Suyu ortadan kaldıran bilim insanı
Sualtının fotoğraflarda kaybolan renkleri Türk bilim insanı Derya Akkaynak sayesinde ortaya çıkıyor. Çığır açan buluşu Sea-Thru Algoritması ile Blavatnik Genç Bilim İnsanı Ödülü’nü alan Akkaynak şimdi de derin maviyi, deniz canlılarının gözünden görmek iç
Bir bilim insanının başarısını hangi ölçütlerle değerlendirirsiniz? Elbette bitirdiği okullarla, aldığı ödüllerle, buluşlarıyla ya da yayınlarıyla... Pekiyi ya başarının ardındaki adanmışlık? Çalışmalarını halen Florida'daki Harbor Branch Oşinografi Enstitüsü'nde sürdüren Derya Akkaynak kısa süre önce sualtı dünyasında çığır açacak bir buluşa imza attı. Makine Mühendisi ve Oşinograf (okyanus bilimci) Akkaynak bu buluşuyla sualtı fotoğraflarında, suyu ortadan kaldırmayı başardı. Böylece sualtının fotoğraflarda kaybolan eşsiz renklerini ortaya çıkaran Akkaynak, dünyanın en prestijli bilim ödüllerinden ‘Blavatnik
Genç Bilim İnsanı Ödülü'ne layık görüldü. Bir Türk, üstelik kadın bilim insanın böyle bir buluşa imza atması güzel haberlere hasret bizleri öylesine mutlu etti ki sosyal medya mecraları Derya Akkaynak'ın haberleriyle doldu. Çocukluğundan beri denizlerde çalışmak istediğini bilen, bu hedefini eninde sonunda gerçekleştiren Derya Akkaynak, maviliklerle olan ilişkisini “Bütün kararlarıma o yön veriyor” cümlesiyle özetliyor. Çalışma sahası olan denizleri bilimsel bir alandan çok hayatını adadığı bir değer olarak gören Akkaynak, “Bir defa denize aşık olan insanın kendi de değişir, ülkesi de geleceği de” diyor.
Öncesinde uzay mühendisliği geçmişiniz var. Daha sonra oşinografi okudunuz. Uzaydan denizlere geçişiniz nasıl oldu?
Size heyecan vermeyen bir mesleği öğrenmek için hayatınızın en verimli senelerini adamak, maalesef Türkiye'nin bir gerçeği. Ben sonsuz hayal kuran bir çocuk olduğum için hep uzak denizlere gidebileceğim bir iş sahibi olmak istiyordum. Üniversite yaşına geldiğimde deniz biyoloğu olmaya karar verdim. Ama matematik ve fizik alanında çok kuvvetli olduğumu bilen, kendisi de mühendis olan babam “Deniz biyoloğu olursan Türkiye'de sana hak ettiğin değeri verip ihtiyacın olan olanakları sağlayıp insanca geçinebileceğin maaşı ödeyecek hangi kurum var çalışacağın? Sen önce mühendis ol, ondan sonra hâlâ istiyorsan biyoloji okursun” dedi. Haklıydı. Ben de üniversite sınavına bütün mühendislikleri puan sırasına göre yazarak girdim ve altıncı tercihim olan ODTÜ Havacılık ve Uzay Mühendisliği'ni
kazandım.
İşimi hakkıyla yapmaya çalıştığım için de ODTÜ Havacılık ve Uzay Bölümü'nden birincilikle mezun oldum. Ardından dünyanın en iyi üniversitelerinden Massachusetts Institute of Technology'de (MIT) yine havacılık ve uzay mühendisliği alanında yüksek lisans yaptım. Jet motorların termodinamik verimi üzerine çalıştım ama bir türlü havacılığa tutku duyamadım ve para kazanmak için bilişim teknolojisi alanında danışmanlığa başladım. Sonunda bu alanların bana mutluluk getirmediğini, bazı seneler gün doğumundan gün batımına kadar ofiste çalıştığım için mevsim değişimlerini bile kaçırdığımı ve bunun beni ruhsuz bir insan yaptığını fark ettim. Hayatımın her gününe denizi katacak bir iş yapmazsam asla potansiyelime erişemeyeceğimi, Türkiye'nin ve dünyanın en iyi okullarında almış olduğum eğitimin hiçbir işe yaramayacağını anladım. 2008 senesinde okyanus bilimleri ve makine mühendisliğinde doktora yapmak için MIT'ye döndüm ve 10 sene rötarla ama çok değerli teknik tecrübeler edinmiş olarak, hayatımın akışı denize döndü.
Dalışlara da oşinografi eğitiminizle mi başladınız yoksa önceden var mıydı?
Çok daha genç başlamış olmak isterdim ama Türkiye'de dalış sporunun pahalı olması ve diğer sporlardan tehlikeli sanılması sebebiyle ancak 23 yaşında, MIT'ye gittiğimde ilk dalış sertifikamı alabildim, Boston'un buz gibi sularında. Ama çocukluğumun büyük kısmı Urla'da geçtiği için bir sertifika edinmeden önce de zaten denizden çıkmıyordum.
Kısa süre önce büyük bir başarıya imza attınız ve sualtı fotoğrafçılığında devrim yaratan Sea-Thru Yapay Zeka Algoritması’nı buldunuz. Böyle bir projeye girişmenize neden olan fikir neydi?
Sea-Thru Algoritması aslında yapay zeka algoritması değil, yani belli bir veritabanı üzerinden birşeyler öğrenip fotoğraflara oradan ‘öğrendiklerini' uygulamıyor. Tamamen fizik kurallarına bağlı çalışan bir ‘bilgisayarla görme' algoritması. Ama çok iyi çalıştığı için ‘bunda mutlaka yapay zeka vardır' diye düşünülüyor. Bu algoritma,
Hayfa Üniversitesi'nde Dr. Tali Treibitz hocamın yönettiği Sualtı Görüntüleme Laboratuvarı'nda (Marine Imaging
Lab.) 3,5 senelik teknik ve pratik çalışmalarım sonucunda ortaya çıktı. Bu projeye girişmemin sebebi, sualtı fotoğraflarındaki kaybolan renklerin geri getirilmesi probleminin, dijital kameraların ve fotoğraf makineleri için sualtı kılıflarının hayatımıza girdiği 1990'lardan beri çözülememiş olmasıydı. Yapay zeka uygulamaları ile havada çektiğimiz fotoğraflarla ne kadar yol aldığımızı düşünürseniz (mesela
insan yüzlerini, nesneleri otomatik tanıyan uygulamalar), sualtı bilim dünyası bu konuda çok gerideydi. Ben de bu 30-35 yıldır çözülememiş probleme el atmak istedim.
Sea-Thru Algoritması’ndan bahseder misiniz? Sualtı dünyasına ne gibi yenilikler getirecek?
Sualtını çalışan bilim insanları için bu algoritma çok şey getirecek. Tutarlı olarak suyu fotoğraflardan çıkarabileceğimiz için, birdenbire sualtı fotoğraflarına türlü yapay zeka algoritması uygulayabileceğiz. Böylece bilim insanları topladıkları verileri daha çabuk, elle değil de otomatik olarak analiz edebilecek, denizlerimiz hakkında daha çabuk bilgi sahibi olabileceğiz ve nihayet bir gün, sömürmek, tüketmek, kirletmek yerine anlayıp sevip koruyabileceğiz.
Bu algoritma sadece bilimsel amaçlı mı kullanılacak yoksa eğlence amaçlı dalışlarda da kullanmak mümkün olabilecek mi?
Önce hedefimiz bilimsel olarak kullanılması ve sualtı bilimlerinde daha hızlı yol almamız. Ama bu algoritmayı ticari olarak bir ürün haline getirip pek çok alanda kullanılmasını hedefliyoruz. Patentin sahibi Hayfa Üniversitesi ve üniversiteye bağlı Carmel ve Sea Erra şirketleri olduğu için ticarileştirme kısmı ile onlar ilgileniyor.
Günlük hayatımıza ne zaman girecek?
Akademik kullanıcılar için birkaç ay, diğer kullanıcılar için bir sene içinde hazır olacağını umuyorum.
Buluşunuzla Blavatnik Genç Bilim İnsanı Ödülü’ne de layık görüldünüz? Bu ödül kimlere veriliyor?
Blavatnik Genç Bilim İnsanı Ödülleri hem profesör seviyesinde hem de doktora sonrası araştırmacı (postdoc) seviyesinde veriliyor. Kimya, biyoloji ve fizik ve mühendislik olmak üzere üç alanda dağıtılıyor. Ben doktora sonrası çalışma yapanlar grubunda, fizik ve mühendislik alanındaki 2019 senesindeki iki finalistten biriyim.
Bu ödüle layık görülen ilk Türk bilim kadını oldunuz? Aldığınızda neler hissettiniz?
Blavatnik ödülünü alan ilk Türk bilim kadını olmak, bana yakıştırılan bir unvan. Bunu merak edip detaylı incelediğimde daha önce Dilek Çolak isimli hocamızın da bu ödülü aldığını gördüm. İlk olmak, olmamak bir yana New York Bilim Akademisi tarafından verilen bu çok prestijli ödülü almak bir bilim insanı olarak bana hem kendi geleceğim için hem de okyanuslarımızın geleceği için umut verdi.
Divers4Oceonograpy isimli bir projeniz var. Sanırım bundan sosyal sorumluluk projesi diye de bahsedebiliriz. Bu projeyle ne amaçladınız? Aldığınız geri dönüşlerden bahseder misiniz?
Divers4oceans projesinin amacı dalgıçların bileklerine taktıkları dalış bilgisayarlarının kaydettiği su sıcaklık değerini (ve dalış mevkii, derinlik, günü, tarihi gibi bilgileri) bir veritabanında toplayıp, bu verileri bilim insanlarının kullanmasını sağlamak. Çünkü bilim insanlarının dünyanın her yerine gidip sıcaklıkları ölçecek enstrüman takması mümkün değil. Uydudan da ancak deniz yüzeyinin en tepesindeki sıcaklıkları ölçebiliyoruz, o da genellikle normalden sıcak oluyor ve bize ihtiyacımız olan gerçek bilgileri vermiyor. Bir hesaba göre dünyada 10 milyona yakın dalgıç var. Eğer biz bu dalgıçlardan, zaten bilgisayarlarının ölçtüğü ve sonra dalış defterlerine işledikleri bu bilgileri alabilirsek altın kıymetinde bir veritabanı oluşturmuş olacağız. Gidemediğimiz yerlerdeki ısınmayı, anormal durumları ölçebileceğiz.
Dalgıçlardan gelen verilerin kolay yüklenebileceği bir internet sitesinin ve arkasındaki veritabanının tasarımı için hâlâ bir sponsora ihtiyacım var. Sizler arayıcılığıyla duyurmuş olayım. Yardımcı olabilecekler divers4oceanography.gmail. com adresinden bana ulaşabilirler.
Geçmişimizde denizcilikle sıkı bağlarımız olmasına ve denizlerle çevrili olmamıza rağmen oşinografi
maalesef Türkiye’de pek yaygın bir bilim dalı değil. Bu dalda profesyonel olmak isteyenlere ne gibi tavsiyeleriniz olur?
Türkiye'de denizlerimizden güç ve ilham almak yerine onları sorumsuzca tüketmeyi seçiyoruz. Bunu yapmamızın sebebi de gençlerimize, çocuklarımıza deniz, denizcilik, deniz ekosistemleri ve benzeri konularda hiçbir temel eğitim vermememiz. Çok basit bir örnek vermek istiyorum. Televizyon ve gazetelerde: “Kahraman balıkçı 100 kiloluk canavar köpekbalığını avladı!” başlığıyla köpekbalığını sanki Türkiye denizlerine ait olmayan bir istilacı gibi, balıkçıyı da zafer kazanmış gladyatör gibi gösteren haberler yapılıyor. Oysa ki tek bir köpekbalığının avlanması, öldürülmesi bile balıkçılar için utanılacak, üzülecek bir durum olmalı. Köpekbalıkları Ege, Akdeniz, Marmara ve Karadeniz'de doğal olarak var olan ve olması gereken canlılar. Ayrıca onların varlığı, sağlığı ve üreyebiliyor olmaları denizlerin
(ve tuttuğumuz ekonomik değeri olan balıkların) geleceğinin garantisi. Bu kadar basit bir biyolojik olgudan bihaber yetişmiş muhabirler, okuduğu yanlış ve utanç verici haberden hiç rahatsız olmayan yöneticiler varken, vatandaşımız ne yapsın?
Dolayısıyla oşinografi alanında profesyonel olmak isteyenler, Türkiye'de çalışacaklarsa Türkiye'nin bu gerçeğini, bir bilim insanı olarak söyleyecekleri sözlerin ciddiye alınmayacağını (örnek Kanal İstanbul projesi) bilerek bu yola çıksınlar. Bu kültürü değiştirmek mümkün ama daha çok uzun zaman sürecek. Bu yönde atacağımız en önemli adımlardan biri de Türkiye'nin tüm bölgelerinden, özellikle de iç bölgelerinden gençlerimizin denizle bağlarının kurulmasına aracı olmak. Benim ekonomik olanağım olsa, bilim kadını değil iş kadını olsam Türkiye'nin dört bir yanından her sene onlarca öğrencinin yüzme, yelken, sörf, tüplü dalış, serbest dalış gibi kurslara gitmesini finanse ederim, kurs boyunca tüm masraflarını öderim. Bir defa denize aşık olan insanın kendi de değişir, ülkesi de geleceği de.
Deniz, çalışma alanınız dışında hayatınızda ne kadar yer tutuyor? Dalış dışında başka dallarla da ilgileniyor musunuz?
Deniz benim bütün kararlarıma yön veriyor. Mesela şu an ABD'nin Florida Eyaleti'nde çalışıyorum. İş yerimin olduğu şehre yakın, konforlu, hesaplı bir dairede oturabilecekken 60 kilometre uzakta ufak bir ev kiraladım. Çünkü Atlantik Okyanusu'nun kumsalında oturabilmek için o kadar uzağa gitmem gerekti ki bütçem yetsin. Dalış dışında çocukluğumda öğrendiğim rüzgâr sörfü yapıyorum. Alaçatı kadar olmasa da Urla'da yaşadığım Çeşmealtı Köyü'nde sene boyunca uygun rüzgâr olması, sörf sporunu orada çok popüler yaptı, hatta köyümüzden olimpiyatlara katılmış bir milli sörfçümüz de çıktı, sevgili Dilara Uralp.
Aldığınız ödül motivasyonunuzu katbekat artırmış olmalı. Bundan sonraki hedefleriniz nedir?
Şu an hayvanlar, sualtındaki dünyayı nasıl görüyorlar, onu anlamaya çalışıyorum. Mesela, bizim gözümüzde kamufle olmuş bir ahtapot, onu yemek isteyen müren balığına da kamufle olmuş görünüyor mu?
İleride Türkiye denizleriyle ilgili bir çalışma yapmayı düşünüyor musunuz?
Elbette. Henüz doktora sonrası çalışmalarımı yeni bitirdim, akademik kariyerimin başındayım. Laboratuvarımı açıp çalışmalarımı yoluna koyduktan sonra Türkiye'de bir merkez açmayı ve senenin en az yarısını Türkiye'de geçirmeyi hedefliyorum (hayal kuran bir insanım demiştim). Ama Türkiye'nin gerçeklerinden uzaklaşmış değilim. Türkiye'deki bürokrasi, politikanın akademi üzerindeki kontrolü ve akademisyenlerin -Avrupa standartlarına göre- çok düşük olan maaşları beni elbette korkutuyor. 16 yıl önce babamın bana verdiği öğütteki gibi eğer siz bilim kurumlarınızın temelini sağlam atmazsanız, araştırmacılara belli standartlar ve kaliteli bir hayat sağlamaya çabalamazsanız, onlardan dünya çapında işler yapmalarını veya o işleri yapmak için Türkiye'de kalmalarını bekleyemezsiniz.
www.deryaakkaynak.com