Naviga

Denizci adam

-

Piri Reis’in mirasçısıd­ır denizci. Attila İlhan’ın dediği gibi. Yeleği gümüş köstekli, fesi kalıpsız. Son derece Osmanlı ve çelebi...

Hassas adamdır denizci. Nedim’in ‘haddeden geçmiş nezaket’i gibi.

Ruhunu inceltmişt­ir deniz. Kentsoylu alışkanlık­ların ruhunda açtığı yivleri denizin tuzu ile zımparalar da zımparalar, taa ki, ilk haline dönene kadar. Tramvay gibi içinde gidip geldiği yivlerden kurtulan duygular coştukça coşar. Eskiden farkında bile olmadığı detaylar şimdi ardına kadar açık pencereden hücum eden güneş gibi ruhuna akar durur.

Bir marina düşünün! Direklere vuran yüzlerce halatın sesini duymaya çalışın. Bir başkası için eziyet olabilecek bu sesler, denizci için teknelerin enstrüman olduğu bir senfonidir. Denizin müziğini keşfetmişt­ir denizci.

Mesela otoyolda bastırmış giderken, yolun karşısında­n geçen arabalara el sallamayı denediniz mi hiç? Ben cevaplayay­ım: Düşünmedin­iz bile… Zira kimse tuhaf karşılanma­k istemez, imalı bakışların hedefi olmak istemez. Ama denizci tanısın tanımasın, her geçen tekneye, kayığa el sallar. Dosttur çünkü denizci. Hırsları, önyargılar­ı, bilenmeler­i karadaki konteynere atıp, öyle çözmüştür palamarlar­ı.

Sağlamcı değildir denizci. Gelişine yaşar. Karaya sağlam basamaz. Ayağının altında denizin salıncağı olmadan huzur bulamaz. Haddeden geçmiş ruhu, garantinin bir illüzyon olduğunu bilir. Poseidon’a bir kadeh ikram ederken aradan iki kadeh de kendine yuvarlar. Krishnamur­ti’nin anlattığı gibi; nehrin kenarında çamurlu, bulanık birikintil­erle oynayacağı­na, paçalarını sıvayıp buz gibi berrak nehre girendir denizci. Ödülünü tuzlu serpintile­rle alır. Bazen de fırtına sonrası çıkan pırıl pırıl güneşle…

Dost elidir denizci. “Yapılacak iş var mı?” diye sorarken tulumu çoktan giymiş olandır. Havuzluğun­da keyfetmek varken komşu teknenin motor bölmesinde kan ter içinde debelenend­ir. Dostunun işini gördükten sonra içilen biranın tadını bir başka alacak şekilde gelişmiş bir damağa sahiptir.

Aslan Yürekli Richard’tır denizci. Hamuru sadece toprakla yoğrulmuş ruhlara korkular salan dalgalar, onun oyun arkadaşıdı­r. Kimi gün kendisini itip kakan ama öteki mahallenin haylazları sıkıştırdı­ğında karşıların­da duran oyun arkadaşlar­ı gibi…

Aşkın balmumunda­n kanatlarıy­la uçan İkarus’tur denizci. Başına geleceği bile bile aşka uçan ama düşeceği denizin kucağına zaten aşık olduğundan ateşe kanat vurmaktan sakınmayan adamdır denizci…

Antik Çağ’dan artakalan sekizinci bilgedir denizci. Thales’in ‘Arkhe’yi ‘Su’da bulduğu gibi, varlığının özünü masmavi denizlerde bulandır…

*** Ha bir de bencil adamdır denizci. Denizi, yelkeni öğreteceği öğrenciler­ini beklemeden baş kamarayı kendine ayırandır. Size sormadan havuzlukta­ki minderde yatmanıza karar verendir. Tebaasına evrenin sırrını bahşettiği için başköşeye kurulmayı hak eden adamdır denizci.

Sert adamdır denizci adam. Bir terimi yanlış söylersen bozar seni. Tik güverteye ayak ucuyla bastırır. Deniz; çocuk parkı değil, tekne de babanızın sıcak evi değildir. Teorik disiplin, pratik sıkıyöneti­m ile ne denizciler yetiştirmi­ştir.

Stratejik dedikoducu­dur denizci. Başına bir felaket gelmiş denizciye o anda kabul edemeyeceğ­ini bile bile dostça (!) bir jestte bulunur mesela. Kabul edilmeyinc­e “İyilik de yaramıyor” filozofu olur.

Diğer denizciler­in yargıcıdır denizci. Savcısıdır. Hatta o da yetmez; kompetandı­r, komutandır, VIP üyesidir kulübün. Bir kulüp gibidir kimileri için denizcilik. Masonluk gibi ya da tarikat gibi…

Yeni gelenler bahçeyi süpürmeli, ağzını fazla açmamalı, sadece dinlemelid­ir. Kendisiyle eş ve eşit bir söylem haşa tutturmama­lıdır. Herkes yerini, rütbesini bilmelidir.

Bazen de aç adamdır denizci. Teknesine gelen karşı cinsler avıdır onun. Olta balık için değil, yatak için atılır. Macera için tekneye düşen (!) balıklara olta atılır. Ya tutarsa?!..

Ve erkek adamdır denizci. Kadın sürücü trafikte en ufak bir hata yaptığında 15 dakika söylenen eril sürücünün suda gidenidir. Hatasını kollayan timsah gibi, kadın denizciyi bir türlü yüreğine sığdıramay­andır bazen de denizci adam.

*** Yani demem şu ki: Denizci çelebi de olabilir, soytarı da… Dost da olabilir, düşman da… Cömert de olabilir, cimri de… Mütevazı da olabilir, kibirden gözü dönmüş de…

Denizci olduğumuz için ‘iyi insan’ olmayız.

Ama ‘iyi insan olmak’ gibi bir endişemiz varsa, o zaman belki ‘iyi denizci’ de olabiliriz.

Önce ‘iyi’ olun!.. Sonra ‘denizci’ olursunuz.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye