Teknik kurul
Yelken tekniklerinden meteorolojiye, denizciyi ilgilendiren her türlü sorunun yanıtı burada. Kafanıza takılanları okuyucu@navigamagazin.com adresine yollayın, uzmanlarımız yanıtlasın.
Sert rüzgârda furling cenovayı küçültmek yelken için bir risk taşır mı? Tam sarma açılma yerinden sert pırpırlamada veya tramolada sökülebilir mi? Furling cenova küçültülmesinde alınması gereken önlemler ne olabilir? Ömer Niğdeli
Kaan İş cevaplıyor: Sarma sistemleri yelkenlerin donatılması ve basılması gibi zaman kayıplarını ortadan kaldırıp kolayca yelken seyrine başlamayı sağlamasının yanında seyir sonunda da yelkenlerin indirilip toplanması, katlanıp kaldırılması gibi zaman kayıplarını ortadan kaldırarak birçok tekne sahibi için hayatı kolaylaştırır. Bunun yanında özellikle sert hava seyirlerinde yelken alanlarının kolayca ufaltılıp daha güvenli ve konforlu seyir yapmamıza olanak sağlar. Ancak tüm bu kolaylıkları sağlayabilmesi için hem donanımın hem de yelkenlerin özelliklerinin uygun olması şarttır. Pekiyi nedir bu özellikler? Öncelikle yelkenlerimizi sarmamıza yarayan sistemlerin kontrol halatları sisteme uygun kalınlıkta ve sarılıyken kilitlendiğinde, kilidimizin kaçırmayacağı kalınlıkta olması gerekir. Yelkenlerimizde ise birkaç ufak dokunuş, onların ömürlerini uzatmaya yeter. Cenova yelkenleri sert havada iki farklı sebeple sarmak isteriz. Birincisi yelken alanını ufaltarak daha güvenli seyir şansı yakalarız. Diğeri ise yelken ufalınca tramola kabiliyetimiz artar. Bu sebeple hava sertlediğinde ya da dalgada kontrol zorlaştığında elimizdeki ilk koz cenovayı sarmaktır. O zaman yelkenimiz hangi özelliklere sahip olmalı? Öncelikle tepe ve altabaşo takviye formları yelken sarıldığında bu bölgelere binecek yükleri taşıyabilecek büyüklükte ve kalınlıkta olmalıdır. Yani tepe takviyesi güngörmez boyunca uzun tutulmalı ve altabaşo takviyesi de ıskota köşesine doğru uzanarak tepedeki takviyeyi karşılamalı ki yelkeni sardığımızda tek kat kumaş yerine takviyeli yerlerde sarılı kalarak deforme olmasını önleyebilelim. Buna ilave olarak yelken sarılı kullanılırken tepe ve altabaşo köşelerindeki takviyelerin kalınlığı yelkenin orsa yakasında potlara sebep olur. Çünkü köşelerdeki yedi-sekiz kat kumaşın sarılması ile tek kat kumaşın sarılımı aynı kalınlıkta olmaz ve bu potlar doğal olarak kumaşın kırışmasına ve bu bölgelerin zamanla zarar görmesine ya da yelkenin diğer bölgelerine göre daha kolay eskimesine yol açar. Bunun önüne geçmek için orsa yakası boyunca dikilen özel formlu köpük ya da yelkenin formuna göre belirlenmiş halatlar yelkenin her yerinin eşit olmasa da yakın sarılmasına yardımcı olur. Bu aynı zamanda yelkenin ömrünü uzatacağı gibi formunu korumasını da sağlar.
Son yıllarda sürekli duyduğumuz foil teknolojisi yarış teknelerine nasıl bir avantaj sağlıyor? Bu teknoloji sadece yarış teknelerinde mi uygulanıyor? Ufuk Karaca
Bilge Kerem Özkan cevaplıyor: Son yıllarda sürekli duyduğumuz foil teknolojisi ile başta America’s Cup ve yine yüksek performanslı katamaran ve trimaran tekneler aklımıza geliyor. Foil’ler yüksek performanslı teknelerde karşımıza hydrofoil (su kanatçığı) ya da aerofoil (uçak kanadı) olarak çıkıyor. Su kanatçıkları uçak kanadıyla tamamen aynı bilimsel ilkeleri kullanıyor. Tıpkı bir uçak kanadı nasıl bir uçağı yukarı kaldırıyorsa, sualtında kullanılan hydrofoil de tekneleri suda yukarı doğru kaldırıyor ve gövdeyi sudan kesiyor. Ayrıca yine yüksek performanslı teknelerde, (Örnek: Son üç America’s Cup) daha fazla bir çekme kuvveti yaratmak amacıyla bildiğimiz konvansiyonel yelkenler haricinde kanat yelken adı verilen kanatlar kullanılıyor. Kanat yelken de uçak kanadı ile aynı prensipte çalışıyor. Ama uçaktaki gibi yatay değil, dikey olarak konumlandırılıyor. Her iki foil’deki sır ise foil’in şeklinde. Hem hydrofoil hem de aerofoil suyun ve rüzgârın etrafından dolaşması için uçak kanadı dediğimiz özel şekil sayesinde kaldırma kuvvetini oluşturuyor. Bu foil’ler etrafından geçen su ya da hava ne kadar hızlı olursa o kadar çok kaldırma/ çekme kuvveti oluşuyor. Uçaklar kanatları etrafından geçen havayı hızlandırmak için motorlarını kullanırken, teknelerdeki yelken kanat çekme kuvvetini üzerinden geçen rüzgâr ile sağlar. Kanat yelken üzerinden rüzgâr ne kadar hızlı geçerse, tekneyi ileri götüren çekme kuvveti o kadar artar. Tekne yeterince hızlı ilerlediğinde, hidrofoil’ler tekneyi suyun dışına çıkarmak için yeterli güç oluşturabilir. Bu, ileri harekete karşı direnci azaltır ve tekne daha da hızlı gider. Kanat yelkenli bir tekneyi kullanmak ve ayrıca barındırmak için deneyimli ve büyük bir ekibe ihtiyaç var. Bu sebeple bunları sadece üst seviye yarışlarda görebiliyoruz. Kanat yelken bildiğimiz yelkenlere göre çok daha fazla bir kuvvet oluşturduğundan yüksek teknoloji yardımıyla deneyimli ekipler tarafından kullanılabiliyor. Ayrıca seyir sonrası kanat yelken katlanıp torbaya konulamadığından, bir vinç yardımıyla sökülüp muhafaza edilebileceği kapalı bir alana konuluyor. Bu sebeplerde kanat yelkenin şu anki teknoloji ile üst performans yarış takımları haricinde kullanılması pek mümkün değil. Su kanatçığına gelirsek; bunların amacı da tekneyi sudan kesmek ve gövdenin foil üzerinde suya değmeden seyretmesini sağlamak. Bu sayede sürtünmeyi en aza indirip tekne süratini artırmak. Teknenin gövdesini sudan kesmek için kanatlar üzerindeki kaldırma kuvvetini artırmak yani kanat üzerinden geçen suyu hızlandırmak gerek. Bu sürat de ancak yüksek performans yarış tekneleri ile sağlanabiliyor.
Özellikle yelken yarışlarında soğuk cephe (cold front) diye bir terim duyuyorum. Soğuk cephe ne anlama geliyor ve hava durumuna nasıl etki ediyor? Ali Özyazıcı
Gökhan Abur cevaplıyor: Alçak basınç alanında soğuk hava kütlesi sıcak hava kütlesinin yerini alıyorsa bu iki farklı hava kütlesi arasındaki süreksizlik hattına soğuk cephe yüzeyi, bunun yerdeki uzantısına da soğuk cephe adı verilir. Sinoptik haritalarda mavi renkli ve içi dolu üçgenlerle belirtilir. Cephe önünde 100 millik mesafede
kararsız hava koşulları oldukça etkilidir. Cephe önünde sağanak hattı boyunca gelişmiş cumulonembus (cb) bulutları kuvvetli sağanak yağışlar ve rüzgâr sağanaklarını oluşturur. Cephe önünde kuvvetli, yer yer de fırtına boyutlarına çıkan lodos (SW) arkasında ise cephe yüzeyine dik olarak esen ve soğuk havayı önündeki sıcak havaya doğru taşıyan kuvvetli karayel (NW) yönlü rüzgârlar vardır. Cephe gerisinde kuvvetli karayelin oluşturduğu NW yönlü gerçek dalgalarla (Seas) cephe önünde Nw’den SE yayılan ölü dalgalar (swells) görülür. Cephe önündeki kuvvetli rüzgâr ve fırtınanın oluşturduğu gerçek dalgalar (Seas), Sw’den Ne’ye doğru yayılır o
nedenle cephe önünde gerçek ve ölü dalgaların birbirini üzerine çıkması sonucu oluşan karmaşık deniz, denizciler için oldukça tehlikelidir. Soğuk cephe kendisini oluşturan alçak basınç alanı ile birlikte kuzey yarıkürede saatin tersi yönünde kendisinden daha alçak alanlara doğru hareket eder. Açık denizde alçak basınç alanının teknenizin neresinde olabileceğini Fırtınalar Kanunu kullanarak bulabilirsiniz. Batıda görülen gökkuşağı, görüşün netleşmesi, barometre azalırken termometrenin yükselmesi ve seyir bölgenizde Nw’den Se’ye yayılan ölü dalgalar ve gelişen cumulus (cu) bulutları soğuk cephenin etkisine girdiğinizi haber veren olaylardır.