Amerika’da laiklik elden gitti
Donald Trump’un yemin törenini izlediniz mi? Hadi hadi, izlemişsinizdir. Bu Amerikan törenlerinde hele hele Oscar’da), kaybedenin “sanki ook sevinmiş gibi yapmasına” bayılırım. Elbette Hillary Clinton da öyle yaptı, sahte gülücüklerle.
Acaba Trump sözlerine “önce beni dünyaya getiren kıymetli valideciğime ve sebeb-i hayatım babacığıma teşekkürlerimi sunarım” şeklinde mi başlayacak diye de merak ettim... Oscar kazanan her görgüsüz öyle yapar da...
Fakat bu tören bendenize az biraz “laikliğe aykırı” gibi geldi! Yani, bizde olsaydı öyle denirdi.
Önce bir papaz çıktı, bizim spikerler laf kalabalığına boğdukları için kim olduğunu tam anlayamadım. Papaz efendi Kutsal Kitap’tan bölümler okudu. Okuduğu da zebur, yani Hazret-i Davud’un mezmurları...
Bizde Diyanet İşleri Başkanı çıkıp devir-teslim töreninde üç tane Hadis-i Şerif okusa enteller kıyameti koparırlar.
Sonra bir de kadın çıktı, bunlar çeşitli Protestan cemaatlerinin temsilcileri olsalar gerek, o da Kitab-ı Mukaddes okudu, dualar etti, “amin” diye bitirdi. Bizde tepkiyle karşılanır.
Cumhurbaşkanlığının devir-tesliminde dua edilir mi? Bizde edilmez.
Yoksa Amerikalılar din işleriyle devlet işlerini birbirine mi karıştırıyorlar, Yahşi Batı filmindeki kelek şerif gibi?
Bunlar da yetmedi, “ilahiler” de okundu.
Mississippi Eyalet Üniversitesi korosu uzun uzadıya bir ilahi okudu. Spiker “şarkı” dedi ama bildiğiniz ilahi.
Yani düşünebiliyor musunuz, Tayyip Erdoğan’ın yemin töreninde Cumhurbaşkanlığı Klasik Türk Müziği Korosu Dr. Nevzad Atlığ yönetiminde “Şol Cennetin Irmakları”nı okuyor... Yeri göğü inletirler, olay çıkarırlar, bacak ısırırlar, kendilerini kürsüye kelepçelerler!
O arada reklamlar girdi. Reklamlar çıktığında bir de baktık, başka bir koro başka bir ilahi okuyor. 21 pare top atıldı, bizde olsa yadırganır, “padişah geldi” denir. Amerika’da “kral geri geldi” demiyorlar.
Yeminden sonra da “hahambaşı” çıktı konuştu. Arkadaşlar sağolsunlar yayını kestikleri için imam da çıktı mı bilmiyorum.
Trump, Kitab-ı Mukaddes’e el basarak yemin etti. Laiklik elden gitti.
Yunanistan’da da böyle oluyor, yemini de Atina Metropoliti ettiriyor. İngiltere’de krala ya da kraliçeye tacını Canterbury Başpiskoposu giydiriyor. Orada kral ya da kraliçe din konusunda “tarafsız” değil, taa Sekizinci Henry’den beri Anglikan Kilisesi’nin başı.
Ama demokrasi var mı? Dibine kadar var.
Demek ki “demokrasi” ile “laiklik” aynı şeyler değilmiş.
Peki bu muasır medeniyet seviyesi midir, yani çağdaş uygarlık düzeyi?
Ey Türk istikbalinin evladı! Yoksa büyük Atatürk sana, Medeni Kanun’u İsviçre’den alır gibi, “bu konuda da yalnızca Fransız düzenini örnek al” mı demişti?
En iyi Batı modeli neresi yahu, bir bildirseniz de rahatlasak.