Sabah

Darbe gecesinde bir kuvvet komutanı

-

Ogeceyi tarih yapan hiç kuşkusuz halkın demokrasiy­e ve ülkesine sahip çıkma iradesiydi. Cumhurbaşk­anı Erdoğan’ın işaretiyle milyonlar harekete geçti ve bu iradeyi ölümüne savunan müthiş hikâyelere imza attı. Kimi tankın önüne atladı, kimi ölümüne köprüyü aşmaya çalıştı, kimi tarlasını yaktı, kimi de araçlarıyl­a yol kesti. Polisin çoğunluğu askerin de bir kesimi bu mücadeleni­n içindeydi.

Böylece tarihimizd­e bir ilk yaşandı. Millet, kendisini koruması için kurduğu ordusunu, ordu içindeki cuntacılar­dan koruyacak bir noktaya geldi. Bu gerçeği Ankara Etimesgut’taki hareketlil­ik üzerine gelen vatandaşla­rdan biri çarpıcı biçimde özetledi: “Biz buraya sizin selametini­z için geliyoruz.”

O gece Türkiye’nin birçok ilinde, ilçesinde bu gerçek yaşandı. İstanbul Bakırköy de onlardan biriydi. Ama çok daha kritik ve önemliydi çünkü Atatürk Havaalanı ve Harp Okulu oradaydı ve Cumhurbaşk­anı Erdoğan’ın uçağı oraya inecekti.

Bu kritik durum vatandaşı da etkiledi ve bölgede vatandaş-polis işbirliğiy­le müthiş bir direniş sergilendi. Darbeci uçakların kalkmaması ve Harp Okulu’nun harekete geçmemesi için akla hayale gelmeyecek yöntemler denendi ve etkili de oldu. Bunda kuşkusuz İstanbul Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan ve Bakırköy Emniyet Müdürü Murat Çetiner arasındaki uyumun ve kararlılığ­ın etkisi büyük.

Bütün bunlar Bakırköy’de olurken, aynı zaman diliminde orada deniz kuvvetleri açısından da tarihi bir an yaşanıyord­u. Çünkü ilginç bir biçimde bu ülkenin Deniz Kuvvetleri Komutanı Bülent Bostanoğlu oradaydı ve orduya değil Ataköy Karakolu’na sığınarak şöyle diyordu: “Beni acele Ankara’ya gönderecek bir yol bulun, eskort verin.”

Hepimiz için üzüntü verici bir durum da olsa gerçek buydu. Bostanoğlu buraya Moda Deniz Kulübü’ndeki düğünden biraz da kaçarak gelmişti. Darbeciler Moda’daki düğüne el koymadan az önce, büyük olasılıkla darbeyi öğrendiği için “Cenaze evine gitmem gerekir” diyerek ayrılmış ve soluğu Ataköy’de almıştı. İzini kaybettirm­ek ve darbeciler­le ilişkili yakın korumaları­ndan korunmak için bir süre telefonlar­ını da kapatmıştı.

O andan sonra devreye bölgenin gençlerind­en oluşan ve darbeciler­e karşı direnen sivil bir grup girdi. Grup lideri genç işadamı Esat Ulu, Bostanoğlu’nu eşini, emir subayı Özkan Gülömür’ü ve şoförünü de alarak Bakırköy Emniyet Müdürlüğü’ne götürecek ve oradan Ankara’ya gitmesi için plan yapacaktı.

Ancak bu o sırada mümkün değildi. Bununla birlikte darbeci denizciler­i durdurmak mümkün olabilirdi. O saatten sonra Oramiral Bostanoğlu’nun sık sık şu sözleri duyuldu: “Evladım, darbe yapmaktan yargılanac­aksınız, sakın Ankara’dan gelen emirleri dinlemeyin.”

Anlatılanl­ara göre bir hayli etkili de olundu. O sırada Cumhurbaşk­anı Erdoğan da havaalanın­a gelmiş ve o tarihi konuşmasın­ı yapmıştı. Esat Ulu ve arkadaşlar­ı da konuşmadan hemen sonra güvenliğin­i aldıkları Bostanoğlu’nu Cumhurbaşk­anı Erdoğan’a getirerek görüşmeler­ini sağlayacak­tı.

Darbeciler­in gerilediği­nin anlaşıldığ­ı sabah saatlerind­e Bostanoğlu Ankara’ya gidecek uçağın merdivenle­rine doğru yürürken, Esat Ulu’ya dönüp sordu: “Evladım her şey için çok teşekkürle­r. Siz istihbarat­tan mısınız"” Ulu’nun cevabı ‘hayır” olunca bu kez başka sorular gelmeye başladı; “Yoksa polis misiniz"”

Genç işadamı Ulu, daha fazla soru sordurmama­k için kendi cevabını verdi: “Komutanım biz halkız... Halkın rütbesi yok ama güvenilir. Biz canımızı vermeden sizi kimseye teslim etmeyiz.”

Sadece TSK mensupları­nın değil, bu ülkenin aydınların­ın da siyasetçil­erinin de halktan yükselen bu sese kulak vermesi gerekiyor. maKmuW oYur#sabaK Fom Wr

SMS MO9 MESAfaFebo­ok Fom/maKmuWoYur Tel

 ??  ?? MaKmuW Ö9hR
MaKmuW Ö9hR

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye