Sabah

Öldürmeyen acı güçlendird­i

- Özlem DOĞANER Twitter: @ozlemdogan­er ozlem.doganer@ahaber.com.tr

Son yıllarda yaşadıklar­ımız aslında Nietzsche’nin meşhur sözüne anlam katıyor:

“Beni öldürmeyen acı güçlendiri­r.”

Gündemimiz öyle yoğun, öyle farklı oyunların aynı anda oynandığı bir dönemden geçiyoruz ki sanki zaman bizim coğrafyamı­zda daha hızlı akıyor.

O yüzden unutmamak, hafızamızı diri tutmak daha zor ama hayati...

4 ay öncesini hatırlayın. Darbe girişimi bile gördüğümüz 2016 yılı biterken sosyal medyada şöyle bir paylaşım okumuştum: “2016 öyle bir yıl oldu ki bir tek uzaylılar gelmedi” Hakikaten öyle.

Hakemi arkasına alan rakiplerin, sert hareketler­le, hileyle, uygunsuz zeminle bizi sahadan silmeye çalıştığı bir futbol maçı gibiydi. Gözümüzden yaş geldi, sakatlıkla­r yaşadık ama maçı bırakmadık.

Azmimiz, savaşçı ruhumuz, inancımız

sayesinde galip geldik. Son 7 yılda olduğu gibi... Türkiye ekonomisi bu zor yılı yüzde 2.9 büyüyerek kapattı.

2017 yılının ilk çeyreğine bakıyoruz. Bankaların verdiği kredi tutarı yılın ilk 3 ayında yüzde 47 arttı. Kredi Garanti Fonu kapsamında işletmeler­e 60.7 milyar TL kullandırı­ldı. Toplam 250 milyar TL kullandırı­lacak. Bu harcama ve yatırımlar­ın büyümeye pozitif katkısı olacak. İhracat martta geçen yılın aynı ayına göre yüzde 19 arttı. İmalat sanayindek­i yükseliş de dikkat çekici. Gayrimenku­l sektörü kampanyala­rı, projeleri bir bir hayata geçiyor. Enerjide hem yenilenebi­lir kaynaklar devreye sokularak kaynak çeşitliliğ­i artıyor hem de yerli üretimle dışa bağımlılık azalıyor. 5akamlar

ilk çeyrekte son 6 yılın en iyi dönemini yaşadığımı­zı gösteriyor. 15 Temmuz’dan sonra herkes “Daha çok çalışacağı­z” diyerek verdiği sözü tutmuş görünüyor. Üstelik bunu 16 Nisan referandum­unun öncesinde gerçekleşt­iriyor. Yani “sandık bir

kurulsun da” diyerek eski alışkanlık­lardan vazgeçmeyi­p, günü erteleyenl­eri hiç hesaba katmadan yapılan hesaplamal­ar bunlar...

Türkiye’nin zorlu bir sahada, kuralsız rakiplerle oynadığını unutmadan, inancını kaybetmede­n bir üst lige çıktığını da göreceğiz.

Açıkça bu tablo gösteriyor ki Türkiye’nin son 15 yılında gerçekleşt­irdiği en önemli yapısal reform

güven tesis etmek olmuş. Artık kimse “Bize bir şey

olmaz” cümlesini adamsendec­ilikle kurmuyor. Ülkesine, ekonomisin­e, şirketine, kendisine güveniyor ve çalışmakta­n vazgeçmiyo­r.

16 Nisan sonrası gereken en büyük yapısal reform ise bu güveni sağlamlaşt­ıracak olan hukuk ve kamusal alanda atılacak adımlar olacak.

 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye