‘İkinci dalga gelecek’ diyen herkes ‘dost’ mu?
5 Temmuz’da hep beraber yazdığımız destanın ardından hiç ara vermeden, “ikinci bir girişim gelir mi” sorusu tartışılıyor.
Ekranlarda, gazetelerde boy gösteren “yorumcular” kimi zaman işi abartıp tarih bile veriyorlar.
15 Temmuz’da sütten ağzı yanan vatandaş da panik halinde bu sansasyonel çıkışları bizlere soruyor.
Buradan toplu cevap vermiş olayım. Nasıl bu kadar iddialı konuşabildiklerine dair hiçbir fikrim yok. Zira bugüne değin sözlerini delillerle destekleyenini görmedim.
Peki, o halde bu çıkışların amacı ne olabilir?
Samimi kaygılarını inandırıcı kılmak için işi abartanları ve “meşhur olmaya” çalışanları bir kenara koyarsak, iddia sahiplerini bir iki kategoride toplamak mümkün. 1- Geçmişte askeri darbeleri destekledikleri için siyasetten tasfiye olan ve şimdilerde yeniden aktör olmaya çalışan marjinaller. 2- Ak Parti geleneğinde “Erdoğan sonrasına” hazırlandıkları açığa çıkan ve yeniden itibar kazanmaya çalışanlar. 3- 16 Temmuz sabahı hezimete uğrayıp kalan tabanı konsolide etmeye çalışan Fetullahçıların henüz deşifre olmamış üyeleri.
Her ne kadar ilk iki grupta yer alanların motivasyonu sistem içinde meşruiyet kazanma gibi görünse de son tahlilde Türkiye karşıtı cephenin değirmenine su taşıyorlar.
Zira hem hedef saptırıyorlar hem de FETÖ ile mücadeleye destek veren halkta empati yorgunluğu yaratıyorlar.
Son günlerde FETÖ’nün stratejik ortağı PKK’ya karşı devletin yanında mücadele eden Kürt aşiretlerine yönelik itibar suikastlarını bu çerçevede değerlendirmek mümkün.
Tıpkı geçmişte FETÖ’ye sınırsız destek sunmuş kimi şaibeli isimlerin, sanki Fetullahçıların hedefiymiş gibi lanse edilmesi gibi...
FETÖ ile mücadelede en önde görünüp radikal çözümler önerenlere en az Fetullahçılar kadar dikkat etmemiz şart!