Başbuğ’un Kozmik Oda sırrı -2
Türkiye’nin önemli bir talihsizliği de geçmişiyle yüzleşmeyi bir türlü becerememesi. Ne tam anlamıyla darbelerle yüzleşebildi, ne o darbelere giden süreçlerde olup bitenlerle... Onlarca katliam ve cinayet işleyenler belki de aramızda elini kolunu sallayarak hâlâ dolaşıyor. Ecevit’e suikasttan Öz’e, milliyetçi
sol Kemalist
Madımak’tan
uzanan onlarca katliam ve cinayetin dosyası ya sulandırıldı ya da kapatıldı.
Şu günlerde Genelkurmay Başkanı
hangi amaca hizmet ettiği bilinmeyen 40 yıl önceki fotoğrafları sergilenirken, ne yazık ki onun 90’ların sonunda yakından ilgilendiği, Suriye’den ayrılması ve silahların bırakılması için yürütülen girişimlerin akamete uğratılması üzerinde hiç durulmadı.
Dahası var, dönemin Genelkurmay Başkanı Kıbrıs’ta düzenlenen suikastın üzerine de kimseler gitmedi, gidemedi. Özellikle bu konuya yeniden döneceğim ama şu temel sorunun cevabını hep merak ettim.
Peki, bütün bunlar olup biterken devleti yönetenler ne yapıyordu? Birileri ülkeye tuzak kurup, iç kaos yaratırken, sağla solu birbiriyle çatıştırırken, aydınlara ve topluma suikastlar düzenleyerek birbirine düşürürken devlet neredeydi? Siyaset neden uzlaşmıyordu?
Bu konuları hiç mi konuşmayacağız veya bu süreçlerle ilgili hiç mi belge bilgi yok? Ne yazık ki bugüne kadar hiç kimse konuşmadı. En çok darbelere maruz kalan rahmetli bile geriye bir şey bırakmadan göçüp gitti. Rahmetli
kendisine 1988’de ANAP Kongresi’nde tarafından yapılan suikastla ilgili biraz ipucu verdi ama sonra o da sustu. Önceki gün eski Genelkurmay Başkanı
ile ilgili operasyona ilişkin sırrını tam da bu nedenle gündeme taşıdım. FETÖ’nün o operasyonuyla ilgili kafalarda oluşan çok soru var. Devletin en mahrem kurumuna yönelen bir operasyondan söz ediyoruz. Bu yüzden önemli bir kırılma noktası.
bu konuda dönemin devlet yetkilileriyle ilgili yakın çevresine önemli şeyler anlatıyor ve bunları yazacağını söylüyor. Bu çok önemli ve bir ilk sanıyorum. Önceki gün ilk ipuçlarını yazdım. Şu tespitlerinin de önemli olduğunu düşünüyorum.
çevresine o operasyon sırasında operasyonu durdurmak için hem Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e hem de Başbakan Erdoğan’a gittiğini söylüyor. Cumhurbaşkanı aldığı;
cevabının yarattığı hayal kırıklığıyla gider ve kendisini şaşırtan şu cevabı alır: