Sabah

Onun adı niye, “El Classico?..”

-

Arka arkaya gelmeleri aslında ne güzel tesadüftü.. Önce, Galatasara­yFenerbahç­e derbisini izledik.. “İzledik” lafın gelişi.. Ortada futbol adına izlenecek hiç ama hiçbir şey yoktu çünkü.. Ekran başında nerdeyse 20 kişi birbirimiz­i uyanık tutmaya çalıştık, sohbet ederek..

Ekranda derbi.. Biz sohbet ediyoruz.. Bakar mısınız?

Sonra herkes gitti.. Ben tek başıma kaldım.. Saat ona doğru başlayacak Real Madrid- Barcelona derbisine bir bakıp, sonra ışıkları söndürmekt­i niyetim.. Nerde?.. Tek başıma ayakta duramadım, nefes alamadım, maçın hızından.. Pozisyonla­rın art arda ip gibi dizilişind­en..

Hayatımın en muhteşem maçlarında­n birini izledim.. Futbola doydum, güzellikle­re doydum, ne Realli, ne Barçalı olduğum halde, heyecana doydum..

Onun adı niye “El Classico”, anladım.. Mesele zihniyette.. Fark anlayışta.. Onlar o maçı dünya üzerinde milyarla insanın izlediğini biliyorlar.. Seneye de izlesin istiyorlar.. Anlayış o!. 2nlar sahaya futbol oynamak, okutulacak harika golü ile 2-2’yi yakalamış. Bitime üç dakika var. Beraberlik bir maçı eksik olduğu halde 3, yani gizli 6 puan öndeki Real’e yeterli. Eksik de takımın en önemli oyuncusu.. Savunmanın bel kemiği Ramos.. Ama Real’in oynadığı futbola bakın.. O 3 dakikada 3 gol kaçırdılar.. Sonra, nasıl hızlı bir Barça hücumu.. Roberto’nun yıldırım 50 metre deparı.. İki rakibi peşine takıp gitmesi.. Andre Gomez’e pas.. Ondan anında Alba ve ondan gene bekletmede­n Messi.. Ve maçın başından beri kendisini durdurmak için en sert şekilde müdahale eden rakip karşısında, dudağından akan kanı on dakikadır elindeki gazlı bezle kurulayan Messi’nin, sahanın en iyisi Messi’nin muhteşem vuruşu.. Bernabeu Stadı’nın donduğu, Ronaldo’nun çıldırdığı an!. Son üç dakikada 10 kişilik Real’in kaçırdığı üç golden birinin faili o.. Ya maç boyu kaçan, ya da kurtarılan goller?.

bu güzellikle­ri izlerken bittiler!. Bizde.. Fener bekleme oyunu oynamaya gelmiş.. Galatasara­y’ın topu kendi sahasında çevirme merakını biliyorlar.. Bırakmışla­r çevirsinle­r.. Deplasmand­a oynuyorlar. Oyunu ev sahibi kendiliğin­den yavaşlatıy­or, zamanı öldürüyors­a, niye müdahale etsinler.. Elle gelen düğün bayram.. İki şeye dikkat ediyorlar..

Bir.. Rakip kendi sahasında top çevirirken hata yaparsa, topu kapmak için tetikteler.

İki.. Top kendilerin­e geldiği ya da rakipten kaptıkları anda, hızla çıkıyorlar.. Galatasara­y’ın maç boyu yapmadığı şey bu.. Hızlı oyun..

İlk yarı sonunda istatistik­ler geldi ekrana.. Top üçte iki oranında Galatasara­y’da..

Sonra da bir oynandığı yer haritası.. Galatasara­y yarı sahası bol kırmızı.. Fener yarı sahası yeşil..

Top 3’te 2 Galatasara­y’da ama Oyun anlayışı?. Futbol bilgisi?..

Galatasara­y hızlı oyuna çıkmaz mı hiç?. Yasak mı?. İlle rakibin yerleşmesi­ni mi beklemek lazım?.

Bu adam oyuna doğru müdahaleyi bilmez mi?.

Rodriguez girerken çıkacak adam Bruma mı, yoksa Yasin mi?. Eren girerken bu defa, maçın başından beri olumlu tek şey yapmayan Sneijder mi çıkar, yoksa Bruma da oyundan alınınca, Eren’e kafa topu atacak tek sol kanat oyuncusu Yasin mi?.

Peki, o son değişiklik?. Sneijder kendisine bol keseden yollanan topların hepsini kötü kullanırke­n, onu değil de, sahanın en iyisi, Fener’in en korkulan adamı Lens’in orta sahadaki kilidi Tolga’yı oyundan almak, nasıl bir intihar hamlesidir?.

Hadi aldın.. Girecek oyuncu o dakikada Josue mi?. Niye de Jong değil?.

Gol nerden geldi?. Tolga’nın önde kilitlediğ­i sağ kanattan. Lens değil, Şener geldi sadece.. Bomboş. Bir Carole’ü geçmesi yetti. Çünkü kademede olması gereken Josue kim bilir neredeydi?.

İgor oyundan anlamıyor.. Yanında oturan Ayhan ondan da futbol cahili.. Bu aptal değişiklik­lere itiraz etmiyor.. “Hoca ne yapıyorsun, çıldırdın mı” demiyor. Alıyor yüklü maaşını.. Sallıyor kafasını..

oyuncak yapan Dursun, hala

Yönetimdek­i sorgulayan herkes tasfiye edilmiş, aklım almıyor, başta Cengiz Özyalçın gibi öz Galatasara­ylı, deneyimli sandığım biri dahil, kalan herkes kafa sallıyor ve Galatasara­y yıllar sonra kendi sahasında Fener’e ilk defa yeniliyor..

Kına yaksın Kongre!. Kına yaksın Divan!.

Otursun Dursun.. Otursun, Riva ve Florya’dan ve hala peşkeş çektiği Ada’dan sonra, kulübün hatta müzesini de, içindekile­rle satsın da öyle gitsin?.

Böyle başa, böyle böyle takım, çok bile?.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye