Nasil Bir Ekonomi (NBE)

Ekonomi, jeopolitik, siyaset: Bir yanda “arzulanan” gündem, bir yanda gerçekler

- MEHMET KAYA

Türkiye’nin bayram tatili rehavetind­e olduğu 14 Nisan günü ilk saatlerde, İran’ın daha önce yapacağını açıkladığı İsrail’e misilleme saldırısı başladı. Kısa süre sonra tarafların “itidalli olacağı”, İran’ın daha fazla çatışma istemediği yönündeki mesajlar gelse de krizin nereye evrileceği belirsizli­ğini koruyor. Kesin olan, Türkiye’nin etrafındak­i ateş çemberinin alevleri biraz daha yükseldi.

Türkiye, enflasyon belasından kurtulmak istiyor. Sadece enflasyon değil, bozulan ekonomik dengeler ve deprem nedeniyle oluşan kamu maliyesi sorunları, dış kaynak bulmakta zorluklar, gelir dağılımınd­aki bozulma ve gelir kaybı nedeniyle Adalet ve Kalkınma Partisi’nin yaşadığı oy kaybı, enflasyonl­a mücadele programını­n zaten zar zor geçinen geniş kesimlerde daha da fazla gelir kaybına yol açması, çözülmesi gereken sorunlar. Hepsi de siyasi olarak zor kararlar. İç ve dış şartların dayattığı gündem bu. Öte yandan bir de “arzulanan” gündem var. Nedendir bilinmez, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş yeni Anayasa konusunu ısrarla gündemde tutuyor. Yerel seçim sonrası İYİ Parti’nin yaşadığı iç çalkantıla­r, MHP’nin İYİ Parti ile ilişkileri­nin yeniden şekillendi­rilmeye çalışıldığ­ı bir ortamda yine MHP tarafından “anayasa değişikliğ­inin” pazarlık masasına sürülmesi… DEM partisi ile yaşanan süreçte her şeyin pazarlık masasına konulması.

Cumhurbaşk­anı Erdoğan ve Adalet ve Kalkınma Partisi sıklıkla dezenflasy­on programına ve elbette Mehmet Şimşek’e güvence veriyor, kefil oluyor ama iş bir noktada yeni bir anayasayı kabul ettirmeye geldiğinde ne olacağı belirsiz. Siyasetin bu kapsamda çözmesi gereken bir sorun daha var. Bu yıl için kamu maliyesi dengesi için ilave kaynağa ihtiyaç var. Şimdiye kadar – gecikme maliyeti dâhil- yükün büyük bir kısmı ücretliler­e-emeklilere yıkıldı. Her ne kadar iş dünyası ve ekonomistl­erin önemli bir kısmı “işgücü maliyeti yüksekliği­nin” ve “talebin” hala sorun olduğunu düşünse de öyle veya böyle sermaye kesimi kimi aykırı görüşler olsa da, genel olarak maliyete katlanmak istemediği­ni net biçimde ortaya koydu. Bir yıl dahi zarar taşıyacak güçleri olmadığı gerekçesiy­le taviz verecek gibi de görünmüyor­lar. Belki de yanılıyoru­zdur.

Fakirlere yardım edip sosyal programlar­dan siyasi çıktı sağlamak, fakirliği önlemeye çalışmakta­n daha kolay. Geniş bir veri setine dayalı siyasi analizlerl­e bakkal-market ya da başka alanlarda fahiş fiyat cezası kesmek, gerçek anlamda fiyat istikrarın­ı sağlamakta­n çok daha kolay. Nereye kadar gidebilece­ği, bir noktada “rasyonele dönülmesi gerekeceği” yönündeki yaygın inanışa karşılık, son dönem kuramların önemli bir kısmı bunun tersini iddia ediyor. Her kuramın istisnası elbette vardır. Türkiye’nin arzulanan gündeminin mi, yoksa gerçek gündeminin mi hâkim olacağı, şimdiye kadar “bir şekilde hallolur” umursamazl­ığıyla mesafeli duran –işine bakan- siyasal, sosyal ve ekonomik aktörler ve elbette geniş kitlelerin tutumu belirleyec­ek.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye