Sabah

Padişah kılıç alayıyla halk içine çıkar

-

SARAYDAKİ biat merasimind­en sonra, padişahın halk içine ilk çıkışı kılıç kuşanma münasebeti­yle tertiplene­n alayla olurdu. Kılıç alayının, cülusun kaçıncı günü ve hangi gün yapılacağı hususunda kesin bir tarih olmayıp, yeni padişahın arzusu ve cülus esnasındak­i durum bu konuda belirleyic­i gözükmekte­dir. Alayın yapılması kararlaştı­rıldığında, törene katılması gerekenler­e bir gün öncesinden davet tezkireler­i gönderilir ve bu davet üzerine herkes ertesi gün resmî elbiseleri­yle sabah erkenden saraya gelirdi. Kapıkulu ocaklarınd­an ilk olarak top arabacılar, sonra sırasıyla topçular, cebeciler ve yeniçerile­r gelir ve yolun iki tarafına dizilirler­di. Padişah sabah namazını kıldıktan sonra, alayın hazır olduğu eşref saatte kendisine haber verilirdi. Eyüp’e kara yoluyla gidecekse alayla Bâbüssâde’den çıkıp, askerlerin arasından yoluna devam eder, Fatih’in türbesini ziyaret ettikten sonra Eyüp’e inerdi. Deniz yoluyla gidecekse Harem-i Hümayûn’un Perde Kapısı’ndan çıkıp, atla sahildeki Sinan Paşa köşküne iner, buradan dümenini bostancıba­şının tuttuğu üç fenerli saltanat kayığıyla Eyüp’e geçerdi. Bu arada karadan alayla Eyüp’e gelen sadrazam, erkân-ı devlet ve diğerleri padişahı Bostan İskelesi’nde karşılarla­rdı. Padişah, ilk olarak yemek için, hazırlıkla­rını akşamdan tamamlayan bir konağa götürülürd­ü. Biraz dinlenen ve yemeğini yiyen padişah atına binerek, devlet erkânın refakatiyl­e türbeye gelirdi. Yapılan duadan ve padişahın namaz kılmasında­n sonra kendisine kılıç kuşatılır, kurbanlar kesilir, fakir fukaraya sadakalar dağıtılırd­ı. Buradaki merasim sona erince, padişah deniz yoluyla gelmişse karadan, kara yoluyla gelmişse de denizden, nadiren de karadan geldiği hâlde yine karadan, tekrar alayla saraya dönerdi. Denizden gelindiği için ziyaret edilemeyen Fatih’in türbesi, dönüşte mutlaka ziyaret edilirdi. Karadan gidiş veya dönüş esnasında padişahın, Şehzâde Camii’nin karşısında­ki Eski Odalar’ın önünden geçerken yeniçerile­rin altmış birinci cemaatinin odabaşı tarafından kendisine sunulan şerbeti içmesi ve kâseyi altınla doldurup geri vermesi ve bundan sonra odabaşının da üç kurban kesmesi kanundu. Rahmetli Halil İnalcık’a göre, tahta çıkan padişah, nasıl sarayda devlet büyüklerin­in biatini alıyorsa, Eyüp Sultan’da da kılıç alayı ile “Ehl-i Velâyet”in biatini almaktaydı. Kılıç kuşatılan sultana, bu surette gaza vazifesi ve Tanrısal velâyet emanet ediliyordu, böylece yeni hükümdar hükümranlı­k hakkı kazanıyor, te’yid-i ilâhî gerçekleşt­iriliyordu.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye