140 YIL ÖNCE TANIŞTIK VAZGEÇİLMEZİMİZ OLDU
Doğu Karadeniz’de bu gelişmeler yaşanırken Osmanlı yönetimi Uzakdoğu’dan çay tohum ve fidanı ithal edip, çay ekimini geliştirmeye çalıştı. 1880’li yılların sonunda Bursa Valisi İsmail Hakkı Paşa zamanında Japonya’dan getirtilen çay fidanları Bursa’da dikildi. Ancak Bursa ikliminin çay ziraatına elverişli olmaması yüzünden netice alınamadı. 1894’te İstanbul’da çay yetiştirilmeye çalışıldı. Bu teşebbüs de neticesiz kaldı. Osmanlı yönetimi, teşebbüslerin neticesiz kalması üzerine vilayetlere ziraat müfettişleri göndererek arazi yapısı ve iklim özelliklerinin incelenmesini istedi. Hazırlanan raporlar incelendikten sonra İkinci Abdülhamid’in emriyle 1894’te çay ekimi için yeniden teşebbüse geçildi. Japonya’ya çay fidan ve tohumları sipariş edildi. Türkiye’de yetiştirilen çaylar inceletildi. Çayın ekimi ve bakımı için bir talimat hazırlandı. Ardından imparatorluğun dört bir tarafında çay yetiştirilmesi için faaliyete geçildi. Erzurum, Sivas, Ankara, Bursa, Aydın, Adana, Halep ve Suriye’nin değişik bölgeleri ve İstanbul’da çay ekimine başlandı. Ancak bu teşebbüs çay ekimi için seçilen şehirlerin ikliminin elverişsizliğinden dolayı bir netice vermedi. İşin ilginç tarafı Doğu Karadeniz’de çay yetiştiği bilinmesine rağmen bölgede üretimin arttırılması yoluna gidilmemesiydi. İkinci Abdülhamid çayın üretimine önem verip, konuyla ilgili her türlü gelişmeyi yakından takip etti. 1896’da Buharalı Yusuf Trabzon’da yetişen çay yapraklarını henüz genç filizler halinde iken ağaçtan toplayarak işlemiş ve beyaz çay elde etmişti. Padişaha bir paket çay hediye etti. Bundan memnun olan İkinci Abdülhamid, Trabzon ve çevresinde çay ekimini inceletti. Çay ve kahve ziraatı hakkında bir kitap yazan Hollandalı Hobbis’i de saraya çağırıp, ödüllendirmişti.