Karayip korsanları huzur kaçırdı
İlk önce Afrika’nın doğu kıyılarında ortaya çıktı modern zaman korsanları. Sonra dünyanın farklı sularına dağıldı. Gerçekleştiği bölgelerin ortak özelliği, gelir seviyesi çok düşük, iş imkanın bulunmadığı ülkelerin suları olması. Uluslararası Denizcilik Bürosu (ICC International Maritime Bureau) korsanları ‘denizdeki herhangi bir araca, hırsızlık ya da başka tür suçlar sebebiyle çıkan ve bunu gerçekleştirmek için tehlikeli yollara başvuran kişiler’ olarak tanımlıyor. Bugün korsanlığın en sık görüldüğü yerler Hint Okyanusu, Afrika’nın doğu kıyıları, Güney Çin Denizi, Kızıldeniz. Karayipler, saldırı sayısı diğer bölgelere göre daha az olmasına rağmen süperyatları hedef alması sebebiyle dikkat çekici. Korsan şiddeti günümüzde öylesine yayıldı ki bugün Romanya ve Sırbistan’da, Tuna Nehri’nden dahi saldırı haberleri geliyor. ICC International Maritime Bureau’nun 2015 raporuna göre konuyla ilgili son rakamlar şöyle: Saldırılar en fazla Endonezya’da gerçekleşiyor. Bölgede, 2011 yılında saldırı sayısı 46 iken bu rakam 2015’te 108’e ulaştı. 2011 yılında en tehlikeli bölgelerden Somali’de ise tehdit tamamen ortadan kalkmış görünüyor. Somali’de 2011’de saldırı sayısı 160 iken 2015’te tek bir olay dahi yaşanmadı. Her ne kadar saldırılar farklı bölgelere yayılsa da tüm dünyaya bakıldığında saldırı sayısında yarı yarıya düşüş görülüyor. 2011’de toplam rakam 439 iken bu sayı 2015’te 246’ya düştü. Bunlardan dördü Türk gemisi. 2015’te gerçekleşen saldırıların 203’ünde korsanlar gemiye çıkmayı başardı. Saldırılardan 27’si başarısızlıkla sonuçlanırken kaçırılan tekne sayısı ise 15. Ve yine raporlara göre korsan saldırıları tüm dünyada yılda 13-16 milyar dolarlık maddi zarara yol açıyor.
Korsan saldırıları ilk olarak 90’lı yıllarda, Somali’de patlak veren iç savaşın ardından bu kıyılarda ortaya çıktı. Bugün saldırılar her ne kadar Somali’de neredeyse tamamen bastırılsa da Afrika’nın batı kıyıları için aynı şeyi söylemek mümkün değil. Geçen yıl Afrika’nın batı kıyısındaki Gana ve Nijerya açıklarında 23 adet saldırı gerçekleşti. Saldırıların bu kıyılarda tamamen ortadan kaldırılamamasının sebebi ise bu ülkelerde hukukun çok yavaş ilerlemesi ve gerekli yasaların çıkarılamaması. Bu ülkelerdeki gelir seviyesinin düşüklüğü, yüksek işsizlik oranları, özellikle genç nüfusun para kazanmak için yasadışı yollara başvurmayı tercih etmesi korsanlığın en önemli sebepleri.
Modern çağ korsanları da tıpkı yüzyıllar öncekiler gibi büyük ticari gemileri fidye için kaçıyor, yağmalıyor. Amaç aynı ancak araçlar artık farklı. Geçmişin eli kılıçlı korsanları artık en son model ve hızlı botlarla gemilere yanaşıyor, gece görüş özelliğine sahip gözlüklerden yararlanıyor, ağır makineli tüfekler ve roket atarlar taşıyor, en modern teknolojik donanımları kullanıyor. Bazı bölgelerde, özellikle Afrika kıyılarındaki korsanların havan topuyla kıyıdan 5 kilometre açıktaki bir gemiyi hedef alabildiği belirtiliyor. Bu arada büyük şirketler gemilerini saldırılardan korumak amacıyla güvenlik önlemlerini artırırken ABD ordusunun da saldırıları önceden tahmin eden yeni bir sistem geliştirdiği ifade ediliyor.
Hedefte süperyatlar da var
Genellikle büyük ticari gemileri kaçıran, karşılığında fidye isteyen korsanların hedefinde artık Karayiplerde keyifle gezen süperyatlar ve dünyayı dolaşan yelkenli tekneler de yer alıyor. En yakın iki olay Trinidad&tobago ve
Kolombiya açıklarında birkaç ay önce meydana geldi. Trinidad&tobago’daki saldırı diğerlerinden farklı olarak gündüz saatlerinde gerçekleşti ve teknedeki pasaport, tekne belgeleri, cep telefonları, saat, bilgisayar gibi değerli eşyalar çalındı. Olaylarda hayatını kaybeden ya da yaralanan olmadı.
Diğer saldırı ise keyif ve eğlence amacıyla gelinen Karayiplerin, korsanlar sebebiyle ne kadar tehlikeli sulara dönüştüğünün kanıtıydı. Olay, 10 Şubat’ta Kolombiya’nın kuzeyinde gerçekleşti. Hedefte ise 21 metrelik lüks yat Golden Eagle vardı. Nikaragua açıklarında seyreden Golden Eagle, 18 metrelik bir balıkçı teknesi tarafından takip edilmeye başladı. Yat Kolombiya’nın kuzeyine yaklaştığında korsan teknesi gittikçe yaklaşmıştı. Golden Eagle’da, tekne sahibinin dört yaşındaki oğlunun da aralarında bulunduğu dört kişi vardı. Saldırı anını tekne sahibi Andrea Peterson şu sözlerle anlattı: “Teknelerini, bizimkinin gövdesine çarptılar birkaç kere. Ardından güverteye çıkmaya çalıştılar. Biz kaçmayı başardık ancak bu kez takibe başladılar. Teknemiz onlarınkinden daha hızlı olduğundan kaçmayı başardık ve saldırıdan kurtulabildik. Saldırıdan önce doğal olarak kendimizi Karayiplerde seyrin keyfine ve rehavetine kaptırmıştık çünkü bu suların güvenli olduğunu biliyorduk. Ancak yanılmışız.”
Nitekim uzmanlar da Karayiplerdeki korsan saldırılarına karşı dikkatli olunması konusunda yat sahiplerini uyarıyor. Golden Eagle olayının, korsan saldırılarında artık lüks yatların da hedeflendiğinin kanıtladığını söyleyen yetkililer, her teknenin kendi güvenlik önlemini alması, tehlikeli sularda
Neden yatlar?
Yatlar (özellikle de süperyatlar) korsanlar için ticari gemilere göre daha kolay bir hedef. Alçak bordası sebebiyle üzerine kolaylıkla çıkılabilmesi, güvenlik önlemlerinin büyük gemilere göre çok daha az, hatta hiç olmaması hedef seçilmesinde en önemli sebepler. Örneğin tekne sahibi için bir konfor aracı olan geniş yüzme platformları, güverteye kolayca çıkmalarını sağlaması açısından korsanlar için büyük bir avantaj. Ne de olsa bir tekne korsan saldırıları düşünülerek değil, denizde keyfi artırma amacı gözetilerek üretiliyor. Süperyatların bir diğer dezavantajı –korsanlar için ise avantajıen yüksek hızlarının, saldırganların kullandığı botlara göre çok düşük kalması. Bazı süperyatların en yüksek hızı 17 knot’ta kalırken korsan botları ise 35-40 knot’lara ulaşabiliyor.
Saldırıya uğrayan tanıklar genellikle korsanların gelişini kesinlikle görmediklerini söylüyor. Çünkü saldırılar çoğunlukla ışığın en az olduğu şafak vakti ya da alacakaranlıkta gerçekleşiyor. Çok hızlı botlarla tekneye yaklaşan korsanlar sessizce güverteye çıkıyor. Teknedekiler saldırıya uğradıklarını çok geç fark ediyor. Gemilere ise bordalara taktıkları halatlar aracılığıyla tırmanıyorlar.
Durum böyle olunca süperyat sahipleri de korsan saldırılarına karşı önlemlerini almaya başlamış. Teknelerin etrafı dikenli tellerle çevriliyor, sesli ve ışıklı alarmlar takılıyor, 24 saat nöbet tutan özel güvenlik görevlileri kiralanıyor. Tüm bunlar süperyatlara hizmet veren özel güvenlik şirketleri tarafından gerçekleştiriliyor. Bu özel güvenlik şirketleri süperyat mürettebatına saldırılara karşı eğitimler de veriyor. Eğitimde ağırlıklı olarak saldırıya uğranması durumunda mürettebatın nasıl davranması gerektiği üzerine odaklanılıyor. Daha kötü sonuçlara yol açılmaması için saldırı olasılığına karşı bu eğitimler çok önemli çünkü paniğe kapılan mürettebat zincirin en zayıf halkasını oluşturabiliyor.
Pekiyi olur da bir korsan saldırısına maruz kalırsanız nasıl davranmalısınız? Ya da saldırılara karşı ne gibi güvenlik önlemleri almalısınız? Uzmanlar şunları öneriyor: Öncelikle tehlikeli sulara kesinlikle gitmemek gerekiyor. Karayipler gibi bir bölgede geziyorsanız gideceğiniz koy ya da limanın korsan saldırıları açısından tehlikeli olup olmadığını önceden araştırılması tavsiye ediliyor. Eğer tekneye korsan botu yaklaştığı fark edilirse, hızın kesinlikle azaltılmaması gerekiyor. Teknenin düz bir şekilde değil kısa zigzaglar çizerek ilerlemesi öneriliyor. Eğer takipten kaçmak mümkün değilse ve korsanlar tekneye çıkmayı başardıysa uzmanlar, saldırganlara karşı kesinlikle direnilmemesi gerektiğini söylüyor. Bir seçenek de sığınak olarak belirlenen bir kamaraya girilerek kapının kilitlenmesi. Ancak bu kamaranın dümen mahallinden uzak olması tavsiye ediliyor. Bu seçenek, kurtarma ekiplerine yakın bölgelerde gerçekleşen saldırılar için faydalı olabiliyor. Silah konusuna gelince... Kimi uzmanlar teknede silah bulundurulmasından yana olsa da çoğunluğu silahın daha tehlikeli sonuçlara yol açabileceğini söylüyor.