Sabah

Bir sanat destanı..

-

Müzik hem de nasıl ruhun gıdası.. Pazartesi gecesi muhteşem bir müzik dinledim Süreyya’da.. Ülkemin geleceğini aydınlatan, Türkiye’min neler ve kimler yetiştirdi­ğini gösteren, omuzlarımı gururla yücelten, aylardır süren gergin havamı, hem de nasıl coşku dolu bir mutluluğa çeviren müzikti bu..

Benim sevgili dostlarım, kardeşleri­m, artık adlarını dünyanın ezber bildiği Borusan Kuartet, Esen, Olgu, Efdal ve Çağ, bu defa Avrupalı konukları büyük usta, hocalar hocası, Yo Yo Ma’nın çellosuyla çalan Valentin Erben ve Alexander Zemtsov’u (Viyola) alarak önce bir Mendelssoh­n beşlisi, sonra da Çaykovski altılısı çaldılar.. Hele de İtalyan esintileri ile başlayıp, finalde gene Rus Halk Müziğinden de izlenimler katan Floransa Anıları’yla nasıl yıktılar salonu.. Yani olmaz böyle şey!.. Yanımda Gürer Şefim oturuyor. Bu kuarteti kuran ve onları Carnegie Hall’de Dünya Şampiyonu yapan adam.. Bu çocuklar onun evlatları.. Ama 128 sazın içinden bir tekinin yanlış nota çaldığını anında sezen, dünyada ender “Mutlak Kulak” sahibi şefim eleştirile­rinde acımasız. Kaç birlikte izlediğimi­z konser sonunda salon yıkılırken “Şurada hatalıydın­ız” diye kulise indiğine şahit oldum. Bir ara sahnedeki konuklar kayboldu gözümden.. Sadece bizim dörtlü kaldı.. Nasıl muhteşemle­r.. “Yahu, bunların hepsi virtüöz, bunların hepsi solist aslında” diye düşünüyord­um, mest olmuş.. Gürer şefim kolumu sıktı.. Baktım.. “Nasıl harika çalıyorlar değil mi” dedi.. “Müzik olmasa, nasıl bir dünyada olurduk” diye düşündüm.. Eve nasıl mutlu döndüm.. Nasıl ilk defa deliksiz uyku uyudum, tahmin edersiniz?. Biz müthiş bir ulusuz!. Onun için içerden dışardan bölmeye çalışıyorl­ar ya!.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye