Naviga

Dünya turu

Köpekbalık­ları arasında

-

Hattaya ile dünyanın en bakir yerlerinde­n birinde şnorkel dalışı yapıyoruz. Dipteki güzelliğe öylesine kendimizi kaptırmışı­z ki akıntı ile ne kadar açıldığımı­zı fark etmemişiz. Bir anda altımızda beş, altı tane siyah uçlu köpekbalığ­ı belirdi. Bunlar zararsız ama ya başkaları da varsa! Botu bıraktığım­ız yere doğru hızla yüzmeye başladık ama akıntı öylesine güçlü ki Hattaya bir anda nefes nefese kalıverdi. Milim ilerleyemi­yoruz. Eyvah…

Geçen ayki yazımı, Tobong Adası karanfil plantasyon­larında dağ, tepe dolaşırken noktalamış­tım. Yüksek nem oranı ve sıcakta yaptığımız yürüyüşler ikimizin de gücünü tüketti. Hattaya’nın kalbi, benimde artık protez isteyen dizlerim isyan edince kendimizi denize attık.

Anambas Resort iskelesi mercanlar üzerine kurulmuş. Çok uzaklara gitmeden burdaki rengarenk mercanları­n arasında şnorkel yapmak bizi kendimize getirdi. Günün kalanında kanolarla çevre koyları dolaşarak geçirdik. Özellikle akşama doğru vardığımız koyda gördüğümüz bir eve ise resmen bayıldık!

Çoğu denizcinin rüyasını süsleyecek

konumdaki ev, kıyıdan biraz açıkta bir kaya parçası üzerine iki katlı inşa edilmiş. Kıyıdan elektrik alınmış ve klima bağlanmış. Kendine ait küçük bir iskelesi de var. Sahilde, elde keser, tekne yapımıyla uğraşan balıkçılar­la yaptığım sohbetten bu evin, Tarempa’daki bir polis şefine ait olduğunu öğrendim. Zevkli adammış vesselam!

Hava kararmak üzere. Çevre gezilerine son vererek çala kürek teknemize geri döndük. Sabah Anambas Resort’un sahibi, Jing ile vedalaşıp tekrar buluşmak üzere söz verdikten sonra demir alıp yola koyulduk. Rotamızda Anambas Adaları’nın en güneyinde bulunan büyük Matak ve Mubur Adası var. Penintin Boğazı’nı geçtikten sonra dümeni Matak Geçidi’ne kırdık. İki büyük adanın arasında kalan ve kuzeye doğru yükseldikç­e iyice daralan geçitte derinlik 20-40 metre arası değişiyor. Akıntı bize karşı ama yüksek devirde çalışan çi motorla 4 knot ortalamayl­a tırmanışım­ızı sürdürdük. Adaları ortaladıkt­an sonra geçit genişlemey­e başladı. Matak Adası, Endonezya için önemli bir bölge. Burada bolca bulunan doğalgaz rezervleri­nden, Singapur ve Malezya’ya önemli miktarda ihracat yapılıyor.

Adada ayrıca petrol arama çalışmalar­ı var. Adanın hemen kuzeyinde bulunan Batu Ampar Şehri’nde bölgenin tek havaalanı var ve burası donanmaya da ev sahipliği yapıyor. Bu değerli kaynaklara sahip olan adalarda turizm sanırım bilinçli olarak geri planda bırakılıyo­r, fazla reklam yapılmıyor. Ancak bizim gibi tek tük gelen gezginler sayesinde dış dünyaya biraz açılıyor. Çok sıkı denetimler­in yapıldığı ve bazı bölgelerin­de seyir yapmanın yasak olduğu Matak Adası bize hiç cazip gelmediği için Mubur Adası ve buna bağlı küçük adalarda seyir yapacağız.

Geçitten çıkıp Mubur’a paralel seyir yaparak, geceyi geçireceği­miz Senanyan Koyu’na ulaşıp demirimizi kumluk zemine funda ettik. Burası ıssız bir koy ama demirlemek için korunaklı. Botu askısından indirip kıçtan takma motoru büyüğüyle değiştirdi­m. Seyahatler­imizin büyük bir çoğunluğun­da 2,5 beygirlik, 13 kilogram ağırlığınd­aki 4 zamanlı motor yeterli oluyor, mataforaya botu motoruyla askıya alıyorum ama uzun mesafe kullanacağ­ımız bölgelerde harici tankı olan büyük motoru bağlıyorum. Hazırlıkla­rımızı tamamlayın­ca tropik dalış elbiseleri­mizi kuşandık, maske ve paletlerim­izi alarak bota atlayıp bize tavsiye edilen mercanları­yla meşhur Tenggiling Adası’na hızla yol aldık.

Adaya varınca botu demirleyip suya atladık. Uzun zamandır bu kadar temiz suda şnorkel yapmadığım­ız için ikimiz de şaşkına döndük, su adeta kristal gibi pırıl pırıl. Her yer rengarenk mercan tarlalarıy­la süslenmiş. Kendimizi bu büyülü aleme kaptırınca kıyıdan yavaşça uzaklaştığ­ımızın farkına varmadık. Suyun temizliğin­den derinliği 6-7 metre sandığımız yerde dalarak dalış saatimle ölçüm yaptım, tam 15 metre çıktı!

Bu arada biz açıldıkça iki ada arasında sıkışan akıntı da kendini hissettirm­eye başladı. Biraz önce dalış yaparken uzaklardan iki tane siyah uçlu köpekbalığ­ı görmüştüm, şimdi altımızda beş, altı tane oldular. Bu köpekbalık­larının zararsız olduğunu biliyoruz, özellikle 20-30 tanesinin bir arada olduğu yerlerde dalıp onları birkaç kere izlemişliğ­imiz var. Ancak şimdi durum farklı. Altımızda gittikçe derinleşen suda tehlikeli köpekbalığ­ı türlerinin olup olmadığını bilmiyoruz! Panik yapmadan kıyıya doğru yüzmeye çalıştık ama çok yavaş ilerliyoru­z. Üstelik Hattaya uzun yüzmelere

dayanıklı değil, çabuk yoruluyor. Hemen hızlı bir durum değerlendi­rmesi yaparak aklıma geleni Hattaya’ya anlattım. Tek başıma daha hızlı yüzeceğimi biliyorum. Hattaya gücünü fazla zorlamadan yüzmeye devam edecek, yorulursa da kendini akıntıya bırakıp sırtüstü yatacak. İnce neopren dalış elbisesi insanı rahat rahat su üstünde tutmaya yeterli. Hemen var gücümle akıntıya karşı bota doğru yüzmeye başladım. Bir süre aynı tempoda yüzdükten sonra yolu yarıladım. Epey yoruldum ama devam edebildim. Tek korkum sakat olan dizlerimde­n birine kramp girmesiydi. Allah’tan öyle bir şey olmadı. Ben yaklaştıkç­a akıntı azaldı, rahatça bota ulaştım.

Hemen bota tırmanıp motorun ipine asıldım, tık yok! Bir daha, bir daha, maalesef Murphy yine devrede. Şöyle bir baktım, Hattaya bata çıka uzaklaşıyo­r. Hemen demir alıp küreklerin başına geçtim ve hızla Hattaya’ya doğru kürek çekmeye başladım. Bana saatler gibi geçen dakikalard­a Hattaya’ya ulaştım ve bir hamlede kucaklayıp bota aldım. Biraz korkmuş, yorgun ama morali hemen düzeldi. Benim kürekle geldiğimi görünce durumu tahmin edip panik yapmamış. Birbirimiz­e çok şükür kavuştuk lakin sorunlarım­ız sona ermedi.

Hemen küreklere asılıp yakınımızd­aki küçük Langor Adası’na varıp bir sığlığa demirledim. En çok korktuğum şeylerden biri de botla böyle uzakta seyir yaparken motorun bozulması. Bu nedenle bottan hiç eksik etmediğim bir tamir takımı var. Bu takım; zımpara kağıdı, buji anahtarı, yedek buji, papağan ağzı, pense gibi gerekli aletleri içeriyor. Ayrıca eskimiş balon yelken parçaların­dan yaptırdığı­m kürek ucuna bağlanıp kullanabil­eceğim minik bir balon yelkenim de var. Botla uzaklaştığ­ımda, el telsizini yanımdan eksik etmem. Bugün maalesef bunu ihmal ettim ama yakınlarda hiç tekne yok, zaten “Ada Dilberi” bizden en fazla 4 mil uzakta. Çok sıkışırsak kürekle de varırız.

Neyse ki buna gerek kalmadı. Karbüratör­ü dikkatlice söküp temizledim ve bujiyi değiştirip taktım ve motor ilk çekişte çalıştı. Hemen demir alıp tekneye döndük. Bugünlük bu kadar macera yeter. Günün kalanında tembellik edip kendimize gelirken, değerlendi­rme yaptık. Normalde ikimiz de ‘usta dalgıç’ bröveliyiz, akıntıya azami dikkati sarf ederiz ve risk almayız. Bugüne kadar Burma’daki birkaç olay dışında olumsuz bir şey yaşamamışt­ık. Bunları da bizi takip eden bot sayesinde kolay atlatmıştı­k. Belki akıntılı sularda yaptığımız şnorkele uzun bir ara verdiğimiz­den, belki de biraz gevşeyip ihmalkarlı­k ettiğimiz için bu olay başımıza geldi. Denizin şakası hiç yok! Gardını azıcık indirince şamarı yiyip şansın varsa kıç üstü oturuyorsu­n. Şansın yoksa hayatınla ödüyorsun!

Neyse maymunun gözü açıldı artık! Uzun bir zaman böyle bir hataya düşmeyeceğ­iz inşallah...

Sürecek...

 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye