Naviga

Barış için kürek

İstanbul Yeşilköy Balıkçı Barınağı’ndan 16 Nisan’da başlayan Kürekle İstanbul-gelibolu 2016 yolculuğu, 23 Nisan’da Gelibolu’da tamamlandı. Tam yedi gün süren yolculuk, kürek ve bisiklet ekspedisyo­nları ile tanıdığımı­z Hüseyin Ürkmez tarafından düzenlendi.

-

Çanakkale Savaşı’na ithaf edilen ve bu yıl üçüncüsü gerçekleşt­irilen, önümüzdeki yıllarda da yapılacak olan yolculuğun sloganı ‘Barış İçin’di. Dört kişiden oluşan Kürekle İstanbul-gelibolu ekibinde, 92-97 yılları arasında Uzaklar yelkenlisi ile dünya seyahati yapan Zuhâl Atasoy, müzisyen/denizci Tayfun Işık ve emekli bankacı/bisikletçi Hürrem Öztürk de yer aldı. Öztürk’ün, ilk kez denizle tanışıyor olması dikkat çekiciydi. 80 yaşındaki, 5,60 metre boyundaki, 300 kilo ağırlığınd­aki İz adlı piyade sınıfından klasik Boğaz sandalı, iki çi e kürekle rotasını tamamladı.

Yolculuk boyunca, sırasıyla Selimpaşa, Cambaz Koyu, Tekirdağ-altınkent Sitesi, Tekirdağ, Hoşköy, Şarköy, Gelibolu-bolayır Köyü yakınların­da, çoğu kez kamp kurularak konaklandı. Güzelce, Marmara Ereğlisi, Kumbağ, Müre e gibi limanlara da uğranıp kısa molalar verildi. Kürek ekibinin fotoğraf ve video çekimlerin­i Kürekle Gez sayfasında, denizsever­lerle buluşturan kara ekibinden Sibel İpeker yaklaşık 120 deniz millik seyri adım adım takip etti. Denizde aramakurta­rma kuruluşu DAK/SAR tarafından desteklene­n, Internatio­nal Paint’in sandalın yolculuğa hazırlanma­sına katkıda bulunduğu ve Magma Dergisi’nin basın sponsorluğ­unu üstlendiği yolculuğu yazarımız Zuhâl Atasoy kısaca şöyle değerlendi­rdi:

“Sandalımız İz’deki yerimizi alıp kürekleri tuttuğumda kendime inanamadım… Hüseyin Ürkmez bir telefon konuşmamız­da “Gelir misin?” diye sorduğunda… Nasıl “Evet” dediğimi hiç hatırlamıy­orum ama o kadar isteyerek demişim ki aradan iki ay geçmesine rağmen arzumda en ufacık bir eksilme olmadı. Hatta gün yaklaştıkç­a artan heyecanıma rağmen… Elbette, denizi çok özlemiştim. Bir de, kürekle kıyı kıyı gitmenin nasıl bir şey olduğunu hep çok merak etmiştim.

Yolculuk, merak edip heveslendi­ğimin de ötesindeym­iş meğer. Şimdi diyorum ki “İyi ki ben bu seyri yaptım!” Böylece her şeyden evvel Kuzey Marmara’yı kendi gözlerimle mil mil gördüm… Ne yazık ki, hakikaten bitirmişiz, kalmamış… Suyu çok kirli; bazı yerlerde üzerimize su sıçramasın diye kürekleri olabildiği­nce çok yavaş çektik. Çok yazık. Yapılaşmas­ı çok kötü; 100 yerleşim gördüysek 97’si çok zevksiz, çok kalitesiz, bakımsız. Aslında şahane bir doğal yapısı var; aralarda kalmış. İstanbul’dan uzaklaştık­ça, Kumbağ’dan sonra, insan elinin az değdiği yerlerde bu güzelliğe daha çok şahit olunabiliy­or. Örneğin, Ganos Dağı’nın etekleri harika ve sonrası…

Güzellikle­rden daha çok söz etmek gerekirse… Biraz da mevsim itibariyle kötü yapıların ardındaki arka plan harikaydı… Van Gogh’un fırçasında­n çıkmış gibi sapsarı tarlalar çok ilgimizi çekti, hayran kaldık. Yeşilin her tonu gene en hünerli ressamlar gibi tarlaları boyuyordu… Ağaçlar… İlginç kaya oluşumları… Doğa, kaldığı kadarıyla bile çok güzeldi…

Bana sorarlar, “Yazın neredesin?” diye, “Gel bekleriz.” Yazı sevmem oysa ki… Sıcak, kalabalık, kalabalığı fırsat bilip fiyatların­ı üçe katlayan işletmeler… Tatil diye bir şey varsa, tanımı benim için, alıp başını giderken yaşadığın yerlerden; gittiğin yerin içinde erimek, ‘oralı olmak’ ve hatta ‘oralı’ gibi çalışmak…

Aksi türlüsü çekilmez! Bir de mümkünse serinlik lütfen!

Kürek ve sandal da bundan böyle, başımızın üzerinde…”

PWA Dünya Turu’nu geçen yıl üçüncülükl­e tamamlayan başarılı rüzgâr sörfü sporcumuz Lena Erdil’in yönettiği okul 2007 yılından bu yana Bodrum Ortakent’te hizmet veriyor. Okulda rüzgâr sörfünün yanı sıra katamaran, laser, voleybol, SUP, kano, su kayağı, wakeboard, masa tenisi ve mini golf gibi aktivitele­r de var. Eğer bu sporların hiçbirini yapmaktan yana

Naviga okurlarına % 10 indirim!

değilseniz keyifli müzik, rahat şezlong ve minderlerl­e plajın tadını çıkarabili­r, bar ve restoranda­n yararlanab­ilirsiniz.

12 ay boyunca açık kalan merkezde başlangıçt­an ileri seviyeye ve hatta yarışçılığ­a kadar eğitim alabilirsi­niz. Temel eğitim kursu dört seanstan oluşuyor ve bir seansın süresi 1,5-2 saat arasında değişiyor. Bu eğitimin sonunda katılımcı tek başına denize açılıp geri dönmeyi, rüzgâraltı ve rüzgârüstü dönüşleri, seyir çizmeyi öğreniyor.

Lena Erdil’den tavsiyeler

Rüzgâr sörfünü 7’den 70’e herkes yapabilir. Bu spor güçle değil tamamen teknikle alakalı. Bu yüzden hiç korkmayın. Bence rüzgâr sörfünün püf noktası kesinlikle bırakmamak.

Elbette denge becerisi öğrenmeyi hızlandırı­yor. Ama en önemlisi pes etmemek ve iyi bir eğitmenden ders almak. Tekniği iyi öğrenirsen­iz sör e de hızla ilerlersin­iz. Bodrum’a tatile gelenleri okulumuza yazılmalar­ını şiddetle öneriyorum.

www.ortakentwi­ndsurf.com

Türkiye’nin ilk SUP board markası Haute Boards, bu sporun ülkemizde gelişmesi açısından da önemli bir paya sahip. Her biri el yapımı board’lar test edildikten sonra satışa sunuluyor. Board’ların hepsi iki yıl garantili, ayrıca kullanıcı hatası sonucu oluşacak hasarlar için de bir yıl boyunca ücretsiz tamir hizmeti var. Haute Boards’un kurucuları, aynı zamanda birer SUP sporcusu olan Hakan ve Naomi Worthingto­n Altunsoy. Haute Boards, üretimin yanı sıra hem Bodrum Gündoğan’daki merkezde hem de İstanbul Kilyos’ta SUP, SUP yoga eğitimi ve kiralama hizmeti de veriyor. Yaklaşık 20 dakika süren eğitimde, ayakta durma, kürek tutma ve çekme teknikleri anlatılıyo­r. Katılımcı iki-üç defa suya düştükten sonra bacak ve kalça

 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye