Trofede anlam arayışı
Yarışlar, takvim cilvesi yüzünden birleşiyorsa aylık yayıncılıkta tercih ve önem sırasındaki değişikliğe yazar karar verir elbette. Anlam arayışında farklılık da önemli. Mesela; neden yarışı bırakıp geri döneriz? Sponsor veya kulüp bunun farkında olur mu?
CFM-BAYK Kış Trofesi 3. Ayak’ta brifingdeki ana tema yarıştan çok ‘charlie-çarli-cemal’ her neyse adı kişiye göre anılan uygulamaydı. Bilgilendirmeler konusunda haberleşmenin Whatsapp maharetiyle olacağını bildirdi başhakem. İletişim ‘GSM’ markalarına ve akıllı telefon pazarına duyurulur aslında. Belki bir spor branşında ilk kez uygulanan bu yönteme sahip çıkıp sponsor (!) bile olurlar. Rüzgârın yön değiştirmesiyle olası bir şamandıra (ilan edilmiş) yarışında rüzgârüstü şamandıranın nasıl yer değiştirebileceği soru-cevaplarla 32 dakikada anlatıldı. Geçmiş yılların kış trofelerinde hafıza koridoru açık olanlar arasında ben de vardım. Birçok şamandıra yarışında, rüzgâr 30-35, 40-45˚ dönse de ‘charlie-çarli-cemal’ her neyse uygulamasına geçilmemişti. Çok yıllar önce sadece bir yarışta başhakemlik yapan (yine bir BAYK Kış Trofesi’nde) Orhan Tüker çok başarılı bir şekilde uygulamıştı bu kuralı. Bu sene, ne olduysa olası bir rüzgâr yönü değişiminde bu uygulamaya geçileceği ve bunun nasıl iletileceği ile ilgili bilgi tazelenmiş oldu. Baştan sona teyp kaydına almıştım brifingi. Dinlerken ömrümün 32 dakikası gitti yeniden. Hayat kısa, kuşlar uçuyor dostlar. Saat 11:24’te turuncu bayrak toka edilmişti. İlk start işleminin başlamasına 5 dakika var anonsu yapıldığında artık bir gezi teknesi kimliğinde olan Elele Ii’de hâlâ
çalışma yapacağımız mevkide değildik. Ancak bizim teknemiz (!) gibi start şamandırası açığında ve filoya çapariz olmaktan gayet uzakta uzun yıllardır hasretini çektiğimiz izleyici tekneleri vardı. Hemen hepsinde yarış heyecanının fotoğrafları çekildi. Heyecanı diyorum zira geçmiş yarış yazılarında Bodrum yarışlarının nasıl da nabız yükselten o efsane startlarından artık yoksun olduğunu belirtmiştim. Şimdi, 10–12 teknelik geniş start hattından çıkan teknelerin düşük tansiyonlu heyecanına objektif doğrultuyorduk.
BAYK Komodoru (Karides isimli) kendi, trawler’ı ile çok yakınımızdaydı. Olası bir ihtiyaç halinde parkur botu, BDK botları hazırdı. Bununla da kalınmadı Milta Bodrum Marina’nın yangın söndürme teknelerinden bir tanesi de parkurdaydı. Şu; “Milta Marina’nın yıllardır BAYK yarışlarına olan sınırsız desteği olmasa bu trofe, bugünlere (15 yıl) gelebilir miydi?” diye not düşmüşüm teybime (kaçıncı kez kim bilir). İlk startta yedi tekne şamandırayı avantajlı gördü. Bunlardan en dikkat çekeni Iceberk idi. İlk çıkan ve çok iyi rüzgâr bulan bu tekne kendi sınıfında da bu seneki trofenin iddialısı. Büyük çekişmenin yaşandığı turuncu-beyaz grupta ise, Alto ve Aurora X tekneleri bariz OCS oldu. Şamandıraya adeta değercesine yakın ve avantajlı çıkan Palmarina-toka Yelken de turuncu grupta ve trofede büyük kupaya oynayan teknelerden biriydi. Bu start en azından fotoğraf açısından fena sayılmazdı. Bulunduğumuz yerde dönüp duruyorduk tüm startları belgelemek için. İşte üç teknenin OCS olduğu startta Truva, Aqvavit ve Anyway şamandıraya yakın çıkmanın bedelini ödediler. Bugünün (3. Ayak ilk gün) rotası artık hepimize fenalık veren, ya sabır çektiren; Bodrum-kargı Adası git-gel idi. Biz ya sabır çekerken teknelerden birinde de tespihle sabır çekildiğini yakaladı objektifim. IRC A 0’ların startı geniş tutulan hatta kendi heyecanını yarattı birden. Vurdu mu, değdi mi tartışmaları yapılırken bizim tekne de filo ile birlikte malum takip menzilimize kadar gidecekti. Sonrası belli; beklegör-gelsinler-finişe git şeklinde olacaktı. Bir gün de şu ada dönüşlerinin yıllardır birbirinin aynısı olan şu fotoğraflarından ve yarış notlarından kurtulsak diye düşündüm. Botlarla çıktığım eski günleri, o fotoğrafları, o yarış yazısı notlarımı nasıl özlüyorum bir bilseniz? Saat 12:15, starttan 1,5 mil sonra Fortuna, ceza dönüşünü gerçekleştirdi. Bu arada dört adet Farr 40 arasında da güzel bir çekişme yaşanıyordu. Kısa süre sonra IRC A-0’da yarışan Farrfara yarışı terk ettiğini duyurdu. Son start alan grup olmasına karşın, IRC A-0’da yarışan tekneler filoda yarışanları yakalayıp Çelebi Adası dönüşünde geçmişlerdi bile. Biz Kurt Burnu açığında atılmış şamandırayı pruvamıza alıp pupa seyirde birbirlerine yakın seyreden tekneleri görüntülemek için çaba sarf ediyorduk (14:18). Belirttiğim bu zaman işareti de son kareleri çektiğimiz anlara denk geliyordu. Bilindik bir şey yapıldı ve teknemiz limana döndü.
Hayat kısa, kuşlar uçuyor
Bu yıl kış trofesinde ilk iki ayak fırtınadan dolayı eksi bakiye verince umutlar 3. Ayak’tan beklendi. İlk gün notlarını (!) üst satırlarda okudunuz. İkinci gün Charlie’yi beklerken meleklerden uzak parkurda bu kez tavsiyemi de dinleyen sektör temsilcileriyle bayram ettik gibime geldi. Fena bir şey aslında diğerleriyle aynı çerçeveyi paylaşmak. O yüzden birçok fotoğraf (Kızılay’dan dağıtılmış gibi) bir örnek görünebilir. Aradaki farkı yakalayan da durumu analiz ediyor zaten. İlan edilen kapı şamandıralı üç yarış için zaman zaten yetersizdi. Yine de iki yarış için şartlar zorlandı. Bakalım nasıl zorlanmış. İlk yarışta orsa şamandırası 140˚’ye göre kuruldu. Mesafe 1,4 mildi. Daha iyisi olamazdı. Start sıralamasında kayıtların yer aldığı listeye göre alttan yukarıya doğruydu. Tüm startlar rutin bir şekilde gerçekleşti.
Kayda değer yarış fotoğrafları ve notları şamandıra dönüşlerinde saklı olabilirdi. Foto-safariye çıkmış turist grubu gibi bizim tekne ve içindekiler hep aynı yöne odaklanıyordu ve makinelerden çıkan sesler bir trikotaj atölyesindeki dikiş makinelerinin sesine benziyordu. Önce fotoğraf demişti herkes. Zaten ikinci gün ilk yarışında kayda değer bir not düşmemiştik. İkinci yarışta rüzgârın daha da doğuya döndüğünü anlamak zor olmadı. Komite botu yer değiştirmedi. Sadece orsa şamandırası 120˚’ye taşındı. Bu durum beraberinde bir dizi tehlikeyi de içinde saklı tuttu. Zira tüm filo bu parkura göre (120˚) yarışırken, gemi iskelesi fena halde çapariz yarattı. Yarıştan günler sonra kulübün internet sitesinde gördüğüm bir fotoğraf olası kazayı teknelerin riske girerek nasıl sorunsuzca atlattığının da belgesiydi. Gemi iskelesinin denize doğru uzanan baş tarafı bir bütün değildi. Aradan geçiş imkanı vardı. İşte birbirlerine yakın seyreden yatlar bu kumarı oynadı ve aradan geçti. Komite parkuru açığa almış olsaydı risk faktörü otomatikman ortadan kalkacaktı. Böyle bir fotoğraf da yanlışın bir belgesi olarak tarihe geçmemiş olacaktı. Kaldı ki ikinci yarışta rüzgâr beklendiği gibi sert esmeye başlamıştı ve komite start botunda “Y” bayrağını toka etmişti. Start sıralaması ilk yarıştakinin aynısıydı. Bütün startlarda komite botu avantajlıydı. Rüzgâr 18–22 knot bandındaydı. Protesto anonsları birbirine karışırken bu parkura yakın olan optimistlerin yarışları bitmişti ve kıyıda bulunan kulübe dönmek için trofenin parkurundan geçmek zorundaydılar. Komite bu güvenli geçiş için Sahil Güvenlik’ten yardım istedi. Saat 15:12’de teknemiz marinaya dönmek zorunda kaldı. Finişler devam ediyordu. Aramızda İstanbul’a dönmesi gerekenlerin uçak saatine az süre vardı. Üçüncü yarışı da yapacaklarını duyurmuştu komite! Oysa yarış ilanına göre saat 15:30’dan sonra start verilmeyecekti. Komite bunu saat 13:30 olarak anons etse de çoğunluk durumu anlamıştı. Buna rağmen Başhakem Hulki Oruz, herkes mutabık kalırsa bir 10 dakika gecikmeyle IRC A sınıfları için üçüncü şamandıra yarışını yapabileceklerini anons etti. Sonunda yarış ilanında belirtildiği gibi oldu. Üçüncü yarış yapıl(a)madı. Protestoların dışında DNF olarak ilan edilen teknelerin itirazları yarış sonrasında geceye damga vurmuştu.
Yarışlar biter sonuçlar askıda bekler
Parkurdan (yarışlar devam ederken) kıyıya dönmek ne kadar yanlışsa, maç bitmeden tribünleri terk etmek de o kadar yanlış. Bu artık ‘basın teknesi’nin iç meselesi olmaktan çıktı. Yarışanlara karşı en azından Naviga’nın bir sorumluluğu var. Bu sayımızda parkurda kaldığımız süre boyunca kayda geçen fotoğraf ve notlarla birlikteyiz. CFMBAYK Kış Trofesi 4. Ayak’ta üzerinde durulacak yarış(lar)dan geriye üzerinde konuşulacak konular daha ağır geldi bana. Her zaman batıya veriyoruz rotayı, bu kez doğuya dendi ve olmayan rüzgârda, sürpriz sağanak yağmurda, akıntılarında yardımıyla ilk gün Orak Adası dönüşlü rota startı verildi. Sonrasında; Karaada Boğazı’nda rota kısaltması uygulandı ve finişler alındı. Hepsi bu işte! İkinci gün için üç adet şamandıra yarışı ilan edilmişti. Offset şamandıralı ilk iki yarışta birbirinden güzeldi. Her iki yarışta rüzgârın yönü değişse de yarış kurulu rüzgârüstü şamandıralarının yerini değiştirip ve bacak aralığını uzatıp-kısaltarak yerinde bir uygulama yaptı. Pupa şamandırasına gelirken kendi sınıfından çok önce start
eden Singlestar’ı rüzgâraltında bırakan Farraway kırmızı balonunu kaçırınca kolay kolay yakalanmayacak bir görüntüye de girmiş oldu. Ekip çok zor da olsa balonu önünde yer alan tekneye dolanmadan toplamasını bildi. Orsa şamandırasında ise yakın dönüşler nefes kesti. Üçüncü yarışta ise Anyway’den denize düşen yarışçıyı, şamandıra dönüşünde Karavida’nın yol hakkını, Jasmin Quattro’nun yine şamandıra dönüşünde Mad X’e arkadan çarpmasını kıyıya döndüğümüz için kaçırmış olduk. 4. Ayak sonrasında protesto komitesi denize düşen yarışçısını almadığı ve bu kişide can yeleği bulunmadığı için kural 40 ve 47.2’den hakem protestosu neticesinde DSQ ilan edildi. Yine aynı yarışta Karavida–matador arasında yaşanan yol hakkı (kural 10) yüzünden protesto vardı ve karar sonucu Matador DSQ ilan edildi. Geriye, komitenin IRC A-0’ların startında yaşanan Ocs’ler ve genel geri çağırmalarda kullanılan flamalar ile seda işaretlerinin uyumsuzluğu kaldı. Yarışlar sonrasında ilan panosuna asılan 4. Ayak 2. Yarış sonuçlarının yer aldığı belgenin bariz buruşukluğu dikkatimden kaçmadı. Ertesi gün BAYK internet sitesinden ve ilan panosundan 4. Ayak (geçici) sonuçlarının tamamı kaldırılmıştı. Yarış sonuçları eski bir saatçi dükkanı sanki. İçinde güneş saatiyle kol saati farklı anları gösterebiliyor. Start zamanı ile finiş zamanları mühim şeyler. Buruşturulmuş sonuç belgesi bir şeylerin ters gittiğinin habercisi gibiydi. Artık, birilerinin şu trofe zamanının Hamlet’i olması gerekiyor. Konuşmak veya konuşmamak beklentisi üzüyor çoğu kişiyi. Naviga baskı aşamasına girdiği saatlerde yeni ve düzeltilmiş sonuçlar daha açıklanmamıştı. İlerleyen sürede her zaman olduğu gibi doğru sonuçları www.bayk.org adresinden takip edebilirsiniz.
Her şey Diana Misim’in sadece kadınların katılabileceği bir yelken kupası hayali kurmasıyla başlar. Profesyonel yelkenci Özay Çağımnı ve ARPR İletişim Danışmanlığı kurucuları Arzu Çekirge Paksoy ve Serap Gökçebay ile gelişen işbirliği Deniz Kızı Ulusal Kadın Yelken Kupası’nı gerçeğe dönüştürür. Özay Çağımnı projenin yelkenle ilgili koordinasyonunu ve eğitim direktörlüğünü, ARPR organizasyon ve iletişimini üstlenir.
Organizasyonun sac ayağını oluşturan komiteye kupayla ilgili sorularımızı yönelttik, işte cevapları...
Arzu Çekirge Paksoy: Kupa 29, 30 ve 31 Temmuz’da Caddebostan ile Adalar arasında şamandıra yarışı olarak gerçekleştirilecek. 29 Temmuz Cuma günü öğleden sonra bir, 30 Temmuz Cumartesi günü üç, 31 Temmuz Pazar günü iki olmak üzere toplam altı yarış yapılacak. Yarışlar pazar öğleden sonra düzenlenecek ödül töreni ve Deniz Kızı Kupa Partisi ile sona erecek.
Yarışlarda hangi tekneler kullanılacak? Mücadele tek tip teknelerle mi yapılacak?
Özay Çağımnı:
Yarışlarda tekne tipi sınırlaması yok. Azami yedi kişilik ekiplerin katılımını hedefliyoruz.
Katılım için gereken koşullar nelerdir?
Serap Gökçebay:
Kadın olmak, yelken sporuna ilgi duymak ve bir kurumda çalışmak katılım için yeterli. Denize tutkun tüm kadınlara ulaşmayı hedefliyoruz ama öncelikle bu kupanın iş hayatındaki kadının takım olma, hedefe ulaşma, zor koşullarla mücadele ve doğa ile bütünleşme yeteneğini destekleyen bir platform oluşturmasını amaçlıyoruz. Bilgi almak ve yarışmaya katılmak isteyenler (216) 418 33 34 numaralı telefondan ARPR İletişim’i arayabilir ya da www.denizkiziyelkenkupasi.com adresinden bilgi alabilir.
Kurumlardan kupaya katılmak isteyen ancak yelken eğitimi olmayanlar nasıl katılabilir?
Özay Çağımnı:
Biz bu proje ile yelken sporunun kadınlar arasında daha da yaygınlaşmasını amaçlıyoruz. Hedefimiz ülkemizdeki kadın yelkencilerin sayılarının artmasına katkıda bulunmak ve kadın yelkenciler platformunu oluşturmak. Bu nedenle, yelkene bu kupaya katılarak başlangıç yapmak isteyen kadınlara yarışma öncesinde dört yarım gün, toplam 16 saatlik yelken eğitimi vereceğiz. Bu eğitimleri ben koordine edeceğim.
Projenin bir de sosyal sorumluluk boyutu var değil mi?
Arzu Çekirge Paksoy:
Bu projeyi planlarken, kadın duyarlılığını yansıtacak bir sosyal sorumluluk boyutu olmasını da hedefledik. Bu fikirden hareketle, her yıl kupa gelirinin bir bölümü ile kadınlara yönelik çalışmalar yapan saygın bir vakfı destekleme kararı aldık. 2016 yılında, kupa katılımından elde edilen gelirin bir bölümü ile kadın ve aile konusunda ülkemizin en önde gelen vakıflarından Anne Çocuk Eğitim Vakfı’na (AÇEV) destek vereceğiz.