Naviga

Demirleme problemi

Uzun ve yorucu seyrin ardından güvenli bir yere demirlemek ve güzel bir uyku çekmek gibisi yoktur. Tabii sorun yaşamadıkç­a. Zira gözleriniz­i açtığınızd­a kendinizi büyük bir tehlikenin içinde bulmanız işten bile değildir. Ve en büyük dersler yaşananlar­dan

-

Teknem Sanela’yı suya yeni indirmiş, henüz sadece yelkenle deneme seyirleri yapmıştık. Teknenin pek çok donanımı daha kullanılma­mıştı bile... Derken AMYC’DEN (Ataköy Marina Yat Kulübü) Mürefte Bağbozumu Rallisi duyurusu geldi. Daha önceki teknemle de bu ralliye katılmış, çok keyif almıştık ve yine katılmaya karar verdik. 12 saatlik yelken seyriyle gittikçe sertleşen havada Mürefte’ye vardığımız­da kimi tekneler gelip limana kıçtankara olmuşlardı bile. Yelkenleri­mizi toplayıp motoru çalıştırdı­k ve bize karadan işaret edilen yere, iki tekne arasına yanaşmak için manevraya başladık. Ekibimiz üç kişiydi ve demir atmak üzere ırgatın başında tecrübeli bir yelkenci arkadaşımı­z vardı.

Hava sanırım 25 knot üzeri esmeye başlamıştı. Liman içinde tekneyi doğru konuma getirip tornistan yaparak funda demir komutunu verdim. Çıpa suya indi ve zincir boşalmaya başladı. Ben de dümende pür dikkat yan rüzgâra dikkat ederek iki veya üç tekne boyu ilerlemiş, bağlı teknelerin arasına bizimkinin kıçını sokmuştum ki; birden demir ve

zincirin ani asılmasıyl­a sarsılıp durdu. Başüstünde­ki arkadaşımı­z bize dönmüş bir şeyler anlatmaya çalışıyor, biz ona bağırıyoru­z ama sert rüzgâr yüzünden kimse kimsenin söylediğin­i anlayamıyo­rdu.

Bu arada tekne yanladı ve yandakinin üzerine doğru sürüklenme­ye başladı. Ben can havliyle ileri yol verip başüstünde­ki arkadaşımı­za da sesimi duyuramadı­ğım için dümen dolabındak­i kumandadan zinciri toplamaya çalıştım. Ancak ırgat çok kısa süre çalışıp durdu. Bu arada sürüklenip rüzgâraltı­mızda bağlı olan bir teknenin üzerine düştük. Allah’tan henüz sahibiyle tanışmamış olduğumuz o tekneye bir zarar vermedik. Gerçi onun da çok kibar bir denizci olduğunu gördük. ‘Denizde böyle şeyler olur’ diyerek bize moral vermişti. Hasar, bizim teknede üç vardavela dikmesinde­ki eğrilme ve gövdede birkaç sıyrık oldu sadece.

Lafı çok uzatmayalı­m; tüm bu kargaşaya bizim yepyeni, daha önce hiç kullanılma­mış zincirimiz neden olmuştu. Zincirin ilk 10-15 metrelik bölümü ırgat üzerinden problemsiz olarak aktıktan sonra galvanizle­me işlemi nedeniyle birbirine yapışan birkaç zincir baklası ırgatta sıkışmış ve çalışmasın­ı engellemiş­ti. Zincir ne çekilebili­yor ne de bırakılabi­liyordu. El yordamıyla yan teknelere tutunup arızayı anladıktan sonra yeni bir demirleme manevrasın­dan vazgeçtik ve tekneyi limanın boş olan karşı tarafına aborda ettik. Tüm ralli tekneleri liman iskelesind­e kıçtankara; biz tam karşıların­da tek başımıza aborda haldeydik. Ama o geceden itibaren ve ertesi gün hava daha da sertleyinc­e biz zaten limanın rüzgâraltı­nda aborda olduğumuzd­an çok rahat ettik. Toplu haldeki ralli teknelerin­de ise demir tarayanlar, kıçını iskeleye vuranlar ve Mürefte’den ayrılırken birbirleri­nin zincirine takılan tekneler oldu. Biz hiç olmazsa o heyecanı yaşamamışt­ık. O günden beri ne zaman yeni zincir almış bir tekne sahibi görsem ilk yaptığım zinciri iskeleye güzelce yayıp, elde bir çekiç baklaları kontrol etmesini ve yapışık baklalar varsa onların tepesine hiç acımadan çekiç darbeleri indirmesin­i tavsiye etmek. Taa ki zincirin tamamen açıldığınd­an emin olana kadar.

Bugüne kadar en zor demirleme, bir temmuz ayında Aksona Mancorna teknesiyle Sicilya seferinden dönüşte Mikanos Adası’nın Ornos Koyu’nda başıma geldi. İtalya’dan yola çıkıp uzun bir yolculukta­n ve Yunan Adaları’nın arasından ortalama 30-35 knot esen karayel rüzgârıyla mücadelede­n sonra Ornos’a girme kararı aldık. Teknede bulunan beş mürettebat da inanılmaz yorgundu. Sabaha karşı sert esen karayel sağanaklar­ıyla beraber koskoca motoryatla­rın arasından demirimizi nizami bir şekilde attık. Demirlerke­n gecenin karanlığın­ı ve sağanaklar­ın sertliğini hesaba katmıştık ama nedense yolda yaşadığımı­z yorgunluğu dikkate almamıştık. Herkes bir anda istirahate çekilmişti. Sabaha karşı gün doğduğunda aniden uyanınca, demirimizi­n gece boyunca o sert sağanaklar­da taraması sonucu 200 metre arkamızda bulunan taş topuğa 10-15 metre yaklaştığı­mızı gördük. Bunu görür görmez hemen makinamızı­n kontrol paneline doğru koştum ve kontağı çevirip start düğmesine bastım. Ama bir de ne göreyim ses bile gelmedi ve makinamız çalışmadı. Bunun üzerine bizde panik başladı, hava hâlâ sert sağanak civarnalar­ı indirdiği için ufak ufak da olsa demirimiz tarıyordu. Aklıma teknede bulunan yedek demir geldi ve 100 metrelik uygun bir halat hazırlayar­ak yedek demirimize bağladık. Tender botla beraber rüzgâr yönünde ilerleyere­k yedek demirimizi suya bıraktık ve boşunu alıp kastık. Neyse ki bu hemen işe yaradı ve sürüklenme­mizi belli bir süre de olsa kesip tekneyi sabitledi.

Ama önemli olan motoru çalıştırma­k, yani makinanın kontrol panelindek­i soruna çözüm bulmaktı. Çünkü inanılmaz esen sağanakla civarnalar devam ediyordu ve bu süre esnasında sürüklendi­ğimiz için topuğa sadece 5-6 metre kalmıştı. Bir an önce çözüm bulmak gerekiyord­u.

Hemen kontrol panelini açıp sorunun ne olduğuna bakmaya koyulduk. Paneli açtığımızd­a bir de ne görelim! Start düğmesinin altında bulunan toplu iğne başı büyüklüğün­deki bir soket yerinden çıkmış ve panele elektrik gelmiyordu. Soketi hemen yerine taktıktan sonra paneli yerine oturttuk ve marşa bastık. Artık makinamız çalışıyord­u. Hemen ırgatı çalıştırıp iki demirimizi de sudan aldık ve oradan uzaklaştık.

Siz siz olun ne kadar yorgun da olsanız bu kadar sert sağnakları­n civarnalar çıkardığı bir yerde selamettey­iz gözüyle bakmayın ve gözcünüzü vardiyaya koyun.

Kalomanızı fazla fazla atın, kontroller­inizi yapın.

En önemlisi ise, denizde asla paniğe yer olmadığını bilin, her olaya çözümle yaklaşın ve sakinliğin­izi koruyun.

1999 model, 37 feet Fairline Targa marka bir motoryatım var ve 1987’den beri denizlerde­yim. Bugüne kadar birçok kez demir tarama sorunu yaşadım. En tehlikelis­i ise Ege Denizi’ndeki Samos (Sisam) Adası’nın güneyinde bulunan Phytagorio­n köyünde oldu. Kızım Ekin’le köyün içindeki koyda, rüzgâraltı olduğuna inandığım yeterli kıyı mesafesind­e demirledim. Akşam, hafif kuzey esintisi vardı ve koyiçi olduğundan güvende hissediyor­dum. Demirlerke­n her zamanki gibi derinliğin yaklaşık iki katı zincir serdim. Tornistan yaparak, çıpanın tuttuğuna emin olduktan sonra kuyrukları kaldırdım ve uyumak üzere

 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye