RETRO MUZIK
Müzikte Retro: Plaklara geri dönüş
Taşınabilir müzik çalarlar, CD’ler ve kasetlerin dünyasından önce plaklar vardı. Ancak, dijital sesin süren dalgasına rağmen, bu eski format ölmek yerine güçlü bir şekilde geri geliyor. Hem analog hem de dijital seste kayıt işlemleri, hava basıncı farklarını (ses) daha sonra kaydedilen elektriksel bir analog sinyaline çeviren mikrofonu da kapsar. Hayati fark, sesin ortamda temsil edilmesindedir. Plak ile ses, plak dönerken kanallara yiv açılmasıyla kaydedilir, yapılan her kayıt kopyasında bu analog işlem tekrarlanır. Bu, iyi bir plak kaydından gelen sinyalin, teorik olarak, kaydedilen kaynak dalgasıyla mükemmel şekilde eşleşebileceği anlamına gelir. Dijitalde aynı ses, bir dizi bir ve sıfıra dönüştürülüyor ve kademeli bir gösterim elde ediliyor. Açıkçası, bu, kaynak dalgadan gelen bazı bilgilerin kaybolduğu anlamına gelir, ancak günümüzün yüksek çözünürlüklü ses formatları, son derece yüksek bit oranları (en azından 24bit/96kHz) kullanarak bunu en aza indirgemekte ve adımlar arasındaki boşluğu ayırt edilemeyecek kadar küçük hale getirmektedir. Teknik ayrıntılar bir yana bırakıldığında, temsil yöntemlerindeki bu farklılık, plak taraftarlarının plakların daha sıcak bir ses verdiklerini iddia etmelerinin nedenidir. Bunun kanıtı da sayılardadır. Açıklanan rakamlara göre plak satışları 2016’da İngiltere’de 25 yılın en yüksek seviyesine çıktı ve 3.2 milyondan fazla uzun çalar satıldı. Bu rakama ikinci el plak satışları dahil değildir. Plak dinlemek, işitsel olduğu kadar fiziksel bir süreçtir de. Önce plağı kılıfından çıkarmalı, sonra pikaba yerleştirmeli ve çalması için iğneyi doğru yere yerleştirmeliyiz. Burada dinlenen parçayı değiştirmek, bir düğmeye basmak kadar basit değil; bu nedenle, tüm albümü sanatçının sana göre düzenlediği şekilde dinleme ihtimali yüksektir. Bir plak dinlerken etrafta dikkatinizi dağılmış bir şekilde dolaşamazsınız. Dolayısıyla bir albümü dinlemek gerçekten de sizi içine çeken bir dinleme seansıdır.