10 yıllık tatlı yorgunluk
Alaybey Tersanesi’nin emekli müdürü Yiğit Gönülcan’ın Babayiğit adını verdiği teknesini yapması yaklaşık 10 yıl sürer. Foça’da bir ahırda başlayan macera evinin bahçesinde devam eder. El yatırması polyesterden üretilen Babayiğit, denize kavuştuğunda yaşat
Sanat enstitüsü mezunu, makine mühendisi Yiğit Gönülcan, 1972’de okulu bitirdikten sonra Alaybey Tersanesi’nde çalışmaya başlar. Teknik ressam olarak girdiği tersanede daha sonra tasarım mühendisi olur. Baş ressamdan endaze çizmeyi öğrenen Gönülcan, inşa ile de ilgilenir. Yıllar geçip emeklilik vakti geldiğinde edindiği deneyimlerin boşa gitmesini istemez, oğlu da cesaret verince kolları sıvayıp bir tekne yapmaya karar verir.
Babayiğit bir tekne
Yiğit Gönülcan, teknenin endazesini kendisi çizer ancak projenin ortaya çıkması biraz zaman alır. Önce deplasman fazla çıkar. Gönülcan formunu yumuşatır, bu sefer de deplasman az çıkar. Üçüncü denemede istediğini elde edince Babayiğit kağıt üzerinde ortaya çıkar.
İmalat Foça’da bir ahırda başlar. Önce kalıp yapılır. Ardından iki kabuk dökülür, biri Yiğit Bey için, diğeri ise satılmak üzere... İmalatın Gönülcan’ın evinin bahçesinde yapılması kararı üzerine özel bir dingil ile tekne ters çevrilip taşınır. “2001’de tekne yapımını araştırmaya başladığımda Türkiye’de bu büyüklükte yelkenli üretimi yoktu. O zamanlar deck salon da bu kadar moda değildi. Kaptan olan oğlum cesaret verdi, bir tane yapalım, isteyen olursa ikinci kabuğumuzu üretir, satarız diye düşündük. Marangoz ve polyesterci bulduk. Birinci kabuğun imalatına
başladık. Güvertenin de kalıbını yaptık. Komşuma da aynısından bir kalıp döktük ama o daha fazla bu işle ilgilenmek istemedi” diye anlatıyor Yiğit Gönülcan bu süreci ve sonrasını; “Kalıp üzerine çalıştık. İmalatta dört kat bordada, sekiz kat su kesiminin altındaki kısımda Metyx firmasının 940 gram/metrekare kalite evsaflı dört eksenli multiaksial örgü elyafını kullandım. Bu da bana toplamda %34 civarında çekme mukavemet artışı sağladı. İmalat kalitesi birinci sınıf dünya standartlarındadır. Özellikle elyaf konusunda maddi ve manevi desteğini esirgemeyen Metyx firması sahibi Erol Bey’e teşekkürlerimi arz ederim.
Kabuk bittikten sonra zımparaladık. Epoksi macun yaptık, akrilik boyayla boyadık. Aynı işlemi güverte içine de uyguladım.”
Gönülcan sözlerine, bordayı yaklaşık 15 santimetre yüksek tuttuğunu, karinayla salonun döşemesi arasında 70 santimetre mesafe bıraktığını ekliyor. Bu boşluğa aküleri, boiler’ı, tankları yerleştiren amatör denizci, ayrıca her kamaraya elbise dolabı, yatak altlarına da bir büyük valiz alacak depolama alanları yapar.
Üç kamaralı Babayiğit’te salondaki koltuk açıldığında çift kişilik bir yatağa dönüşebiliyor. Biri manuel, biri elektrikli tuvalete sahip iki banyosu var. 600 litre temiz, 200 litre pis su, 200 litre ise gri su kapasitesi olan tekne, Mavi Kart düzenlemesine göre tuvalet, lavabo, duş ve mutfak suları farklı tanklarda toplanacak şekilde üretilmiş.
Gönülcan, tüm ekipmanı en kalitelilerinden seçtiğini söylüyor.
Fuarlarda gezdiği teknelerin birçoğunda bu masif ve el işçiliğinin olmadığını belirtiyor: “Tikler 12 milim. Güvertenin tamamı tik kaplı, kapılar, kapaklar masif. Heçler Vetus marka, kromlar 316. Perdeler istenirse aşağıda istenirse yukarıda toplanıyor. Antilop deri döşemeler, 3 milim sünger ve astar yapıştırılarak yapıldı. Otomatik sintine pompaları (beş adet), 190 litre iki mazot tankı, 90 metre zincir, 1500 watt ırgat, 150 watt üç tane güneş paneli, invertör, 150 amper üç tane Varta AGM akü, ırgat ve start için 135 amper bir akü var. 59 ekran TV, anten, Fusion marka müzik sistemi... Özetle malzemeden hiç kaçmadım.”
Ne umduk ne bulduk
Gönülcan, neden kendi teknesini yapmaya karar verdiğini şu sözlerle açıklıyor: “Hazır tekne almayı düşündüğümde bir sene araştırdım ama piyasadaki fiyatlar çok yüksek geldi. Foça’da iki daire satıp emekli ikramiyemi de katarak bunu yapabildim. İstediğim boyda bir tekneyi (o zaman benzer tekneler 200.000-240.000 euro idi) bu fiyata alamazdım. Arkasından başka tekneler de yaparız diye düşünerek bu işe girdim. Ancak bu teknemi iki senede rahatlıkla bitirmek üzere planlamıştım. İmalat devam ederken veteriner ilaçları üzerine bir aile şirketi kurduk. Maddi birikimi şirkete aktarınca tekne imalatına uzun süre ara vermek mecburiyetinde kaldım. O yüzden imalat işinden vazgeçtim, isteyen olursa elimdeki ikinci kabuğu satacağım, teknik hizmet de verebilirim.”
Sonucun beklediğinden daha iyi olduğunu söyleyen denizci şöyle devam ediyor: “Baş-kıç trimini tutturamayacağım diye korkuyordum. Denenmemiş tekne sıkıntı olabilirdi ama sonuç umduğumdan daha iyi oldu.
80 beygir makina var içinde. 1400 devirde 6 mil, 1550 devirde 7,2 mil, tam yolda da 8,5 mil gördüm. Ağır olduğu için yelken performansı emsallerinden düşük kalıyor.
Üç defa Midilli’ye gittim, arkadaşlarımla Sakız, Karaburun, Yeni Foça yakın çevrede dolaştık. Sonunda kendi teknemi kendim yapmanın bana verdiği haz, 10 senenin yorgunluğunu unutturdu. Babayiğit’i denize indirip marşa bastığımdaki mutluluğu unutamıyorum. Bir buçuk sene önce denize indirdiğimden beri zamanımın çoğunu teknemde geçiriyorum. Bence denizde ve büyüklüğü ne olursa olsun bir yelkenli tekneyle Foça’da yaşamak bir ayrıcalık olsa gerek. Benimle bu mutluluğumu paylaştığınız için sizlere de teşekkür ederim.”
Babayiğit’in teknik özellikleri Tam boy: 13 metre En: 4,20 metre Ağırlık: 15,5 ton Motor: 80 beygir
İkinci kabuk için iletişime geçmek isteyenler Yiğit Gönülcan’a 0532 482 84 96 numaralı telefondan ulaşabilir.