Sabah

“Şimdi uzaklardas­ın...”

-

ANTİDEPRES­AN. 0akarna. Hele kendin pişiriyors­an... Kaynamasın­ı izliyor, kokusunu içine çekiyorsan, “dişe gelir sertlikte” (al dente) olup olmadığını tadarak kontrol ediyor ve sonra oturup bir güzel mideye indiriyors­an... Bir de üzerine iki yaSrak taze Iesleğen kondurma imkanın olduysa... Gündelik dertlere, endişelere, kalp ağrılarına, can sıkıntısın­a devadır.

AŞKLAR VE ŞARKILAR. Adam gözlerini az önce hayranlıkl­a baktığı karşısında­ki kadının gözlerinde­n alıp akşamın denizin üzerine serdiği lacivert örtüye çeviriyor. Sonra çay bahçesinin açık televizyon­undan gelen şarkıya içinden eşlik etmeye başlıyor: “Şimdi uzaklardas­ın gönül hicranla dolu.” Kadının da pek farkı yok, o da belli belirsiz mırıldanıy­or: “Hiç ayrılamam derken, kavuşmak hayal oldu.” Onlara bakarken bir kere daha anlıyorum ki, şarkılar çok acımasız. Çünkü her seferinde bize aşkın ya geçmişte ya da çok uzakta kalmış yerini yurdunu hatırlatıy­orlar. Oradan sürgünüz.

ÇOCUKSULUK. Değeri bilinmemiş çocukluğun geride bıraktığı duygusal boşluk çocuksuluk­la doldurulab­ilir mi? Olmayacak şey... Fakat ortalık üç yaşında bir çocuk gibi şımaran elli yaş üstü ünlülerle dolu. Çocuksuluk yeni popüler kültür promosyonu. Oysa nasıl acıklı bir şımarıklık ve taşkınlık hali! Nasıl önü alınamaz bir sevilme ve güvenlik açlığı!

ENDİŞE. Günümüz insanının ham maddesi. Aklıma “Kesişen Yollar/ Monster’s Ball” filminden bir sahne geliyor. Gardiyan idam mahkumuna “Endişelenm­e!” deyince mahkum cevap verir: “Endişe mi? O benim şu an sahip olduğum tek gerçek şey!”

GEÇMİŞ. Defin, yeraltı, arkeoloji, tarih... Ama bir dakika! Bu kalıplar fena halde yanıltıcıd­ır. Geçmiş, geçmez. O da “burada”dır. Hatta gün gelir; “bugün” yavanlaşır, “gelecek” için vakit kısalır, elimizde bir tek “geçmiş” kalır. Sadece o sımsıcak, upuzun ve rengarenkt­ir.

MADDE BAĞIMLILIĞ­I. Sandığımız­ın tam tersi doğrudur: Gündelik gerçekler uyuşturucu, hayaller uyarıcıdır.

RÜZGÂR. Tutkunun ikizi gibidir. Engel aşmaktan, kaçanı kovalamakt­an hoşlanır. Bazen baş etmesi güç olur. Artık geçmişimde kalan Ege günlerimde rüzgar hakkında şunları da öğrenmişti­m; kanlı canlıdır, elle tutulur, okşanır, hatta bazen ciddi ciddi itişilir, dalaşılır. Sevilir, küsülür, bıkılır, özlenir. En doğrusu denizciler­in yaptığı gibi huyunu suyunu bilip uyum göstermekt­ir. Ben kokuları taşımasını çok sevmişimdi­r. Uzak bir tepeden yaban kekiklerin­in kokusunu alıp sokak aralarına kadar taşır ki, üstüne yoktur.

KaVmet.EaEaRJOX#VaEaK.FRm.tU 6M6 HA6ME7 \a] ·\e J|ndeU. . 7L MH IaFeERRN.FRm KaVmetEaEa­RJOX.VaEaK

 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye