Usta Sizlerden Gelen Fotoğrafları Yorumluyor
Fotoğraf severlerin bizlere ulaştırdığı fotoğraflar arasından seçtiklerimizi Çetin Özer tüm yönleri ile yorumluyor. Ayrıca Özer, yol gösterici bir anlayışla değerli birikimlerini paylaşırken eleştirel yanıyla da beğeni kazanıyor. Yüksek çözünürlüklü fotoğ
ERCÜMENT MESTAN
Sevgili Ercüment Mestan’ın fotoğrafı ve benim yaptığım kadrajı birlikte görüyorsunuz. Aslında gönderilen fotoğrafları kesip biçmeyi hiç istemiyorum, buradaki kadrajı sadece bazı konuları daha sağlıklı anlatabilmek için yaptım. Sevgili arkadaşımızın fotoğrafında ufuk çizgisi hafifçe sola doğru eğikti, ilk önce onu düzelttik. Ufuk çizgisindeki eğrilik eğer ön planda çok önemli bir olay varsa pek dikkatimizi çekmeyebilir ama böyle dingin fotoğraflarda bizi çok rahatsız eder. Ön planda flu olarak boş bir şezlong ve bardak bulunmakta. Bunlar çok yer kapladığına göre bir şey anlatmalı ve kompozisyonu dengelemeli. Biraz daha net olsalar, bize belki “yaz bitti..!” falan gibi bir şey anlatabilecekler. Ayrıca, boşluğun; kayık, bisiklet, gemi veya yürüyen insan gibi tek olarak sahne alan figürlerin gidiş yönünde yer alması tercih edilir. Burada kompozisyonun dengesi fotoğrafın soluna doğru kaymış. Bütün bunlara karşın, bu fotoğrafın çok güzel yönleri de var. Pozlama gayet yerinde, ışıklarda aşırı bir yansıma ve patlama yok. Asıl önemlisi de, bu gayet güzel bir eğitim fotoğrafı olmuş. Sevgili Ercüment Mestan’ın fotoğrafı sayesinde kompozisyonla ilgili pek çok faydalı öneride bulunma şansını yakalamış olduk. Aslında beni rahatsız eden tek şey, yazın bitmiş olması. Önümüzde uzun bir kış var, sakın üşütmeyin.
KEVSER BÜYÜKEROĞLU
Sevgili Kevser Büyükeroğlu’nun fotoğrafı teknik açıdan gayet güzel. Kompozisyonu kurgulamadaki başarısı, bize fotoğraf konusunda belli bir noktaya gelmiş olduğunu gösteriyor. Belki çok ince eleyip sık dokusak yine de bazı ufak tefek eleştiriler yapabiliriz ama ben onları pas geçip, içerikle ilgili fikirlerimi söylemek istiyorum. Daha önceki yorumlarımı okuyanlar bilir, konu çocuk olunca çok hassaslaşıyorum. Çünkü biz sanatla uğraşan insanlar da o gruba dahiliz ve onlarla empati yapabiliyoruz. Gelelim bu fotoğrafa ve bize bakmakta olan çocuğun çağrıştırdıklarına. Soran gözlerle ve endişeyle bakıyor çocuk... “- Neden bu savaşlar?” der gibi bakıyor çocuk. (Bu arada söylenmeden geçemeyeceğim, “neden” kelimesini en iyi seslendiren sanatçımız Rutkay Aziz’dir.) Aslında bu çocukla tam göz göze de gelemiyoruz, bakışlarını kaçırıyor. Bize de güvenmiyor haklı olarak ama asıl korktuğu, biraz uzakta tam kapının ağzında duran adam. “- Bu amca şimdi gelip ya beni döverse!” gibi bakıyor. Biz amcaları böyle tanımadık halbuki, ya nasıl tanıdık? Eskiden, sevgi dolu kalpleriyle gezerken karlı kayın ormanlarında rastlardık onlara ve “- Amca, gel içeri...” diye seslenerek evimize davet ederdik hiç korkmadan. Onlar da gelip yerden selamlarlardı hane içindekileri. Sonra hep birlikte düşünürdük, memleket mi yıldızlar mı yoksa amcanın gençliği mi daha uzak diye. Ooof of onlar da bir günlermiş işte, şimdi yıldızlardan bile daha uzak olan.
NECMETTIN ÇIPLAK
Sevgili Necmettin Çıplak, bize bu tarz fotoğraflardan çeşitli alternatifler göndermiş. Ben yorumlamak için özellikle birbirine çok benzeyen bu iki fotoğrafı seçtim. Fotoğraf’ta en önemli ögenin ışık olduğunu anlatan çok güzel örnekler bunlar. Üstteki birinci fotoğraf da gayet güzel bir siluet fotoğrafı fakat alttaki ikinci fotoğrafla kıyasladığımız zaman -atın yine şaha kalkmış olmasına karşınoldukça durağan gözüküyor. Bu iki fotoğrafı yan yana görüp kıyaslama imkanımız olmasaydı biz ilk fotoğrafı çok daha fazla beğenirdik. İşte bu yüzden; konuyu bulduğunuz zaman üşenmeyin, çok değişik açılardan çekebildiğiniz kadar çekin diyoruz. İkinci fotoğrafta ışık iyiye oldukça yakın, bakın hala çok iyi demiyorum. İyinin de iyisi vardır her zaman. Eğer yandan gelen ışık biraz da atın ve binicinin yüzünü yalasaydı işte o zaman iyinin de iyisi olmuş olacaktı. Yine de çok başarılı fotoğraflar bunlar, sevgili Necmettin Çıplak’ı kutluyorum. Yeleleri uçuşan bu muhteşem ata ve usta biniciye yakışmayan tek şey Rintintin’e benzeyen kuçukuçu olmuş. Neyse, o da nazar boncuğu olsun artık.
SEÇIM MAVI
Bu fotoğraf vesilesiyle, ufuk hattı eğrilikleriyle ilgili devamlı altını çizdiğimiz bir bilgiyi de tekrar anlatmış olalım. Ufuk hattındaki eğrilikler sadece ön planda çok ilginç bir olay varsa dikkate alınmaz demiştik. Bu fotoğrafta ön planda uçmakta olan bir insan var ve bütün dikkatimizi ona verdiğimiz için ufuk hattındaki eğrilik bizi hiç rahatsız etmiyor. Hatta uçan adamın -bize göre- sağ bacağına denk gelen iç yansıma da önemini kaybediyor.
Sevgili Seçim Mavi bu fotoğrafı çekerek benim “İnsanlar uçabilir!” tezimi de ispatlamış oluyor, bu yüzden kendisine teşekkür ediyorum.