Üsküdar Vapuru-1 Mart 1958
Yaşanan tüm bu kazaların kurbanları şehit olmayı göze almış askerlerdir. Oysa takvimler 1 Mart 1958’i gösterdiğinde Türk denizcilik tarihinin en büyük faciasının kurbanları kızlı erkekli öğrenciler, genç yaşlı, kadın erkek 400 sivil insanımız olur.
O yıllarda sadece İzmit merkezinde bir lise ve sanat okulu vardı. Körfez sahil şeridindeki gençler, İzmit’teki bu okullara devam ediyordu. Ulaşımlarıysa körfez hattında çalışan eski ve küçük vapurlarla sağlanıyordu. 1 Mart 1958 Cumartesi günü bu ilçelerde oturan öğrenciler, diğer yolcularla birlikte, eve dönüş yolunda İzmit İskelesi’ne koştular. Üsküdar gemisinin kaptanı Mehmet Aşçı 12:30 seferini yapmak için köprüüstündeydi. Bu sert havada iskelede bağlı kalmanın da, açık denizde dalgalarla boğuşmak kadar tehlikeli olabileceğini düşünen Mehmet Kaptan, hareket saatini beklemeden vapuru kaldırdı. Daha 7 dakikası vardı ama vapur zaten hınca hınç dolmuştu. Gemici Ali Kaya iskeledeki çımacı yerinde olmadığından halatı kendi çözmek için iskeleye çıktı. Vapur iskeleden fırtınanın etkisiyle o kadar çabuk ayrılmıştı ki, Ali Kaya vapura geri atlayamamıştı bile. Her gün aynı vapurla seyahat eden yolcuların kimi okul, kimi iş arkadaşıydı ve hepsi birbirini tanıyordu. İskeleden açıldıktan yaklaşık 20 dakika sonra Üsküdar dalgalarla boğuşmaktan yorulmuş, kırılan camlardan içeri giren sular ve yolcular arasında başlayan panikle geminin dengesi bozulmuştu.
Dümen zincirinin kopması neticesinde kontrolden çıkan gemi artık esen rüzgâra karşı koyamıyordu. Kaptan köşkü, Mehmet Kaptan ve Güverte Lostromosu Mustafa Deniz’le birlikte yerinden kopup denize uçtu. Aynı anda öndeki ikinci mevki salonun camları patladı, içeri