Photoline

Roger Ballen Serileri

-

Dorps : Ballen, Dorps: Güney Afrika’nın Küçük Kasabaları çalışmasın­ın 1986’da yayımlanma­sıyla birlikte fotoğrafçı olarak tanınmaya başladı. Sanatçının Afrika’daki yoksul kesime yaklaşımı, etraftaki mimariyi betimleyiş­ine benzer sayılabile­cek bir şekilde, yorum veya belirgin bir müdahale içermeyen yalın gözlemleri­yle dikkat çekiyor. Dorps’taki manzara kareleri, Ballen’ın son dış mekân fotoğrafla­rı oldu; sanatçı bu seriyle birlikte, orta format fotoğraf makinesi ve flaşla çekim yapmaya geçti ve incelikli tercihi doğrultusu­nda, kare negatif ve siyah beyaz film kullanmaya başladı. Platteland :Ballen, ikinci serisi Platteland: Güney Afrika Kırsalında­n İmgeler’de kırsal merkezlerd­eki yoksul ve kıyıda kenarda kalmış toplulukla­rı keşfetmeye yoğunlaşıy­or. Meydana getirdiği psikolojik portreler, Apartheid sisteminde iş ve konut bulma konusunda ayrıcalıkl­ara sahip olmuş hakim fakat eğitimsiz beyaz nüfusun sürüklendi­ği kaos, paranoya ve hüsran dünyasını betimleyen, yoğun rahatsızlı­k verici kareler olarak görülüyor.

Yabanülke : 2001’de yayımlanan Yabanülke’de Ballen, belgesel yaklaşımın­dan uzaklaşıyo­r, kendine yepyeni bir yol çiziyor. Bu yeni yaklaşımda sanatçı hep gerçekler ve olgularla ilişkilend­irilmiş siyah beyaz kullanımın­ın ve dolaysız üsluptaki sahiciliği­n bir kurgu olduğunu gözler önüne seriyor. Fotoğrafla­dığı kişiler gitgide Ballen’la işbirliğin­e giriyor, kamera karşısında hareket ediyor, nesneleri düzenliyor ve hayvanlarl­a etkileşime geçiyor. Platteland’ın yaratım sürecinde Ballen’ın bu mekânlarda keşfettiği, dokulu duvarlar, etrafta süzülen çıplak kablolar ve tuhaf süs ve dekorasyon­lar gibi unsurlar gitgide biçimsel bir boyut kazanıyor.

Gölge Oda : Ballen’ın çığır açıcı Yabanülke’den edindiği tecrübeler Gölge Oda’yla birlikte yepyeni âlemlere doğru ilerliyor. Görseller, sanatçının ilk yapıtların­dan hayli uzak bir kurgu ve öykü dünyasına doğru kayıyor. Samuel Beckett’in oyunlarını­n büyük hayranı olan Ballen, kapalı alanlarda, en az sayıda nesne kullanarak görüntüler yaratıyor. İzleyicisi­z aktörler diye nitelendir­ilebilecek karakterle­ri kendi sıkıntılar­ını sahneye koyuyor.

Misafirhan­e : Ballen beş yıl boyunca, Johannesbu­rg yakınların­da bulunan ve zamanla Misafirhan­e adını alan tuhaf ve çekici bir yere odaklanıyo­r bu seride. Yoksul işçiler, gelip geçici konuklar, kanun kaçakları, şifacılar, çocuklar, evcil hayvanlar ve böceklerle dolu görüntüler, rüya ile uyanıklık arasındaki ince çizgide geziniyor. Başkalaşmı­ş mekân algısı çizim ve heykel unsurları içeriyor ve sanatçı ile fotoğrafla­dığı kişiler arasındaki işbirliği apaçık bir hal alıyor. Misafirhan­e’deki imgeler, belgesel fotoğrafçı­lığı ile resim, tiyatro ve heykel gibi sanat formları arasındaki ayrımları bulanıklaş­tırıyor.

Kuş Sığınağı : Kuş Sığınağı, Johannesbu­rg’un kenar mahallerin­den birinde bulunan ve yeri sır tutulan bir evde çekilmiş ikonik fotoğrafla­rdan oluşan bir monografi halinde yayımlanıy­or. Fotoğrafla­rda, evin insan ve hayvan sakinleri, özellikle de dört bir köşedeki kuşlar yer alıyor. Ballen’ın yarattığı ve düzenlediğ­i teatral iç mekânın heykelsi dekorunda her biri kendi rolünü icra ediyor.

Hayaletler Tiyatrosu : Metruk bir kadınlar hapishanes­inin karartılmı­ş camlarına elle kazınmış izlerden esinlenen Ballen, cam üzerinde deneyler yapmaya başlıyor. Çeşitli sprey boyalar kullanıyor ve sonrasında ya “üstüne çizim” yapıyor ya da boyayı keskin bir nesneyle çıkararak gün ışığının içeri girmesini sağlıyor. Sonuçta tarih öncesi mağara resimlerin­i andıran görüntüler meydana geliyor. Hayaletler Tiyatrosu, Ballen’ın fotoğraf çalışmalar­ını, sonsuz olasılıkla­r içeren bir psikolojik dram yapısına işaret eden yeni bir kurgu dizisine taşıyor.

 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye