İnegöl’de markalaşamayan mobilyacılar risk altında!
Mobilya sektörünün üretim üssü İnegöl’den gelen konkordato ve iflas haberleri sektörde tedirginlik yarattı. Sektörün temsilcileri, yaşanan konkordato ve iflas sorununu markalaşamama, ölçek sorunu, finansa erişimin zorluğu, yatırımların yanlış yerlere kanalize edilmesi gibi nedenlere bağlıyor.
Mobilya endüstrisinin üretim üslerinden İnegöl’de son bir yıl içinde 15’i aşkın mobilya firması ve şahıs şirketi konkordato sürecini başlattı. Bu yılbaşında da iki firmanın iflasına karar verildi. Sektör temsilcileri yaşanan süreci markalaşamama, ölçek sorunu, finansa erişimin zorluğu, yatırımların yanlış yerlere kanalize edilmesi gibi nedenlere bağlıyor. 22 – 27 Nisan tarihleri arasında düzenlenecek olan 50’nci Uluslararası İnegöl Mobilya Fuarı’na hazırlanan İnegöl’de mobilya sektörü 2022 yılında yaptığı 716 milyon dolarlık ihracatla ilçenin ihracatından yüzde 51 pay alarak dış ticarete önemli katkı sağladı. İlçede Saloni, Weltew, Çilek, Ndesign gibi dünya markası olmuş mobilya üreticileri de bulunuyor. Bir yanda sağlanan başarı diğer yanda gelen konkordato haberleri ise sektörün bir yol ayrımında olduğunu ve geleceğinin yeniden şekillendirilmesi gerekliliğine yönelik tartışmaları da gündeme getirdi.
Türkiye Mobilya Sanayicileri Derneği (MOSDER) Başkanı Mustafa Balcı, sektörden kazanç sağlayan bazı üreticilerin kendi işlerini geliştirmek yerine farklı sektörlere yönelerek uzman olmadıkları alanlarda yatırımlarını çeşitlendirme yoluna gittiğini, bunun da iflas ve konkordatolara neden olduğunu söyledi. Balcı, üreticilerin markalaşma ve satış pazarlama çalışmalarına odaklanarak yatırımlarını bu yönde şekillendirmesi gerektiğine işaret ederek, üreticilere mobilyadan kazandıklarını yine mobilya sektörüne yatırması çağrısında bulundu.
“İnegöl mobilyacılığı ucuz ve kalitesiz ürünlerle ilerleyemez”
İnegöl mobilya endüstrisinin mevcut ekonomik koşullara uyum sağlayabilmesi ve gelişimi için önerilerde bulunan Saloni Mobilya CEO’su Haluk Özbek de, öncelikle finansal durum, personel yapısı ve sayısı, toplam üretim kapasitesi, iç-dış pazar payı ve satış rakamları, imaj-itibar ölçümü gibi mevcut durum analizlerinin yapılması gerektiğine dikkati çekti. Mobilyacıların bu ölçümlere göre güçlü ve zayıf yanlarını belirleyerek yeni aksiyon planı oluşturması gerektiğine işaret eden Özbek, ayrıca küçük ölçekli yüzlerce işletmeden oluşan yapının çatı markası olan “İnegöl Mobilyası” markasının en doğru şekilde yönetilmesi gerektiğini aktardı. Haluk Özbek, “Bu sektöre STK’larımızın yanında kamu ve yerel idarenin daha fazla kaynak ve zaman ayırması, daha fazla önemsemesi önemli. Yüzde 95’inin tek başına marka olması gerekmeyen ve de mümkün olmayan üreticilerimizin kaliteli ortak hareket etme kabiliyetini kazanması ve hızla geliştirmesi çok önemli. İnegöl mobilyacılığı ucuz ve kalitesiz ürünlerle para kazanamaz, ilerleyemez ve gerek yurtiçi gerekse yurtdışı rakipleriyle rekabet edemez. Değerli ve kaliteli ürün yapmak, nitelikli ortak hareket etmek dışında şansımız yok. Önümüzdeki 5 yıl için ihracat hedefli hareket etmek, sanayimizi topyekûn ihracata yönlendirmek önemli olacak” dedi. Sektörün bir fuar alanında da acil ihtiyaç duyduğuna işaret eden Özbek, ucuz finansa erişimin de en önemli sorunlardan biri olduğunu kaydetti. Haluk Özbek, “Üreticilerimiz sermayelerini pahalı sanayi arsalarına ve fabrika inşaatlarına harcamamalı, harcatılmamalı. Üreticilerimiz bu yatırımları minimum 10 yıllık ödeme planıyla, dış kaynakla ya da devlet desteği ile yapmalı” değerlendirmesini yaptı.