Uzay Yarışı 2.0 ve Kızıl Gezegen
Dünya ve Uydumuz olan Ay’dan sonra bizim için çok özel bir yere sahip olan Mars gezegeni kırmızı gezegen olarak bilinir. Mars yüzeyinin detaylarının Dünya’dan görülmesi zor olmasına rağmen, teleskop gözlemleri mevsimsel olarak değişen özellikleri ve kutuplardaki beyaz lekeleri göstermektedir. On yıllardır insanlar Mars üzerindeki aydınlık ve karanlık alanların bitki örtüsüne sahip olduğunu iddia ettiler.
Uzay Görevleri
1957’de uzaya yollanan ilk uydu; Sputnik Dünya yörüngesinin Uzay araçları için güvenli olduğunu gösterdi. Gezegenimizin dışına atılan bu ilk adım Soğuk Savaş’ın en önemli güç gösterisine dönüşüp uzun yıllar sürecek olan Uzay yarışını başlatmış oldu. Yetmişli yıllarda yürütülen Apollo görevleri sırasında Mars’ın bir sonraki adım olacağından hiç şüphe duyulmuyordu. Ancak NASA’daki bütçe kesintileri, insanları marsa taşıyabilecek Satürn V adlı roketin geliştirilmiş olmasına rağmen görevin rafa kaldırılmasıyla sonuçlandı. NASA, Mars hedefini 2030’lu yıllarda gerçekleştirmek üzere tekrar gündeme aldığını açıkladığında herkesin içinde müthiş bir heyecan uyandı. Bu amaç için geliştirilen Orion Uzay aracı ve Uzay Fırlatma Sistemi (SLS:Space Launch System)adlı roket 2018 yılında kullanılmaya başlanacak. Mars ileri yaşam formları için olası bir ev sahipliği yapacak yer gibi görünüyordu ve su kutup bölgelerinde olabilirdi. Dünya gibi Mars da dönme ekseninin eğiminden dolayı farklı mevsimler üzerinde gerçekleşebilir. Mars’ın yörüngesi Dünya’nın güneşe olan yörüngesinden 1,5 kez daha fazladır ve hafif eliptiktir. Mars üzerindeki kutup buzulları mevsimlere göre büyür ve geri çekilir. Uydulardan sonra insanlı uçuş denemelerine geçildi ve herkesin gözünü korkutan Uzay yürüyüşü hedefi başarılınca Ay’a ayak basma, hatta insansız Uzay araçlarıyla Venüs ve Mars’a ulaşma hedefleri konuldu. Bu esnada roket sistemleri teknolojisi de gelişti. Yıllar sonra Neil Armstrong Ay’a insanoğlunu ilk adımını attığında aslında tüm zamanların en uzun süren maratonunu kazanmıştı.
Bilimkurgunun Gerçekleşmesi
Ünlü bilimkurgu yazarı Arthur C. Clarke 1951’de Mars’ın Kumları romanını yazdığında, insanların kızıl gezegende gerçekleştirebileceği klonileşme macerasına ışık tutup gelecekte bilimle ilgilenecek birçok insana üzerinde düşünecekleri yeni hayaller sunmuştu. Bilim insanları bir keşifte bulundu. Bu, bilim kurgu yazarlarına ilham verdi ve bir grup genç insan bilimkurgu kitaplarını okuduğunda heyecan duydular. Mars hakkında daha çok bilgi edinmek için bilim insanı olmaya adandılar. İnsanoğlunun içinde beslediği merak duygusu ruh, 20.yüzyılda bize kendini Uzay yarışları olarak gösteriyor. Uzay yarışları bu tarihlerde boy göstermeye başlamıştı. Amerika Birleşik Devletleri( ABD) ve Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) arasında başlayan soğuk savaşın bir parçası olarak gelişmiştir. Her savaş gibi bunun da kesin bir kazananı yoktur; ancak insan ırkı için çok önemli gelişmeler elde edilmesini sağlamıştır.
Marsa Yerleşmek
Mars yerleşkesinin ilk adımında, gezegene varan araştırma ekibinin öncelikli görevleri tarım deneyleri ve yakıt üretimi yapmak olacak. Yakın bir zamanda Uzay tarımı gerçekleşebilir. Ancak bunu yaparken Mars toprağını kullanıp, bir de tabii oradaki iklime uygun bir planlama yapacaklar. Orada bir şey yetiştirmenin mümkün olup olmadığını henüz bilmiyoruz. Örneğin morötesi radyasyona ve düşük sıcaklıklara dayanabilen genetiği değiştirilmiş organizmalarla başlanabilir. Yani genetiği değiştirilmiş organizmaların kullanılması, tarım ürünlerinin ihtiyaç duyacağı su oranını azaltmak için de iyi bir çözüm. Mars filminde izlediğimiz sera, geride kalan araştırmacının son bir umutla ve büyük çabalar harcayarak gerçekleştirdiği bir deneydi. Gerçek Mars görevi, bu tür bir deneyi en başından, her aşamasıyla planlanmış olarak geçiyor. Mars