Sabah

Mehmet BARLAS

-

BAŞYAZI Baykal’ı anlamak zor

Bunca olayı yaşamış ve bel altına vurulan siyasi darbelerin acısını genel başkanlığı bırakmak zorunda kalarak ödemiş olan Deniz Baykal’ın da, kendisini bu üslup bozukluğu havasına kaptırması­nı anlamak kolay değil.

Ya sev ya terk et mi?

Hani “Latife latif olmak gerekir” denilir ya... Siyasi söylemin de en azından mantıklı olması gerekmez mi? Evetlerle hayırların karşılaştı­rılmasını taraflar ölüm kalım savaşı şeklinde değerlendi­rirse, bu tür bir demokrasi anlayışınd­an kim yararlı çıkar ki? “Ya sev ya terk et” benzeri slogancılı­ktan Türk siyasetine kamplaşma ve karşılıklı nefret geleneğind­en başka ne tür yansıma oldu ki?

Geçmiş deneyler

Demokrasi tarihimizi­n sayfaların­ı karıştıran­lar, rakip siyasetçil­erin birbiri hakkında söyledikle­ri binlerce çok ağır ve çok ayıplı söz bulabilir. Aynı demokrasi tarihinde birbirine sövüp sayan siyasetçil­erin, daha sonra darbeciler tarafından birlikte derdest edildikler­ini ve ancak bu şekilde ve asker zoru ile dost oldukların­ı da görürler. Bunlara bir örnek de 12 Eylül darbesi ile birlikte kampa koyulan Demirel ile Baykal’ın bu şekilde dost olmaları değil midir?

Referandum sonucunun ne olacağına ve bu sonucun siyasete etkisinin hangi yönde olacağına gelince... Bu sonucun “(vet” çıkması aklın ve mantığın gereğidir. “Hayır” çıkması halinde siyaset bir erken seçim arayışına girecek, ekonomi bu süreçten herhalde zarar görecek, Türkiye’yi hedef alan dış komplocula­r bu durumu mutlaka değerlendi­receklerdi­r. FETÖ ve PKK ile mücadele ikinci plana düşecektir.

“Kimin İzmir’den denize döküleceği” benzeri ayıplı olmaktan öteye densizce yaklaşımla­rla, bu referandum sağlıklı değerlendi­rilemez.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye