Dorothea Lange “Hocus Pokus” nasıl yaptı?
Amerika’dan özellikle California bölgesine göçen halkın yaşam şartlarını belgelemek hem ülkesine hem de dünyaya göstermek için görevlendirilmişlerdi. Amaçları kurumlar ve bireylere yaşanan trajediyi göstermek ve yardım alabilmekti. Bu belgesel projesi 1941 yılında Pearl Harbour’un Japonlar tarafından bombalanması sonucu yarıda kesildi. 200 fotoğrafçı yaklaşık 280 bin fotoğraf çektiler. Dorothea Lange’nin bu fotoğrafı belleklere kazındı.
Fotoğraf Mart 1936’da, Nipomo California bölgesinde çekildi. Fotoğrafı çekilen kadın, ilk evliliğinden 6 ikinci ilişkisinden 4 çocuğu olan Florence Thompson; bu fotoğraftan 1958 de bir dergide görerek haberdar oldu ve haklarını korumak için dergiye başvurdu ancak artık fotoğraf Lange’nin kontrolünden çoktan çıkmış ve kamuya mal olduğu anlaşılınca başvurusundan vazgeçti. Çocukları 1983 yazında annelerinin sağlık masraflarını karşılamak için bir kampanya başlatılar ve ancak 30 bin dolar toplayabildiler.
Söylendiğine göre Lange bu kampta sadece 10 dakika kaldı. Bir ülkenin bir dönemini, toplumsal bir olguyu tek karede özetledi. Varsaydığımız Amerika rüyasını bir anda yıktı. Binlerce göçmenin bin bir umutla geldiği Amerika’nın, Ortadoğu veya Afrika kıtasındaki gelişmemiş bir ülkedeki halklara benzer yaşamlar olduğunu belgeledi. Günümüzde bu fotoğrafı yeniden okurken; yoksulluğun, kaynakların adil dağıtılamamasının, göçmenliğin zorluklarının dünyanın her yerinde binlerce yıldır yaşanageldiğinin, gelecekte de her coğrafyada olabileceğinin ve bu nedenle tüm dünya halklarının yaşadığı trajedilere empati duygumuzu güçlendirmesi için bir hatırlatma olarak görelim.
Göçmen Anne fotoğrafının Lange’nin kendi yaşam hikayesinde de fotoğrafta verdiği duygu ile belli noktalarda paralellik taşımakta. O dönemde bir evliliği bitirip, yeni biri ile yeni bir yaşam kurduğu ve daha güçlü hissettiği bir dönemde çekilmiş olması da bu fotoğrafın bu kadar belleklere kazınmış olmasını destekliyor. Bu perspektiften baktığımızda fotoğrafçılar da diğer sanat dallarında olduğu gibi kendi duygularını fotoğraflara yansıtabilir diyebiliriz.