HAVVA ERDEM
Sevgili Havva Erdem’in zarları yere düşünce cari dü (dört – iki) gelecek gibi gözüküyor ama zar bu belli olmaz..! Tavla oyunu söz konusuysa bazen hep yek ( bir - bir ), düşeş ( altı – altı ) atmaktan çok daha iyidir. Ben böyle lafa girdim ama ortada tavla falan yok, belki de sadece zar atan bir kişi bu. Tavla şart değil zaten, hayatta her şeye zar atabilir insan. “Hayata zar atmak!” , “riske girmek” anlamında kullanılır çoğu kez. Belki de sevgili Hava Erdem böyle bir kavramı, görselleştirmek istemiştir. Böyle olduğunu düşünerek fotoğrafı biraz inceleyelim bakalım. Zarların orada öyle durmasıyla ilgili dört seçenek geliyor aklıma: A) Zarlar havada yakalandı B) Siyah monta yapıştırıldı C) Sonradan eklendi D) Hiçbiri! Aslında bu tarz illüstratif görüntülerde bu şıklardan herhangi birinin kullanılmış olması beni hiç rahatsız etmez. Akademi’nin Fotoğraf Bölümü’ndeyken, kulakları çınlasın, Sevgili Hocamız Ahmet Öner Gezgin’le birlikte “Deneysel Fotografi” dersinde bu tarz fotoğraflardan epeyce ürettik. Ayrıca çok da keyif aldık. Genellikle bu tarz fotoğraflarda olması gereken en önemli şey şudur; anlatılmak istenen kavram, fikir, konu.. her neyse işte, onun çok iyi anlatılabilmiş olması. Bu fotoğraf bence başlangıç için gayet iyi. Bir dergide “risk” konusuyla ilgili bir yazının illüstrasyonu olabilir, hatta siyah kısımların içine dişi yazıyla konu başlığı da gayet güzel yazılır ve dikkat çekici bir sayfa oluşmasına katkıda bulunur. Ayrıca, aynı konuları anlatan bir kitap kapağı olarak da düşünülebilir. Bu fotoğrafta beni rahatsız eden tek şey, alt kısımda gözüken diğer el oldu. Duruş şekli olarak hoş değil ve fotoğrafa da fazladan bir şey katmıyor. Bu durumda, o eli kadraj dışında bırakıp bir de öyle bakalım fotoğrafa.. Bu arada hakikaten dört iki geldi, tavla oynuyor olsaydık iyi kapı alırdık.