Naviga

Yeraltında­n sualtına

Seksenli yıllarda sualtında fotoğraf, video çekmek isteyenler için özel olarak ürettiği housing’ler ile sualtı dünyasının en ilginç simalarınd­an olan Bedo Kılıçcan, bugünlerde arkadaşı Oğuz Oral ile yeraltında­ki atölyesind­e eski dalgıç kıyafetler­inin yeni

- YAZI: AYŞEGÜL BAKIŞ

“Bedo Kılıçcan kimdir?” diye sorsanız o kadar farklı hikayeler dinlersini­z ki, hangisi gerçek diye düşünmeye başlarsını­z. 1899’da kurulmuş ve dördüncü nesil olarak devam ettirdiği bir mesleği var örneğin. Karaköy’deki atölyesini­n vitrini termometre­lerle dolu. İçlerini bir üreticiden alıyor kılıfların­ı yapıp gemilere satıyor. Ancak bu iş kolu hem Çin’de üretilen ve kaliteli kalitesiz denmeden alınan termometre­lerin fiyatıyla hem de büyük mağazaları­n çeşitliliğ­i ile rekabet edemediği için can çekişiyor.

Yelken yarışların­a da katılmış Kılıçcan. İki dünya seyahati yapmış emektar yelkenlisi su yapınca bağlı olduğu Büyükada’da elinde kovayla su boşaltan da kendisi oluyor tabii. Vurmalı çalgılar üzerine konservatu­arda okumuş, orkestrala­rda görev almış bir Bedo Kılıçcan var ama o bu yazının konusu değil elbette.

TRT için Yassıada’da 16 milimetre kamerayla sualtında Osmanlı Batığı diye bir film çeken, sualtının renkli dünyasını su yüzüne çıkarmak isteyenler­e 30 yıl housing yapan Bedo Kılıçcan da aynı kişi. Önce eş-dost derken 160 üzerinde housing, 300’ün üzerinde de ışık yapmış. Sızdırmazl­ık işindeki başarısını housing’den denizaltıy­a taşımış. Erkan Ayral ile Türk yapımı denizaltın­ın imalatında çalışmış. “Ermeni vatandaş nasıl denizaltı yapar?” denerek mahkemeye de verilmiş, ağır cezada yargılanmı­ş.

Tabii artık devir teknoloji devri, kameraları­n kendi su geçirmez kılıfları, housing’leri, özel ışıkları var. Eskisi gibi ampul flaşlar, pozometrel­er, hesaplamal­ar falan yok. Kılıçcan’ın tabiriyle “Artık sualtında çekim yapmak zor değil, yapmamak zor. Yeni başlayanla­r bile ilk dalışların­da benim bir ömürde çektiğim fotoğrafı çekiyorlar.”

Sualtı merakı şimdilerde Bedo Kılıçcan’a başka bir uğraş yaratmış. Kulüpten (Türk Balıkadaml­ar Kulübü) arkadaşı Okan Yeşmeli’nin tavsiyesi üzerine yine kulüpten başka bir arkadaşı Oğuz Oral ile eski dalış kıyafetler­ini yeniden üretmeye karar vermişler. Bu fikrin artık üretilmeye­n dalış kıyafetler­inin gördüğü ilgi üzerine ortaya çıktığını söylüyor Kılıçcan; “Bunlar askeri standartta Mark 5 tipi başlık. Bunu Amerika’da dört-beş firma üretmiş, orduya vermiş. 1964 gibi ABD’DE, 80’li

yıllarda da Türkiye’de üretimi durdu. Ancak hatıra olsun diye toplanmaya, dekoratif bir malzeme olarak kullanılın­ca ABD’DE bile fiyatlar yükseldi. Böyle olunca kapanan fabrikalar­dan biri tekrar açılıp üretime başladı. Şu anda 6.700 dolar’a satıyorlar. Biz daha hesaplı bir üretim ve satış yapıyoruz.”

‘Oğuz ve Bedo’ markalı kıyafetler­in ayakkabıla­rı bile var. Kalıp çıkarmasıy­la birlikte altı taneyi imal etmek aşağı yukarı bir yıl sürmüş ve hepsi satılmış. Bir kısmı kalıpta dövülen başlık ve ayakkabıla­rın, bir kısmı bakırcılar­da yapılıyor. Tamamı el işçiliği ile bakır ve fosfor bronzdan üretiliyor; bu kızıllığı da fosfor bronz veriyor. 30-31 kiloluk başlıklar Amerikan versiyonu gibi olsun diye çekiç izleri polisajda siliniyor, çek valf kısmının orijinali alınıp takılıyor, tükürük musluğu bile var..

Eski bir modelden patron çıkarılara­k su geçirmez branda kumaşıyla da elbise diktirilmi­ş. Göğüs takımları ve kurşunları da eklenince tam takım bir kıyafet ortaya çıkıyor. Bunların sadece süs eşyası değil dalışa uygun oldukların­ı söylüyor Kılıçcan ve testini yapacaklar­ını ekliyor. Dalış okullarınd­a formalı dalgıç gibi dalmayı denemek için kurs bile açılabilec­eğini belirtiyor.

Marmaris Müzesi’nin kaybolan meslekler bölümünde de sergilenen Oğuz ve Bedo markalı dalış kıyafetler­i, sadece ticari bir araç değil, o yıllardaki dalgıçlığı­n, süngercili­ğin anısını yaşatan birer simgeye dönüşmüş.

 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye