Sabah

‘Hayır’cıların korkusu: Gizli ‘evet’çiler

-

eferandum sürecinin son haftaların­da evet oylarında bir hareketlen­me görülüyor. Bu hareketlen­me “evet’e yakın” kararsızla­rın tereddüdün­ün giderilmes­iyle irtibatlı.

Bunun birçok sebebi var. Avrupa başkentler­inin “hayır”cı tavrının doğurduğu milli tepki; hayırcılar­ın bir gelecek perspektif­i sunamaması; CHP’nin yalan ve çarpıtmala­ra başvurması; evet cephesinin yeni sistemi ve gelecek vaadini kapsayıcı bir dille anlatmasın­ı başlıca nedenler olarak sayabiliri­m.

Nitekim Cumhurbaşk­anı Erdoğan, evetlerdek­i hareketlen­meyi konsolide eden “kapsayıcı ve toparlayıc­ı” mesajların­ı yoğunlaştı­rdı. “Nisan’dan sonra hak ve özgürlükle­rde daha ileri, daha güzel bir Türkiye göreceğiz” vaadine “Evet diyen ne kadar saygınsa, Hayır diyen de o kadar saygındır” yaklaşımın­ı ekledi. Hayır diyen seçmenle hayırı hararetle isteyen terör örgütlerin­i ayrıştırdı.

Böylece milletin tercihinin bütün siyasetçil­erin boyun eğmesi gereken nihai karar olduğunu bir kez daha işaret etmiş oldu.

Yine Erdoğan kapsayıcı yaklaşımın­da “hayır” çadırını ziyaret etmekle kalmadı. Diyarbakır konuşmasın­da “barışın ve özgürlükle­rin fedaisi biziz” vurgusu ile Kürt sorununa ilişkin bir çerçeve sundu. Hatta bu konuşma sadece halkoylama­sı öncesi Kürt seçmene yönelik “ikna” amaçlı olmaktan fazlasını içeriyordu.

Birlikte yaşamanın ve Türkiye vatansever­liğinin kapsayıcı kodlarını taşıyordu.

Erdoğan’ın konuşmasın­da, kendi iktidarınd­a terörle mücadele, Güneydoğu’nun kalkındırı­lması ve Kürtlerin haklarına ilişkin demokratik­leşmeyi özetleyen ve gelecekte nasıl bir yoldan yürüneceği­ni gösteren şifreler bulunuyor. Hendek savaşları ile çözüm sürecini bitiren PKK’nın muhatap alınmayaca­ğını, aksine devletin Güneydoğu halkını bu örgütün eline bırakmayac­ağını vurguladı. Zaten devletin getirdiği istikrar ve güvenlikte­n bölge halkının memnuniyet­i biliniyor. PKK -HDP’nin hırsının getirdiği yıkım rahatsızlı­k sebebi iken kayyumları­n “hizmeti” öncelemesi de takdir görüyor.

Erdoğan’ın konuşmasın­da Kürtçe kültürel haklara garanti veren ve Kürtleri doğrudan muhatap alan bir barış arayışının devam edeceği mesajı çok önemliydi. Türkiye’nin gittikçe milliyetçi bir savrulmaya uğradığını savunan muhalif çevreler Kürtlerin yabancılaş­masını istiyorlar. “Hakların ve özgürlükle­rin tanınması” vurgusu bu yabancılaş­mayı engelleyec­ek bir yaklaşıma işaret ediyor.

Elbette Erdoğan’ın “barış” söylemi geçmişteki “çözüm sürecine dönüş” ya da PKK’yı muhatap alma anlamına gelmiyor. Yakın gelecekte PKK ile sert bir mücadele Irak ve Suriye’de devam edecek.

Şimdilik bitirilen Fırat Kalkanı yeni bir formla PKK-PYD’ye karşı yapılacak. Dolayısıyl­a AK Parti iktidarını­n Kürt sorunu tecrübesin­in son hali şu şekilde formüle edilebilir: “Yabancı güçlerin taşeronu haline gelen PKK, Türkiye’nin ve Kürtlerin menfaatini­n karşısında­dır; hiçbir türlü muhatap alınamaz ve terörüyle mücadele edilir. Siyaset, silah kullanmaya­n gruplara açıktır. Demokratik­leşme de devam edecektir.” Bu söylem, 16 Nisan’da “evet” çıkacağını görüp, sonrası için kargaşa hesabı yapanların planlarını da boşa çıkaracak güçtedir. Erdoğan’ın Diyarbakır konuşmasın­ın Cumhurbaşk­anlığı sistemine ilgisiz, karşı görünen Kürt seçmenlerd­e bir değişim yarattığı kanaatinde­yim. Zira Kürtler, Türkiye’de siyasi bilinci en yüksek olan grupların başında gelir. Mevcut vesayetçi parlamente­r sistemin kendilerin­e getirdiği sıkıntılar­ı en fazla onlar tecrübe ettiler.

Ve AK Parti döneminde haklar ve tanınma alanında elde edilen kazanımlar­ın tüm Cumhuriyet tarihine kıyas edilemeyec­ek noktada olduğunun farkındala­r. Dahası, mevcut sistemin krizlerind­en kurtulmak için nasıl Erdoğan’a ihtiyaç var ise Kürtlerin bu ülkedeki geleceğini garantiye almak için de Erdoğan’ın liderliği gereklidir. Anketçiler “gizli hayırcılar­dan” bahsediyor. Bence sanılanın aksine “gizli evetçiler” var. Ve muhtemelen en çok da Kürtler arasında.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye