CEM AKIN
Akdeniz Hanımeli Kelebeğini nasıl çektim? Haziran ayının güzel bir sabahında biraz yürüyüş yapmak, yürüyüş yolunda bulunan göleti dolduran suyun etrafında kelebek ve kuşların fotoğrafını çekmek için hazırlamış olduğum sırt çantamı da alarak yola koyuldum. Gölet kenarındaki patika yoldan ilerleyerek göletin arkasına doğru yürümeye devam ettim. Sabahın ilk saatleri olduğundan hava yürüyüş için çok güzeldi. Bir tepenin yamacında kalan küçük düzlükte, şırıl şırıl akan suyun etrafında, eşi benzeri olmayan binbir çeşit kelebek gördüm.
Fotoğraf makinemi alarak yavaş yavaş ilerlemeye ve karşıma çıkan rengarenk kelebeklerin fotoğrafını çekmeye başladım. İşte o anda daha önceden bulunduğum tabiat ortamında hiç rastlamadığım bir tür olan Akdeniz Hanımeli Kelebeğini gördüm. Beyaz bir çiçeğin üzerinde güneşin ilk ışıklarıyla kanatlarını ısıtarak havalanmaya hazırlanıyordu. Hemen fotoğrafını çekmeye başladım. İşte o günün sonunda çıkan bu güzel fotoğraf sizlerle paylaşmak istedim.
Ben her zaman fotoğraf çekmek ile yaşam arasındaki köprünün objektifin arkasından kurulduğuna inandım. Bitmek tükenmek bilmeyen doğa sevgimi, o güzel anları yakalayarak tekrar tekrar bakma isteği ile başladığım fotoğrafçılığa sanırım her zaman geç kaldığımı düşüneceğim. Her fotoğrafın hikayesini yazdım objektifi tutarken, hepsi de kahramanlarımdı; hep yaşayan var olan ve yaşayacak olan. Herkes hikayeler yazmalı, kimisi kitaplara, kimisi tablolara, kimisi şarkılara, kimisi de benim gibi fotoğraflara...