Merhaba, Marinaların kurulduğu yerler konusunda çevreye zarar verdiği gerekçesiyle tartışmalar yaşanıyor zaman zaman. Bir yere marina kurulabilmesi için o bölgedeki gerekli çevresel koşullar nelerdir? İsteyen istediği yere marina kurabilir mi? Dağhan Göze
Ali Erkan Bezirgan cevaplıyor:
Faaliyetlerinin özelliği gereği kıyıdan başka bir yerde yapılmaları mümkün olmayan marinaların deniz alanları, devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerin kullanma izinleri, usul ve esasları Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Milli Emlak Genel Müdürlüğü’nün takdirindedir. Deniz kıyısında arazisi üzerine tesis yapmak isteyen yatırımcı kişi veya şirketler, marina yatırımına ilişkin hazırlayacağı avan proje ve ön fizibilite raporunu Milli Emlak Genel Müdürlüğü’nün ilgili genel tebliği uyarınca Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, Altyapı Yatırımları Genel Müdürlüğü’ne sunmak ve yatırımı için uygun görüşü almak zorundadır. Yatırımla ilgili olarak Altyapı Yatırımları Genel Müdürlüğü’nden uygun görüş alan yatırımcı, kıyı ve deniz doldurma yoluyla kazanılan araziler üzerinde yapılacak marina yatırımı için hazırlayacağı imar planı teklifi ile birlikte İl Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü’ne başvurur ve İmar Planı çalışmaları başlatılır. Marinalar; çevresel etki değerlendirmesi uygulanacak projeler listesinde yer almaktadır. Bu nedenle Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) sürecinde: Proje alanının ve önerilen proje nedeniyle etkilenmesi muhtemel olan çevrenin; nüfus, fauna, flora, jeolojik ve hidrojeolojik özellikler, doğal afet durumu, toprak, su, hava, atmosferik koşullar, iklimsel faktörler, mülkiyet durumu, kültür varlığı ve SİT özellikleri, peyzaj özellikleri, arazi kullanım durumu, hassasiyet derecesiyle birlikte kıyı ve denizdeki doğal kaynakların insanlık hizmetinde kullanılmasında doğa-insan etkileşimi ile koruma-kullanma dengesi sağlayacak biçimde değerlendirilir. ‘ÇED Olumlu’ kararının verilmesinden sonra yatırımın çağımızın teknolojisi ile çevre korumaya azami dikkat gösteren ve çevre kirliliği açısından da kabul edilebilir standartları sağlayan marina yatırımı yapılması mümkündür. Ülkemizde marina yatırımları devlet ve özel sektör tarafından iki şekilde gerçekleştirilir. Devlet tarafından planlanan marina yatırımları; Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, Hazine ve Maliye Bakanlığı Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, Mahalli İdareler ( belediyeler) tarafından yaptırılan marina yatırımları olarak sıralanabilir. Ülkemizin kıyı bandında bulunan
yerleşim merkezlerindeki belediyeler, hazineden tahsis alarak veya kendilerine ait taşınmazlar üzerinde marina yatırımları planlar veya mevcut balıkçı barınaklarının bir bölümünü marina haline getirmeye çalışırlar. Bu yatırımları kendi imkanları ile uzun süreli kira anlaşmaları veya ortaklıklar kurarak özel sektöre yaptırırlar. Özel sektör tarafından yaptırılan marina yatırımları ise deniz kıyısında arazisi bulunan kişi ya da şirketler aracılığıyla, prosedür esasları doğrultusunda yapılır. Yatırımcıların yürürlükteki tüm ilgili kanunlar çerçevesinde, ilgili bakanlıklardan başlayarak, valilikler, ilgili belediye ile ilgisine göre diğer kamu kuruluşlardan oluşan bir bürokrasi zinciri içerisinde birçok kamu kurumlarından izin ve onay alınması zorunludur. Marinanın bölgesel ekonomi üzerinde etkin bir rolü vardır. Marina yatırımının yer seçiminde mümkün olduğunca yatçılara cazip güzergâhların sağlanacağı konumların seçilmesine gayret edilir. Ancak kıyı alanı, planlanacak marina ile uyumlu olmalı ve doğa bu yatırımın baskısı altında kalmamalıdır. Son yıllarda marinalar tekne park yerleri olmaktan çıkarak, konaklama, spor, alışveriş ve eğlence gibi pek çok ticari faaliyetin de geri planda yer aldığı işletmelere dönüştü. Marinanın kara sahası planlamasında, bu birden fazla ilgi grubunun etkileşimlerinin düşünülmesi, doğru ve yeterli bir alansal planlama yapılması oldukça önemlidir. Bu nedenle, marina tasarımının çok disiplinli bir çalışma ekibi gerektirdiği göz önünde bulundurulmalıdır. Marinanın yer seçimi fiziksel planlama ve belirli mühendislik ölçütlerinin sağlıklı dengelenmesi sonucu oluşur. Firmalar yatırımları yapısal ve ekonomik özellikleri konusunu araştırmadan gerekli önlemleri almadan yapmamalıdır. Bu yatırımları etkileyen ön önemli hususlardan biri de çevre korumaya yönelik kaygılardır. Günümüzde kamuoyunun çevre korumaya karşı duyarlılığının gitgide artması memnun edici. Ancak çağımızın teknolojisi ile çevre korumaya azami dikkat gösteren ve çevre kirliliği açısından kabul edilebilir standartları sağlayan marinaların yapımı mümkün iken, özellikle çevre ve kamuoyunun yanlış bilgilendirilmesi ve aşırı duyarlılık, bu yatırımlara karşı tepkilerin doğmasına da neden oluyor. Zira temiz denize sahip olma ve denizlerini temiz tutma marinaların varlık nedenlerinden biri olup hangi bölge veya konumda olursa olsun denizlerinin kirlenmesini önleyemeyen marinanın geleceğinden bahsetmek mümkün olamamaktadır. Son yıllarda teknelerin atıklarını bağlama yaptıkları marinaların atık alım otomasyon sistemlerine verdiği ve marinaların da bu atıkları bertaraf kuruluşlarına vermek için yoğun çaba gösterdiği gözlemleniyor. İnsanoğlunun doğal bir çevre dışında yaşaması düşünülemez. Çevre insansız yaşar ama insan çevresiz yaşayamaz. İnsanoğlu, biyolojik, fiziksel, zihinsel ve ruhsal olarak içinde yaşadığı çevreden etkilenir. Çevrenin bir hak olmasına ve bizler için bu kadar hayati önem taşımasına rağmen yine bizler tarafından artan bir şekilde kirletilmesi dramatik bir gerçek. Ekolojik dengenin bozulması, çevrenin geri dönülmez şekilde kirletilmesi, önlem ve tedbirler için çok geç kalınması, insanlar için en büyük tehlikelerden birisi. Dolayısıyla insanoğlu ekonomik yatırımlarla çevrenin korunması arasında makul dengeyi kurmak, korumak ve sürdürmek zorundadır. Çevrenin korunması ve çevre kirliliği problemi, kirliliğin kaynağı olan ülke ile sınırlı kalmamakta dünya üzerinde var olan diğer devletleri ve insanları da etkilemekte ve ilgilendirmektedir.