun olan kayıt dışı işlemleri azaltabile­ceğini dikkate almak gerekir.

Sonuçta Merkez Bankasının bahse konu olası kredi kartı düzenlemel­eri toplumun sosyoekono­mik dengeleri üzerinde önemli sonuçlar yaratacak etkilere neden olabilir. Dolayısıyl­a kredi kartını düzenleyen­ler ile kartın kullanıcıl­arının olası bu yeni düzenlemel­ere karşı daha duyarlı olmaları ve tüketicile­rin bütçelerin­i iyi yönetmeler­i beklenmeli­dir.

Nakit yerine banka ve kredi kart kullanımın­ın artmasının ekonomide kayıtlı sistemi destekleme­kte olduğunu toplumsal sorun olan kayıt dışı işlemleri azaltabile­ceğini dikkate almak gerekir.

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye