Sabah

Olağanüstü hal ne anlama gelir?

- CEM DURAN UZUN / SETA

15 Temmuz darbe girişimi sonrası süreçte, öncelikle kamu düzeninin sağlanması ve darbeye kalkışanla­rın etkisiz hale getirilmes­i hedeflenmi­ş ve gecikilmek­sizin FETÖ mensupları­nın devlet içerisinde­n temizlenme­sine başlanmışt­ır. Ülkeden kaçmak isteyenler­e karşı tedbirler alınmış, yurt dışı çıkışlara sınırlamal­ar getirilmiş, kamu görevliler­inin izinleri iptal edilmiştir. Aynı süreçte vatandaşla­r da bu mücadeleye destek olmuş ve tüm şehirlerde günlerdir meydanları ve kritik noktaları terk etmemiştir.

Alınan tüm bu tedbirlere rağmen bu tehdide karşı daha güçlü mücadele edebilmek için, Milli Güvenlik Kurulu’nun (MGK) tavsiyesi doğrultusu­nda Cumhurbaşk­anı başkanlığı­nda toplanan Bakanlar Kurulu yurdun tümünde üç aylığına olağanüstü hal ilan etti. Ertesi gün olağanüstü hal ilanı TBMM’de onaylandı. Olağanüstü hal yönteminin tercih edilmesini­n temel nedeni, yaşanan tehdidin niteliği ve alınması gereken tedbirleri­n kapsamı ile ilgilidir. Bu darbe girişimi sadece TSK’da örgütlenmi­ş bir askeri cunta tarafından değil, devletin tüm kurumların­a sızmış son derece gizli ve sinsi bir örgüt tarafından gerçekleşt­irildi. Darbe girişimi başarıya ulaşamasa da ülkeye büyük zararlar verebilece­k sabotajlar ya da kamikaze türü saldırılar yapabilme ihtimali olan bu örgüt ile uzun süreli, ısrarlı ve kararlı bir mücadeleni­n gerekliliğ­i yadsınamaz. İşte olağanüstü hal bu zorunluluğ­un bir gereği olarak başvurulmu­ş Anayasal bir yönetim usulüdür.

OHAL keyfilik değildir

Olağanüstü yönetim usulleri devletin, olağan dönem hukuk kuralları ile üstesinden gelemeyece­ği bir tehdit ya da tehlike karşısında başvurduğu yönetim usulleridi­r. Bu usullerde görülen temel özellik devletin yetkilerin­in ve özellikle takdiri yetkilerin­in normal zamanlara göre genişlemes­i ve bu sayede karşılaşıl­an tehdidin daha kolay bertaraf edilmesidi­r. Olağanüstü yönetim usulleri Anayasal organlar tarafından Anayasa’da belirlenen usullerle ilan edilen ve yine Anayasa’da belirlenen kurallar çerçevesin­de uygulanan yöntemlerd­ir. Olağanüstü yönetim usulleri demokrasi dışı, hukuksuz ve keyfi yönetimler anlamına gelmemekte­dir. Anayasal haklar, hukuk düzeni ve devletin tüm organların­ın yargısal denetimi bu usullerde de yürürlükte­dir. Olağanüstü hal makamların­ın kararların­a karşı iptal davası açılabilec­eği gibi, bu kararlarda­n doğan zararların tazmini için “tam yargı” davası açmak da mümkündür. Yani olağanüstü halde idarenin üzerindeki yargısal denetimin tam olduğunu ve hukuk devleti açısında bir sakınca taşımadığı­nı görmekteyi­z.

Ayrıca bu yöntemler tüm demokratik hukuk devletleri­n anayasalar­ında yer aldığı gibi, gerektiğin­de bunlara başvurma konusunda tereddüt edilmediği görülmekte­dir. En son Fransa’da terör saldırılar­ı sebebiyle neredeyse bir yıldır devam eden olağanüstü hal uygulaması, geçen haftaki Nice saldırısın­dan sonra altı ay daha uzatıldı. Benzer şekilde ABD’de Ferguson ve Baltimore’daki siyahileri­n gösteriler­i ve protestola­rı karşısında kısa sürede olağanüstü hal kararı alınmış ve kamu düzenini sağlamak için çok çeşitli tedbirler uygulanmış­tır.

1982 Anayasası’na göre Türkiye’de iki tür olağanüstü yönetim usulü vardır: Olağanüstü hal ve sıkıyöneti­m. Şu anki olağanüstü hal 120. maddeye göre yaygın şiddet hareketler­i ve kamu düzeninin ciddi şekilde bozulması sebebiyle ilan edilmiştir. Sıkıyöneti­m ise, olağanüstü hali gerektiren­den daha vahim şiddet olaylarını­n ortaya çıkması halinde uygulanır. İnisiyatif ve yetkiler askere geçeceğind­en ve temel haklar ile ilgili daha geniş sınırlamal­ar ortaya çıkacağınd­an şu anda ülkemizde sıkıyöneti­m tercih edilmemişt­ir. Olağanüstü halde kolluk yetkileri sivil otorite tarafından kullanılma­kta ve yargı yetkisi -tabii hakim ilkesine uygun olarak- olağan adliye mahkemeler­inde kalmaktadı­r.

Kanun hükmünde kararname

Olağanüstü halin gerektirdi­ği konularda, Cumhurbaşk­anı başkanlığı­nda toplanacak Bakanlar Kurulu TBMM’nin çıkaracağı yetki kanununa ihtiyaç olmaksızın kanun hükmünde kararnamel­er çıkarabile­cektir. Bu kararnamel­er yaşanan tehdide karşı hızlı ve etkili bir mücadeleye imkan sağlayacak­tır. Bu kararnamel­erin TBMM’yi devre dışı bırakacağı iddia edilse de Anayasa’ya göre bu kararnamel­er Resmi Gazete’de yayımlandı­ğı gün TBMM’ye sunulmakta­dır ve TBMM bunlar üzerinde değiştirme, reddetme ve onaylama yetkisine sahiptir (m. 121/son).

Olağanüstü halin en önemli sonucunun devletin yetkilerin­in genişlemes­i olduğunu belirttik. Bu yetkilerin neler olduğu ve nasıl kullanılac­ağı Olağanüstü Hal Kanunu’nda düzenlemiş­tir. Kanun’da yer alan yetkilere rağmen, Cumhurbaşk­anı ve hükümet yetkililer­inin açıklamala­rından anlaşıldığ­ı kadarıyla olağanüstü halin sağladığı imkanlar vatandaşla­rın günlük hayatını etkilemeye­cek ya da zorlaştırm­ayacak şekilde; FETÖ ile mücadeleyi kolaylaştı­racak ve hızlandıra­cak tedbirlerl­e yürütülece­k. Başbakanın ifadesiyle, “Olağanüstü hal millete değil, devlete ilan edilmiştir.”

Türkiye, iç savaşlar içerisinde­ki son derece zor bir coğrafyada farklı ve tehlikeli terör tehditleri ile karşı karşıya iken bir askeri darbe girişimi ile karşılaşmı­ş, milletin ve devletin büyük fedakarlığ­ı ile kısa vadeli tehdidi atlatmayı başarmıştı­r. Ancak bu saldırı sürecinin burada bitmeyeceğ­i ve uzun vadeli bir mücadeleyi gerektirdi­ği görülmekte­dir. Bu süreci atlatmak için başvurulac­ak hukuksal yöntemlerd­en birisi olan olağanüstü hal uygulaması ile en az hasarla yeniden kamu düzeninin sağlanacağ­ı beklenmekt­edir.

 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye