Far Cry Primal
Far Cry her oyununda bizi farklı mekanlarla tanıştırıyor. Bu seferki daha da heyecanlı milattan önce 10.000 yılına gidiyoruz, yani şuan ki zamandan 12.016 yıl önce. Ubisoft’un bizi tarihin ilk çağlarına götürdüğü Far Cry Primal’ı duyurduğu günden beri müthiş heyecanlıyız. Mamut peşinde bir hayatı ve vahşi yaşamı nasıl kurgulayacaklarını inanın çok merak ediyorduk. Merakımızın karşılığını da fazlasıyla aldık
Hikaye
Daha önce tanıtım videolarında da gördüğümüz gibi oyun bir av sırasında başlıyor. Kabilemizdeki elemanlarla birlikte mamut avladığımız sırada, bir kaplan bize saldırıyor ve çevremizdekileri yerle yeksan ediyor. Gruptan hayatta kalan sadece biz varız. Dalso isimli diğer karakter ise son nefesini vermek üzere ama bize çok önemli bir bilgi vermeden ölmüyor: Orosa git. Hikaye ise Tensay isimli karakterin Oros’a nasıl geldiğini ve Wenja kabilesini nasıl bulduğunu anlatmasıyla başlıyor. Yaşananlardan sonra kendine bir ok yapan Takkar, etrafta avlandığı sırada bir iz buluyor ve onu takip ettiği sırada bir kaplan mağarasına ulaşıyor. Mağarada Sayla isimli bir başka karakter daha var; ama o bizi en başta tanımıyor. Bir süre sonra Takkar’ın da Wenja’dan olduğunu anlayan Sayla, bize önemli bilgiler veriyor ve Oros topraklarını tarih ediyor.
Amaç Ve Zaman
Oyun temel olarak Oros vadisinde geçiyor. Oyunun mekanların da gerçekten gizli ama büyük bir emek yatıyor gerçek arkeologlarla hazırlanmış bu mekanlarda oyunun tadına varıyorsunuz. Ama önce zamanı tam netleştirelim Dünya buzul çağından yeni çıkmış buzlar neredeyse hepsi erimiş ovalar düzlükler açılmış, yeryüzünde değişik şekiller oluşmuş. İnsanlar tarım hayatına geçmemiş hala avcılık ve toplayıcılıkla geçiniliyor. Kısaca Taş Devrindeyiz ve Takkar adlı bir kardeşimizi kontrol ediyoruz. Amacımız ise Wenja kabilesinin kayıp üyelerini bulup kurtararak kabilemizi yeniden Oros vadisinde kurarak güçlendireceğiz. İlgi çekici bir durumda oyuncunun hayvanlara yemek vererek yakınlık kurabiliyor olması. Bu sayede farklı üstünlükleri olan hayvan dostlar, saldırılar sırasında yardımcı olarak devreye sokulabiliyor. Örneğin Takkar’ın yanındaki baykuş, gece görüşü üstünlüğüyle fayda sağlıyor. Oyun içinde ilerledikçe hayvanlar üzerindeki kontrolünüz artıyor, beraberinde işinizi daha kolaylaştırır hale geliyorlar. Oyun genelinde takip edilen hikaye boyunca düşman kabilelerin liderlerini devre dışı bırakmanız da gerekecek. Elbette zamanın şartlarına uygun hayali bir dil kullanılıyor ama altyazılar bulunmakta. Her ne kadar toplam 17 ayrı dilde arabirim ve altyazı desteği olsa da Türkçe dahil edilmemiş.
Grafik ve Tasarım
Gelelim can alıcı noktaya Grafik ve Tasarım oyunun atmosferi gerçekten çok iç açıcı çevre tasarımları muhteşem. Ve kaplamalar üzerinde de baya çalışılmış, ayrıca karakter tasarımları da bir ayrı güzel. Anlaşılan Ubisoft bu sene oyunculardan küfür yemek istemiyor, dersine iyi çalışmış konseptlere uygun tasarımlar yapmış emin olun o dönemde bunlardan fazlasını bulamazsınız. Ayrıca oyun içerisinde yer alan hayvan animasyonları ayrı güzel. Çeşitli durumlara göre yaptıkları hareketler de değişiyor. Yani karakteriniz tehlike altındaysa ona göre tepkiler vermeye başlıyorlar.