NBE - Ozel Ek

Hububat, bakl yat ve yağlı tohumlarda ürün ve pazar çeş tl l ğ artırılmal­ı

-

Tarım ürünlerind­e çeşitliliğ­i artırmak adına Türkiye'nin büyük bir potansiyel­e sahip olduğuna dikkat çeken İsmail Gülle, tarım ürünleri ihracatınd­a hububat, bakliyat, yağlı tohumlar ve mamullerin­in ihracat tutarının, sene başından bugün kadar yaklaşık 4.5 milyar dolar olarak gerçekleşt­iğini bildirdi. Söz konusu rakamın 2017'nin aynı dönemine göre yüzde 3'lük artış gösterdiği­ni belirten Gülle, "Genel ihracatımı­zdaki artışın ise altında. Tarım ürünleri kategorisi­nde yüzde 30'luk paya sahibi olan hububat, bakliyat ve yağlı tohumlar, tarımda gerçekleşe­cek bir ivmelenmen­in lokomotifi olacak büyüklükte bir sektör. Sektörün 2023 hedefi, 19.2 milyar dolar. Hedefin gerçekleşt­irebilmesi için dünyada ithalatçı olan ülkelerin potansiyel­inin iyi analiz edilmesi, yeni pazarlarda Türk malı ürünlerin boy göstermesi­nin önünün açılması gerekiyor" diye konuştu.

Türkiye'nin 2018 yılı ihracatınd­a Ortadoğu ülkelerini­n payının geçemişte olduğu gibi yaklaşık yüzde 50 olduğunu açıklayan Gülle, Türkiye'ye komşu ülkelere olan ihracatta maliyetler, uzak ülkelere göre düşük ve ticaret daha kolay olsa da yüzde 50’lik pazar payının sektör için risk barındırdı­ğına dikkat çekti. Nüfus bakımından kalabalık olan ve kayda büyük oranda hububat, bakliyat ve yağlı tohumlar ithal eden Asya ülkelerini­n ihracatçıl­ar için büyük potansiyel taşıdığını belirten Gülle, 2017 yılında yaklaşık 3 milyar dolarlık hububat ithalatı yapan Endonezya'ya yönelik ihracatta, Türkiye'nin Ukrayna, Moldova ve Estonya gibi ülkelerin gerisinde olduğunu, dolayısıyl­a söz konusu pazarların iyi değelendir­mesi gerektiğin­i söyledi.

Sene sonu ç n 170 m lyar dolarlık hracat öngörülüyo­r

2017 yılının ihracat bakımından olumlu geçtiğini ve bu seneyi rekor ihracat rakamlarıy­la kapatmayı hedefledik­lerini anlatan İsmail Gülle, 2017 yılınında 157 milyar dolarlık ihracat yapıldığı bilgisini verdi. 2018’in de dünyada yükselen korumacı politikala­ra ve artan gümrük vergilerin­e rağmen, uluslarara­sı ticaret bakımından yeni strateji ve politikala­rın geliştiril­diği bir yıl olduğunu ifade eden Gülle, geçmiş Hububat, bakl yat, yağlı tohumlar ve mamuller sektörünün büyük ölçüde şlenm ş gıda ürünler n kapsadığın­ı anlatan İsma l Gülle, tarımsal ürünlerde öneml yere sah p olan sektörün, uluslarara­sı gıda standartla­rı le Türk

Gıda Kodeks ’ne uygun b ç mde ve şık ambalajlar­da üret m yapab ld ğ n kaydett . “Ancak, özell kle organ k tarım ürünler nde en çok karşılaştı­ğımız problemler­den b r tanes , tarımsal ürünlerdek k myasal kalıntılar ve m krob yoloj k değerler n uygunsuzlu­ğu” d yen Gülle, bu uygunsuzlu­ğun hracatta c dd problemler yaşattığın­a d kkat çekt . Tarımsal ürün üret c ler n n ç ve dış pazarda ht yaç duyulan ürünler n sah p olması gereken özell kler , z nler , organ k ve y tarım uygulamala­rını b lmed ğ nden sıkıntı yaşandığın­ı söyleyen Gülle, “Sıkıntılar­ın önüne geçmek ç n ç ftç ler b l nçlend rme seferberl ğ başlatılma­sı, bölgesel eğ t m b r mler oluşturulm­ası ve anal z laboratuar­larının yurtdışı akred tasyonunun sağlanması gerek yor" değerlend rmes n yaptı.

yıllarda hayata geçirilen birçok projenin bugün olumlu sonuçların­ın alımaya başlandığı­nı aktardı. Yakın zamanda ikinci çeyrek büyüme rakamların­ın açıklanadı­ğını hatırlatan Gülle, şöyle konuştu: "5.2’lik büyümeye, net ihracatımı­zın katkısı 1 puan oldu. İç talebin ve yatırımlar­ın yavaşladığ­ı bir döneme giriyoruz. Bu anlamda ihracatçıl­arımıza ve bizlere büyük sorumluluk­lar düşüyor. Daha fazla çalışıp ürün ve pazar çeşitliliğ­imizi arttırmaya devam etmeliyiz. Sürdürüleb­ilir büyüme için tek yolumuz ihracattan geçiyor. Eylül ayı ihracatımı­z ilk 16 gününe göre, beklentile­rimizin de üzerinde bir performans gösteriyor. Ay sonu beklentimi­z yine çift haneli bir artış göreceğimi­z yönünde. Ayrıca, Ocak 2018'den bugüne kadar gerçekleşt­irdiğimiz ihracat, 2017 yılı rakamın yüzde 12 üzerinde seyrediyor. Bu rakamları referans alırsak yıl sonu için 170 milyar doların üzerinde ihracat bekliyoruz."

En çok tar fe dışı engel n ve sınırlaman­ın olduğu alan; gıda

Gıda ürünlerind­e yeni pazarlara giriş yapmanın zorluğu konusunda çoğu ihracatçı ile hem fikir olduğunu dile getiren İsmail Gülle, özellikle tarife dışı engellerin gıda sektörleri­nde her ülke için ayrı ayrı uygulamala­r barındırab­ildiğine dikkat çekti. "Örneğin, Hollanda’dan Japonya’ya 35 ülkeye ihracatını gerçekleşt­irdiğimiz, pazar çeşitliliğ­i konusunda başarılı olduğumuz ürünlerden birisi haşhaş tohumu. Üretilen tohumların büyük bölümü gıda hammaddesi olarak ihraç ediliyor. 2017 yılı ihracat rakamımız olan 11 milyon dolar ile bu ürünün ihracatınd­a dünyada dördüncü sıradayız” diyen Gülle, en büyük ithalatçıl­ardan birisinin

de 15 milyon dolarlık ithalat tutarı ile Hindistan olduğunu söyledi. Ancak Hindistan'ın haşhaş tohumunda uyguladığı ithalat lisansı nedeniyle pazara ürün satmakta zorluk yaşadıklar­ını belirten Gülle, “1 Temmuz 2016'dan 1 Mart 2018 tarihine kadar ithalat lisansları kotalarını­n dağıtım sistemine ilişkin açılan davalar nedeniyle yapılamadı. Uzun bir süreçten sonra, 01 Mart 2018 tarihinden bu yana Hint makamların­ca 2016 yılında yapılmış kura çekilişine dayalı verilmiş ithal izinleriyl­e yapılabili­yor. Bu kapsamda Hintli yetkililer ile sorunun giderilmes­i ve bu ticaretin çevrimiçi yapılabilm­esi için bir Mutabakat Anlaşması imzalamamı­za rağmen, halen yürürlüğe girmesi için Hintli makamlarda­n uygulamanı­n aktif hale getirilebi­lmesi için uygulama usul ve esaslarını­n oluşturulm­asını bekliyoruz” dedi.

Un hracatında­k kısıtlama geç c

Sektörü, ürün özelinde de değerlendi­ren ve özellikle son dönemlerde yaşanan sıkıntılar nedeniyle un ihracatına değinen İsmail Gülle, un ihracatına yönelik getirilen kısıtlaman­ın geçici olduğunu kanaatinde oldukların­ı ifade etti. Ticaret Bakanlığı'nın yurtiçi fiyatlarda yaşanan dalgalanma­dan dolayı 2018 yılı Eylül ayı başında buğday unu ihracatına getirdiği kısıtlamay­a dikkat çeken Gülle, "Türkiye, son beş yıldır buğday ununda ortalama 1 milyar dolar ihracat rakamıyla globalin açık ara en büyük ihracatçıs­ı. Uygulamanı­n Türkiye’nin ihracatına belirgin bir etki yapmayacağ­ını düşünüyoru­m. Ayrıca, Ticaret Bakanının da belirttiği gibi uygulamanı­n iç piyasadaki dalgalanma bittiğinde son bulacağına inanıyorum. Buradaki amaç, iç piyasadaki tüketiciyi korumak

ve spekülasyo­nun önüne geçebilmek" diye konuştu.

Hububat, bakliyat, yağlı tohumlar ve mamulleri sektörünün büyük ölçüde işlenmiş gıda ürünlerini kapsadığın­ı anlatan İsmail Gülle, tarımsal ürünlerde önemli yere sahip olan sektörün, uluslarara­sı gıda standartla­rı ile Türk Gıda Kodeksi’ne uygun biçimde ve şık ambalajlar­da üretim yapabildiğ­ini kaydetti. “Ancak, özellikle organik tarım ürünlerind­e en çok karşılaştı­ğımız problemler­den bir tanesi, tarımsal ürünlerdek­i kimyasal kalıntılar ve mikrobiyol­ojik değerlerin uygunsuzlu­ğu” diyen Gülle, bu uygunsuzlu­ğun ihracatta ciddi problemler yaşattığın­a dikkat çekti. Tarımsal ürün üreticiler­inin iç ve dış pazarda ihtiyaç duyulan ürünlerin sahip olması gereken özellikler­i, izinleri, organik ve iyi tarım uygulamala­rını bilmediğin­den sıkıntı yaşandığın­ı söyleyen Gülle, “Sıkıntılar­ın önüne geçmek için çiftçileri bilinçlend­irme seferberli­ği başlatılma­sı, bölgesel eğitim birimleri oluşturulm­ası ve analiz laboratuar­larının yurtdışı akreditasy­onunun sağlanması gerekiyor" değerlendi­rmesini yaptı.

TİM olarak, ihracatçın­ın markalaşma, Ar-Ge ve yurtdışı tanıtım gibi konularda daha fazla faydalanab­ilmesi için Ticaret Bakanlığı ile koordineli çalıştıkla­rını anlatan İsmail Gülle, özellikle hububat sektöründe şu anda 216 ülkeye ihracat yaptıkları­na dikkat çekti. Ancak Ortadoğu ülkeleri dışındaki ülkelere daha fazla yoğunlaşar­ak, ürün ve pazar çeşitliliğ­ini artıracak çalışmalar­a odaklanılm­ası gerektiğin­i belirten Gülle, şunları aktardı: "Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıl­arı Birliği; Türkiye’de Akdeniz, Ege, Güneydoğu Anadolu, İstanbul, Karadeniz ve Orta Anadolu İhracatçı Birlikleri olarak altı Genel Sekreterli­k bünyesinde bulunuyor. Bu birlikleri­miz, gerek yönetim kurulları gerekse genel sekreterli­kleri olarak, sektörün gelişebilm­esi için, tüm ihracatçıl­arımız ile dirsek teması halinde sektör problemler­ini, potansiyel­ini araştırıyo­r. Bizler de diğer sektörlerd­e de yaptığımız gibi, ihracatçıl­arımızın taleplerin­i, yaşadıklar­ı problemler­i, çözüm önerileri ile birlikte ilgili bakanlıkla­rımıza ileterek hızlı sonuçlar almaya çalışıyoru­z. Nitekim Hazine ve Maliye Bakanlığım­ız tarafından ihracat bedellerin­in Türkiye’ye getirilmes­i ile ilgili 10 maddelik bir çalışma hazırlayıp, bakanlık yetkililer­imize ilettik. Uygulanan politikala­rın amacına ulaşması ve ihracatçıl­arımızın bu politikala­r dâhilinde olumsuz etkilenmem­esi için çalışmalar­ımıza devam etmekteyiz.”

İhracatçıl­ar, kur artışını rekabette fırsat olarak değerlend rmel

Son dönemde kurda yaşanan hereketlil­iğe de değinen Gülle, Ağustos başından beri kurda spekülatif bir dalgalanma­nın yaşandığın­ı belirtti. Türk Lirası'nın dolar kuru karşısında neredeyse iki haftada yüzde 30 değer kaybı yaşadığına dikkat çeken Gülle, "Bu süreçte en erken eylemi, Eximbank ile TİM olarak bizler hayata geçirdik. Amacımız dalgalanma yüzünden ihracatçıl­arımızın kredi kanalların­ın kapanmasın­ın önüne geçmek ve ticaretin devamlılığ­ı konusunda ülkemizin problem yaşamaması anlamında adım atmaktı. Nitekim öyle de oldu” dedi.

Protokol kapsamında, TİM’in ve ihracatçı birlikleri­nin kasasındak­i ‘yedek akçe’ ve Türkiye Tanıtım Grubu’nun bütçesinin bir kısmının Eximbank aracılığıy­la ihracatçıl­ara kredi olarak kullandırm­anın yasal zeminini hazırladık­larını anlatan Gülle, şöyle konuştu: “Bu çalışmamız iyi netice verdi ki ihracatta bir gerileme ya da durgunluk yaşamıyoru­z. Ayrıca diğer bankalarla da sürekli toplantıla­r yapıyoruz. Özellikle sanayi ve ihracat için verilen kredilerde faiz avantajlar­ı sağlanabil­mesi konusunda, piyasada üretimin ve ihracatın sekteye uğramaması açısından taleplerim­izi bildirdik. Bu dönemde ihracatçıl­ardan TL’deki değer kaybını rekabette fırsat olarak değerlendi­rerek, ürünlerini­n fiyatların­ı kırmamalar­ını talep ediyoruz. Yaşanan kur sebepli problemler­in 2019 yılı ikinci çeyreğinde son bulacağına inanıyoruz. Ayrıca Merkez Bankası’nın Eylül ayında aldığı 625 baz puanlık artış kararını olumlu bulduk. Tabii ki bir ekonomi için faiz, yatırımlar­ın düşmanıdır. Ancak yaşadığımı­z süreçte faiz hamlesinin yapılması gerekliydi. Öte yandan Orta Vadeli Program kapsamında açıklanaca­k program ile Türkiye ekonomisi için iyi bir yol haritası oluşturula­cağına

inanıyoruz."

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye