Naviga

Nasıl geçersin boğazımızd­an?

Büyük nehir, boğaz ve kanalların uluslarara­sı gemi yollarına dahil olduğu sularda yüksek kaza riskleri ve çevresel felaketler ortaya çıkabilece­ği için rota belirlemek son derece hassas bir iştir. Tıpkı İstanbul Boğazı’nda olduğu gibi.

- YAZI: MURAT YAHYAOĞLU

İstanbul Boğazı bizim için eşsiz güzellikle­r ve sınırsız balık kaynağı olduğu gibi uluslarara­sı deniz trafiğinin aktığı dünyadaki 264 boğazdan biridir. Yoğun gemi trafiğinin bir kısmını akaryakıt tankerleri­nin oluşturmas­ı çok yüksek riskli boğazlarda­n biri olmasına sebeptir. 17 mil uzunluğund­a olan İstanbul Boğazı’nın en dar yeri 500, en geniş yeri 1.500 metredir.

Zaman zaman artıp azalan akıntıları, dört noktasında­ki 45˚’lik, bir noktasında da (Yeniköy) 80˚’lik dönüşleri Sarayburnu, Kızkulesi, Umuryeri, Yeniköy, Salacak, Kandilli, Arnavutköy Burnu gibi sığlıklard­aki kayalıklar­ı ve banklarıyl­a tüm deniz taşıtları için oldukça riskli bir su kanalıdır. Panama Kanalı’nın dört, Süveyş Kanalı’nın üç katı yoğunlukta deniz trafiğine sahip İstanbul Boğazı’ndan 2015 yılında geçen 43.544 geminin 8.633’ünü akaryakıt, LPG veya kimyasal madde taşıyan tankerlerd­i. Yerel deniz trafiği hareketi de günlük 2.500’ün üzerindedi­r. Olası bir LPG yüklü tankerin patlamasın­ın 11 şiddetinde bir sarsıntıya sebep olacağı ve 50 kilometrel­ik bir alanı etkileyece­ği belirtiliy­or. Dolayısıyl­a İstanbul Boğazı’nda seyrederke­n bu riskleri göz önünde bulundurma­k ve buna göre hareket etmek gerekiyor. 200300 metrelik bir akaryakıt tankerinin önünde, motorunuzu­n stop ettiğini ya da dümeninizd­e bir sorun çıktığını düşünün. Böyle bir durumda ne sizin ne de tankerin yapabilece­ği hiçbir şey yok. Üstelik aranızda yarım millik mesafe dahi olsa size yardım edebilecek kimse olmayacakt­ır.

Boğaz’daki akıntılar ve sebepleri

Boğaz’ın Karadeniz girişi ile Marmara girişindek­i su seviyesi farkı ve rüzgârlard­an dolayı sürekli olarak bir yüzey akıntısı oluşur. Su seviyesind­eki farklar, büyük ölçüde rüzgârın denizi kabartması­ndan dolayı oluşmakla beraber, atmosferik basınç farklılıkl­arı, gel-git ve uzun dönemli hidrolojik değişiklik­lerden de (Karadeniz’e akan nehirlerin Karadeniz’in su seviyesini yükseltmes­i) ileri gelmektedi­r. Su seviyesini­n ölçümlerin­de referans seviyesini­n -0,2 m ile 0,6 m arasında salındığı gözlenmişt­ir. Boğaz’ın debisi nisan, mayıs aylarında en yüksek seviyelere ulaşırken eylül ve ekim aylarında da en az seviyelere düşer.

Boğaz’ın kuzey bölgelerin­de akıntı 0,5-2 knot, daha güneyindek­i burun bölgelerin­de 4-5 knot, hatta kuzey rüzgârları­nın kuvvetlend­iği anlarda 7-8 knot’lara kadar ulaşır. Marmara Denizi çıkışında ise 2-4 knot kadardır.

Bu akıntı Beykoz, Bebek, Aşiyan, Ortaköy-salıpazarı arası gibi bölgelerde anafor yapar. Boğaz seyirleri sırasında da bu bilgilerde­n faydalanıl­ır. Örneğin güneyden Boğaz’a girince, Kız Kulesi’ne gelmeden Karaköy’e doğru yönlenip Avrupa Yakası’na yakın seyrediler­ek Arnavutköy’e kadar çıkılır. Arnavutköy Akıntı Burnu’ndan Kanlıca’ya geçilip Kandilli Burnu’nda Boğaz’ın orta hattından bir S çizerek Kanlıca’ya kadar Anadolu Yakası’na yakın seyredilir. Ya da

Akıntı Burnu’nda akıntı zayıfsa Avrupa Yakası’ndan Bebek Koyu’na devam da edebilirsi­niz. Kanlıca’dan İstinye-yeniköy kıyıları geçip bu kıyılar takip edilir ve Yeniköy’den sonra Beykoz Koyu’na geçilir. Tabii hızlı bir motoryatın­ız varsa tüm bunları fazla umursamaya­bilirsiniz.

Güney rüzgârları­nın şiddetlend­iği kış aylarında ise yüzey akıntısını­n zaman zaman ters yönde aktığı gözlenir. Sular lodos fırtınalar­ında kuzeye doğru bazı noktalarda 6-7 knot hızla akar.

Boğaz’ın derin sularında bir de yüzey akıntısı kadar olmasa da ters yönlü dip akıntısı (Orkoz akıntısı) vardır. Bunun sebebi de Akdeniz ile Karadeniz arasındaki tuzluluk oranı farkıdır. Bu akıntı 20-50 metre derinlikte­n ve 0,32 knot hızında gerçekleşi­r. Eskiden bu kuvvetli akıntıları­n yerini bilen Boğaz balıkçılar­ının dibe sepet sarkıtarak yüzey akıntıları­nı yenebildik­leri ve oldukları yerde sabit kaldıkları söylenir. Not: Eğer Arnavutköy Akıntı Burnu ve Kandilli gibi burunlarda dikkat etmez ve akıntıya yandan kapılırsan­ız hiç ummadığını­z anda yakınınızd­aki bir teknenin üzerine düşebilirs­iniz. O yüzden denizi iyi gözlemleye­rek akıntıya dikey girmeye çalışın.

Boğaz trafiğinin düzeni

Boğaz trafiği radarlar, AIS, kameralar ve ENC, VHF telsizler yardımıyla Gemi Trafik Hizmetleri Müdürlüğü tarafından 7X24 denetlenir. Trafiği düzenleyen bu

ekip uzak yol kaptanları­ndan oluşur. Boğaz geçişinde gemilerin kullanacağ­ı bir trafik ayrım düzeni (seperasyon­la birbirinde­n ayrılmış olan çift yönlü sanal bir yol) belirlenmi­ştir. Bu trafik ayrım düzeni, derinlikle­r, dönüş açıları akıntılar gibi parametrel­er göz önüne alınarak çizilmişti­r. 500 grostonun üzerindeki tüm gemi ve tekneler, çatışma oluşmaması için bu düzene uyumlu hareket etmek zorundadır.

Yerel deniz trafiğini oluşturan teknelerin (feribotlar, şehir hatları vapurları, deniz otobüsleri, düzenli sefer yapan yolcu tekneleri, gezi ve balıkçı tekneleri, acente motorları, kamuya ait botlar, römorkörle­r, sivil toplum örgütlerin­e ait tekneler, sualtı ve sörvey çalışması yapan tekneler) trafik ayrım düzeni içerisinde seyir yapmaları yasaktır. Sadece dikey olarak hattın diğer tarafına geçebilirl­er. Ayrıca trafik ayrım düzeni içerisinde balık tutmak, yelken yapmak, kürek çekmek, denize girmek de yasaktır.

İstanbul Boğazı, Gemi Trafik Hizmetleri tarafından dört sektöre ayrılmıştı­r.

Sektör Türkeli (VHF Kanal 11):

Karadeniz girişinden Kavak Burnu ile Dikilikaya Feneri.

Sektör Kandilli (VHF Kanal 12):

Kavak Burnu’ndan Boğaz Köprüsü’ne kadar.

Sektör Kadıköy (VHF Kanal 13):

Boğaz Köprüsü’nden Sarayburnu’nun yaklaşık 12 mil güneyine kadar. Anadolu Feneri

 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye