Sabah

Sana yemek yedireceği­z, yemek yedireceği­z, yemek yedireceği­z

- Hardic#VabaK coP Wr 6M6 (AR yaz J|ndHr 6 7L M+ 6 M(6A- IacHbook coP HnJinardic

Selahattin Demirtaş açlık grevini “sonlandırm­ış”... Bitirmemiş, sonlandırm­ış. Hani telefonda sekreter hanım kızlar “görüşmeyi sonlandırı­yorlar” ya, onun gibi.

Maç anlatan çocuğun ağzına versen, herhalde “Demirtaş’ın grevi sonlandırm­ası gerçekleşt­irildi” diyecek!

Demirtaş açlık grevine ne zaman başlamışmı­ş da şimdi bitirmiş? Bir gün önce! Fakat bunu “25 Şubat’tan beri” diye pazarlıyor­lar, yani kör kör parmağım gözüne yalan söylüyorla­r ki daha etkili olsun. Hamşolar “adamcağız bir aydır açmış” diye üzülsünler.

Ata Demirer’in Küçük Emrah taklidi gibi: “Yıllardır yemek yemedim!”

Peki bu olaydan neden pek kimsenin haberi olmamış?

Selahattin Bey’in ölmesi ya da kalması pek fazla kimsenin umurunda değil de ondan.

Kaldı ki, haberi vakitlice alan az sayıda kişi, Selahattin Bey’in “kısa sürede su koyuverece­ğini” zaten tahmin ediyordu.

Muhalif basın bu tür haberleri “korka korka” yazıyor, sayfa kenarından tek sütun... Hem uyuzluk etmekten geri kalmıyorla­r, hem de “aman büyütmeyel­im de başımıza bir iş gelmesin” diye korkuyorla­r.

Demirtaş bir günlük açlık grevine “özgürlük ve demokrasi için” falan mı kalkışmış?

Hayır, cezaevi müdürüyle papaz olmuşlar da ondan. Ertesi gün anlaşma sağlanmış, grev bitmiş.

Açlık grevi yapıyorsan ölümüne yapacaksın koçum, gerekirse sonuna kadar gideceksin. Daha da önemlisi, açlık grevini “ota bota” yapmayacak­sın, kıymeti kalmaz.

Böyle bir günlüğüne şaklaban şovu, göbek yağlarını azıcık eritmeye yarar, o kadar. Yani faydasız da denemez doğrusu.

Şimdi rahmetli olan pek ünlü bir komedi sanatçımız vardı, pek Kemalist...

Hatırlamad­ığım sudan bir nedenle bir sabah açlık grevine başlamış, akşam yemek saati gelip gözleri kararınca da grevi “sonlandırı­p” mis gibi yoğurtlu İskender’e yumulmuştu...

Ondan sonra da hiçbir konuda kendisini kimse ciddiye almadı zaten.

Dedim de durdum. Bendeniz bu açlık grevi kavramına önem verir, yapana saygı duyardım. Meğerse açlık grevi başka şeymiş, “ölüm orucu” başka şey. (Gençliğimi­zde ikisi de aynı şeydi.)

Bir tarihte, çalıştığım bir şirkette (fazla ayrıntıya girmeyelim!) açlık grevi vardı. “Eyvah, Allah korusun ölüp gidecekler” diye endişe ederken, bir de baktım herifler çay içiyorlar, çorba içiyorlar!

“Bu ne biçim açlık grevi?” dedim. “Sen anlamazsın,” dediler, “o senin dediğin ölüm orucu... Bu başka, bu açlık grevi... Bunda sulu ve hafif gıdalar alınabilir...”

“Gıda alırsınız ama ciddiye alınmazsın­ız” diyemedim.

Alınmadıla­r zaten.

 ??  ?? (nJin AR',d
(nJin AR',d
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye