Google’ın Huawei Stratejisinin Arka Planındaki Gerçekler
ABD-Çin ekonomi savaşlarının teknoloji dünyasını ilgilendiren en çarpıcı sonucunu, tüm detayları ile mercek altına aldık.
Çin, küresel ölçekte birçok alanda ekonomik büyüme içerisinde olan, her açıdan etkisi yüksek bir ülke. Hindistan’la birlikte dünyanın en kalabalık nüfusa sahip iki ülkesinden biri. Ekonomik boyutu, özellikle ihracat tarafında kayda değer. Ülke teknoloji de dahil farklı segmentlerde devasa bir girişimcilik ekosistemine sahip olduğu gibi köklü şirketlerinin kaydettiği ilerlemeyle de öne çıkıyor. Bu şirketlerden biri Huawei…
Bilgi ve iletişim teknolojileri sağlayan bağımsız bir şirket olan Huawei, global olarak 3 farklı kategorideki müşterilere hitap ediyor;
➤ İnternet, genişbant, kablosuz, sabit ve mobil telefon hizmetleri sağlayan telekom operatörleri.
➤ İşletmeler, kuruluşlar, kurumlar, devletler ve kamu hizmetleri, ayrıca finans, enerji, nakliye ve imalat hizmeti veren endüstriler.
➤ Akıllı telefonlarımızı, akıllı saatlerimizi, dizüstü bilgisayarlarımızı ve diğer cihazlarımızı alan tüketiciler.
Şirket, 1987 yılında Çin’in güneyindeki Shenzhen şehrinde kuruldu. O zamandan beri, dünyanın en büyük telekomünikasyon ekipmanı tedarikçisi ve ikinci en büyük akıllı telefon üreticisi. Son göstergeler, daha önce ‘ikincilik koltuğunda bulunan’ Apple’ı geride bıraktığına işaret ediyor. Satış adetleri bakımından ulaşılan nokta çarpıcı. Atılımın son yıllardaki ivmeye dayandığı da görülen detaylardan, Samsung ve Apple’ın sıralandığı en çok akıllı telefon satışı gerçekleştirenler listesindeki ‘ilk iki’ konumuna uzun yıllar boyunca temkinli bir şekilde yaklaşan Huawei, son birkaç yılda Apple’ı geride bırakmayı ve Samsung’a daha da yaklaşmayı başardı.
Bazı ayrıntılı rakamlardan da söz etmek mümkün. Çin’de, Avrupa, Asya ve Afrika’da birçok ülkede pazar lideri konumundaki Huawei, 170’den fazla ülkede 180.000 kişiyi istihdam ediyor. Dünya nüfusunun 500 milyondan fazlası, arama yapmak, kısa mesaj göndermek veya internette gezinmek için Huawei akıllı telefonlarını kullanıyor.
Söz konusu veri ‘tamamen resmi’ yani küresel ölçekte dolaşımda olan 500 milyonu aşkın Huawei marka cep telefonu/ akıllı telefon var. Burada Samsung’un yalnızca Galaxy serisi telefon satışlarının 2 milyardan fazla olduğu biliniyor. Yine geçtiğimiz yıl yapılan Apple açıklamasında şimdiye kadar 2 milyar iOS cihaz satıldığı duyurulmuştu. iOS cihaz segmentinde sadece iPhone bulunmuyor, iPad de bu kategoride. Dolaşımda olan kavramı ise ‘çalışmaya devam eden’ anlamında. Yani rakamlar birbirine oldukça yakın. Özetle
Huawei’nin ulaştığı rakamlar başarısının altını net bir şekilde çiziyor. Kalın çizgilerle…
Peki bu kadar başarılı bir teknoloji şirketi, neden ‘kazan-kazan’ ilişkisi içerisinde yıllarca sorunsuz şekilde işleyen Google iş birliğinde gediklerle karşı karıya kaldı? Google ile yaşanan sorunların nedeni ne?
Google - Huawei geriliminde öne çıkan detaylar
Öncelikle ne olmuştu? Kısaca hatırlayalım… Huawei, Android’in dünyadaki gelişimine ve büyümesine önemli katkılarda bulundu. Android’in kilit küresel ortaklarından biri olarak, hem kullanıcılara hem de sektöre fayda sağlayan bir ekosistem geliştirmek için açık kaynaklı platformlarıyla yakın bir şekilde çalıştı. Bununla birlikte Google, Huawei’nin ABD Hükümeti tarafından kara listeye alınmasının ardından bazı kararlar aldı. Bu kapsamda mevcut ya da cihaz satın alımıyla aktif hale gelecek kullanıcıların,
Android işletim sistemine dair bir dizi kısıtlama ile karşı karşıya kalacağını duyurdu.
Kısıtlama Google’ın cihazlarda yüklü işletim sistemlerinin ‘güncellenememesi’ temeline dayanıyordu. Huawei cihaz işletim sistemlerinin, örneğin Android 10’a yükseltilmesi gündeme geliyordu. Bu noktada Huawei, konuyla ilgili şöyle bir kamuoyu bilgilendirmesinde bulundu: “Sistem güncellemelerine her zamanki gibi erişebileceksiniz. Güncelleme süreleri için lütfen Huawei’nin resmi bildirimlerini takip edin.”
Şu açık; ‘güncelleme tarihleri hakkında bilgi paylaşacağız’ deniyor. Ancak bilinen net şey, sonraki Android güncellemelerinin Huawei marka akıllı telefonlara -belirsiz bir süre boyunca- gelmeyeceği.
Öte yandan Huawei cephesinden şu açıklamalarda da bulunuldu;
➤ Huawei, tüm satılan Huawei akıllı telefon ve tablet ürünlerine dünya genelinde satılan veya hala stokta bulunanları kapsayan güvenlik güncelleştirmeleri ve satış sonrası hizmetler sunmaya devam edecektir.
➤ Tüm dünyadaki kullanıcılara en iyi deneyimi sunmak için güvenli ve sürdürülebilir bir yazılım ekosistemi inşa etmeye devam edeceğiz.
➤ Uygulamalarınız çalışmaya devam edecek.
➤ Google Hizmetleri ve Facebook, YouTube, Instagram ve benzeri Google dışı uygulamaları kullanmaya devam edeceksiniz.
➤ Google Play güncellemeleri almaya devam edeceksiniz.
➤ Güvenlik güncellemeleri almaya devam edeceksiniz.
➤ Bilgileriniz güvende.
➤ Farklı ülkelere yaptığınız seyahatlerde telefonunuz sorunsuz çalışmaya devam edecek. Bir problemle karşılaşmanız durumunda, fabrika ayarlarına geri döndürdükten sonra telefonu yeniden başlatmanız yeterli olacaktır.
Özetle Google’ın resmi açıklamasında olduğu gibi Google Play ve Google Play Protect’in güvenliği gibi hizmetler, mevcut Huawei cihazlarında çalışmaya/güncelleme almaya devam edecek. Ayrıca tüm yüklü uygulamalar da çalışacak. Ancak sistem güncellemeleri konusunda kısıtlama var. Yani kullanıcılar bu gerilimden kısmen de olsa etkilenecek.
İşin enteresan bir diğer boyutu da Huawei’nin gelişmeden aylar öncesinde haberdar olması ve kendi işletim sisteminin hazırlıklarına başlaması. Huawei Tüketici İş Grubu CEO’su Richard Yu, “Kendi işletim sistemimizi hazırladık. Android sistemleri artık kullanamayacak olursak, buna hazırlıklı oluruz. Bu bizim B planımız. Ama elbette Google ve Microsoft ekosistemleriyle çalışmayı tercih ediyoruz.” demişti. Zira bu alanda çalışma yürütüldüğü de biliniyor, ancak bir işletim sistemi ortaya çıkarmak son derece zor, hazırlıkların mobil dünya gibi trendlerin zamanla çok yakın temas halinde olduğu bir sektörde uzun süre alacağına şüphe yok.
Arka planda ne var?
Arka planda ABD-Çin ekonomi savaşları var. ABD Başkanı Trump, 8 Mart 2018’de Çin’den ithal edilen çelik ve alüminyuma, sırasıyla yüzde 25 ve yüzde 10 ek gümrük vergisi getirmişti. Daha öncesinde Huawei’nin mali işler direktörü Kanada’da tutuklanmıştı. Devamında da Huawei, ABD’li bir telekomünikasyon şirketinin ticari sırlarını çalmakla suçlanmıştı. Aslında Çin merkezli şirketle ilgili oldukça şaşırtıcı iddialar, davalar söz konusu. Bunların önemli bir kısmının ABD-Çin arasındaki ekonomik gerilimle yakın ilgisinin olduğu düşünülüyor. Huawei, Çin’in lokomotif şirketlerinden biri sonuçta.
Konunun bir de finans boyutu var. Otoritelere göre Google, ABD Hükümeti’nin etkisiyle Huawei’yi kısmen de olsa bloke etme hamlesi yüzünden milyarlarca dolar kaybedebilir. Sürecin Google’a maddi kayıp yaratacağı net, diğer yandan da Huawei’nin milyonlarca müşterisinin sürecin muhatabı yaptığı için eleştirilere hedef olduğu görülüyor. Kullanıcıların akıllarında çok sayıda soru işareti var ve mobil cihaz endüstrisindeki rekabetin bu tip negatif unsurlarda başka markaların tercihine kapıları sonuna kadar aralama gibi bir argümanı da beklenebilir.
Çözüme yönelik nihai beklenti ise ABD’nin 2020’deki başkanlık seçiminde daha ılımlı bir yönetime kavuşması ya da regülasyonların iki ülke ve şirketleri aynı noktada buluşturması, iş birliği. Aksi taktirde ticaret savaşlarının kapsamının daha da genişlemesi gündeme gelebilir.
Google, ABD’nin yaptırım kararına uydu. Başka çaresi yoktu…