Rengarengiz...
74 yaşında, denizlerde ve tek başına. Kayalarda parçalanan bir önceki teknesinin hikayesi onu yıldırmadı. Şimdi, küçük bir yelkenli ile hiç durmadan yedi denizleri aşmayı planlıyor… Gemilerde binlerce mili dümen suyunda bıraktı. Kitap yazdı, adını ‘El İncesi’ koydu. Onu tanıdığımızda Ferretti’de proje yöneticisiydi, şimdi kendi markasını yarattı, dünyaca ünlü firmalarla çalışıyor.
En yüksek teknolojilerin kullanıldığı bir fabrikanın araştırma geliştirme bölümünden sorumlu... Bir teknenin sağlam, hafif, hızlı olması onun vereceği rapora bağlı.
“Kısmet...” dedi ve babasının büyük aşkını anlattı; onun açtığı yolda ilerleyebilmemiz için önce onu tanımamız gerektiğini biliyordu. Yazısından da anlayacağınız gibi arada kelimeler düğümlendi boğazında. Yaş kaç olursa olsun, aslında hepimiz o küçük ‘deniz kızı’ değil miyiz babalarımızın gözünde... Daha nice kadın denizcinin hikayesi ve emeği var Naviga’da. Sadece elinizdeki dergide değil, kitaplarda da... Banu Öney ile Hülya Leigh var örneğin. İkisi de okyanusların ‘tuzunu’ attırıp Naviga’da bir araya geldi. Fuarda ikisinin hararetli sohbetine bizler de, standa gelen misafirlerimiz de doyamadı... Alıp alıp bizi okyanusun dalgalarına götürdüler; neredeyse hepimiz koşarak Gülin Bozkurt’a teslim edecektik kendimizi. Bizi de 7 Seas ile Atlantik’in karşı kıyısına geçirsin, yıldızları öğretip astro-seyirle rotamızda tutsun diye...
Kadınlar denizlerde daha çok söz sahibesi olsun istiyorum... Dünyayı onların gözlerinden görebildiğimiz sürece bu mavi gezegeni, ana şefkatiyle daha fazla sevip koruyacağımızı biliyorum. Yeri gelmişken de bana en çok sorulan sorulardan birine buradan cevap vermek istiyorum. Denizde kadın olmak zor mu? Niye olsun ki? Deniz, erkeğe de kadına da hep eşit davranır! Üstelik bizim erkeklerden üstün bir yanımız daha var... Bir kadın denizi severse, tüm ailesi onun peşinden engin maviye gider. Nerden biliyorsun derseniz, tecrübeyle sabittir... 8 Mart Dünya Kadınlar Günümüz kutlu olsun. Denizin tuzundan uzak kalmayın.
TN