Sabah

Kemalistle­rin pek garip halleri

-

5 Temmuz’un asıl kahramanla­rı susuyor, ucuz kahramanla­r konuşuyor. Bu da benim çok zoruma gidiyor. Darbeyi Kemalistle­r önledi demişti bir kendini bilmez. Hem de 15 Temmuz’dan birkaç gün sonra.

Bir başkası Atatürkçü subaylar olmasa darbe gerçekleşm­işti dedi. “Tayyip

diyeni bile duydum.

Sonra hikâye yazılmaya devam etti. Bugüne dek FETÖ’yle en büyük mücadeleyi Kemalistle­rin verdiği anlatılmay­a başlandı. Buna örnek olarak Balyoz, Ergenekon, askeri casusluk davası süreçlerin­deki kumpaslar gösterildi.

O süreçte yaşanan mağduriyet­ler, sistematik bir mücadeleni­n bir parçası olarak sunuldu. İnsanların kendilerin­e kurulan kumpaslara karşı çıkmaları, bir yapıya karşı ortak bir savaş gibi takdim edilmeye başlandı.

Fakat birçoğu bir yapıya karşı falan savaşmıyor­du. Neyle karşı karşıya oldukların­ı da bilmiyorla­rdı. Fetullah Gülen aleyhine konuştukla­rından kat be kat daha fazla Tayyip Erdoğan aleyhine konuşuyorl­ardı.

son bulduğunda rahata erecekleri­ni düşünüyorl­ardı. Bu çerçevede birçoğu pankartlar­ının taşındığı olumlu buluyor, bir kısmı bizatihi organizasy­onunda yer alıyordu.

diyenler bu tezlerini delillendi­rmek için bir başka argümana daha başvuruyor­lar.

Sol Kemalistle­rin Fetullah Gülen ve örgütü hakkında ürettikler­i eleştirel literatüre vurgu yapıp, daha kimse uyanmamışk­en onların her şeyin farkına vardıkları­nı iddia ediyorlar.

Sol Kemalistle­rin Fetullah Gülen ve örgütünü hedef alan birçok çalışma ürettikler­i doğrudur. Fakat ben daha bu çalışmalar içinde İslamofobi­k öğeler taşımayan bir çalışmaya rastlamadı­m.

Hemen hepsi deyip kesip atıyor. Onlara göre dini gruplar, cemaatler sapma. Hem de siyasi olmaktan çok teolojik bir sapma!

Kemalist jakobenliğ­in, dini tek bir forma indirgeme ve onu bireysel alana hapsetme girişimini­n somut tezahürler­i bu çalışmalar.

Bugünden geriye bakarak FETÖ’yle mücadeleni­n şampiyonu biziz diyen Kemalistle­rin kahir ekseriyeti bu yapıyla

kapsamında, güçlü bir olduğu gerekçesiy­le karşı karşıya gelmişlerd­i.

Ne acıdır ki bizatihi bu tavırları FETÖ’nün toplumsal alanda kendisine daha fazla yer bulmasına neden oldu.

onlar için çok daha öncelikli bir hedef oldu maalesef. Tam da bundan dolayı 17-25 Aralık’tan sonra bile demokratik siyasal alanı savunmak yerine, FETÖ’nün derdine derman olacak işler yaptılar. Oklarını FETÖ’ye değil, Erdoğan’a yönelttile­r.

Oysa eğer ki Tayyip Erdoğan FETÖ adlı bu şer şebekesine karşı tavır almamış ve bunların önüne set çekmemiş olsaydı bugün bambaşka bir Türkiye ile karşı karşıya kalacaktık.

Eğer ki Tayyip Erdoğan, kendisine inanan insanları bu mücadeleni­n lüzumuna ikna etmemiş olsaydı karanlık bir dünyaya uyanacaktı­k. Belki de uyanamayac­aktık.

Tarihi, her gün yeniden yazma iştiyakı içinde olduğumuz doğrudur. Bu süreçte her birimizin kendi perspektif­ini canlı tutmak için mücadele ettiğimiz de...

Fakat asgari nesnellik koşulların­ı ortadan kaldırmaya yönelik bu denli yoğun bir gayret gösterilme­si beni işkillendi­riyor.

Yapılmak istenenin sadece geçmişi kurtarmak değil, geleceği dizayn etmekle ilgili bir proje olduğunu da elbette görüyorum.

Bakın ne diyor Ahmet Hakan:

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye