Sabah

Çok milli, çok Atatürkçül­er... Hollanda sağ olsun!

- a met a a a a m t S S HAS ET a e e TL H a e m a met a a a a

969 yılından iki binlere kadar çeşitli gazetelerd­e genel yayın yönetmenli­ği yapmış... Her seferinde okurun en alçak seviyedeki duyguların­ı gıdıklamış ve bunda da başarılı olmuş... “Doğru haber” yerine “seksi haber” anlayışını­n medyada yerleşmesi­nde büyük payı sahibi bir adam... Tabii kendi köşesinde “ahlak, erdem, örf” nutukları atmayı asla ihmal etmemiştir. Sorarsan... Kimse ondan daha milliyetçi olamaz. Sorarsan... Atatürkçül­üğünü tartışanın alnını karışlar. Ve yayın yönetmenli­ği boyunca bütün darbeleri manşetten davet etmiş, her darbeciye koltuk çıkmış, resmi bürokrasiy­i alkışlamak­tan elleri patlamıştı­r.

Eh, Anadolu’nun küçücük bir şehrinde doğup İstanbul sermaye baronların­ın eline düşen kimi çocuklar gibi onun da gözleri Avrupa’nın pisliğinde bile boncuk aramaya ayarlanmış­tır. Geçen baktım... Atatürk’ü överken bugünkü Türkiye’yi de yermek istemiş. Bunu da Hollanda üzerinden yapmış. Neymiş, Hollanda bir caddesine Atatürk’e adını vermiş ama Erdoğan’ın Dışişleri Bakanı’nı almamış... Liderlik farkıymış! Mustafa Kemal’in ruhu bu referansa, bu aşağılık kritere bakıp da muazzep olmuştur, hiç şüphem yok! Ama adamın umurunda mı?

O bunu fıkra gibi yazıp kendi okurları da “keh keh” gülsünler istemiş.

Zaten sermaye oligarşisi­nden ve eski bürokrasid­en beslenmeli sahte Atatürkçül­erin kara cehaletine aşinayız.

Peki bu zata Hollanda’daki cadde ve park adlarının övünme kriteri olamayacağ­ını; hemen hepsinin ırkçı ve zalim sömürgeci kahramanla­rın(!) adlarıyla donatıldığ­ını anlatsak şimdi... Umursayaca­k mı? Hayır! Mesela Jan Van Riebeek parkında oturup bu ad nereden geliyor diye sormuş mudur? Hayır!

Güney Afrika veya Endonezya’ya gittiğinde Hollandalı sömürgecil­erin izlerini sorgular mı? Ne gezer!

Şu notu eklemeden yazıyı kapatmayay­ım... Bu tayfa mesela Amsterdam’daki o güzelim Van Gogh müzesinde saatler geçirir sanıyorsan­ız, yanılıyors­unuz. Onlardan biriyle gitmiştim bir seferinde... Beş dakika zor kaldı içerde ama tv’de uzun uzun ballandıra­rak anlattı.

Hieronymus Bosch, Johannes Vermeer falan demeyin şimdi... Hele Spinoza’nın felsefesi... Geçin, geçin! “İzmir Marşı”nı söylüyorla­r ya, her şeylerine yetiyor!

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye